15. BÖLÜM

48 5 2
                                    

Anıl, Mert'e vurduktan sonra Serkan hızlıca Anıl'ı tutmaya çalıştı ama Anıl hızlıca kaçarak hamlesinden kurtuldu.

O sırada Tuğba beni tuttu ve Lale'nin bakışları Lobelya çiçeğinde durdu. Ve tek hamlede de onu alıp yere fırlattı. Çiçek ve saksısı saniyeler içinde paramparça olmuştu.

Birkaç saniye sonra çocukların ikisi de yerde yatıyordu. "Arkadaşlarınızı da alın gidin."

Kızlar, erkekleri kaldırdıktan birkaç dakika sonra hızlıca dondurmacı dükkanını terk ettiler. Anıl hızlıca bana döndü ve "İyi misin?" diye sordu.

Ona gülümseyerek başımı salladım ve "İyiyim, endişelenme ama çiçek gitti." dedim. Sesi duyan bir garson geldi. Anıl hızlıca özür diledi. Garson çiçeği temizlerken bende giden toprak izlerini izledim.

Anıl daha sonra yanıma oturdu ve bana doğru döndü. "O çocuklar kimdi ve neden sana öyle davranıyorlardı?" diye sordu sinirle.

"Ben Ankara'da doğup büyüdüm ama ortaokulu burada okudum. Daha sonra lise biri de burada okudum ama onlar yüzünden gördüğüm zorbalıktan dolayı lise ikide Ankara'ya geri döndük."

Dediğim şeylerle Anıl'ın kaşları hızlıca çatıldı. "Onlar mı sana zorbalık yaptı? Sana ne yaptılar?" diye sordu. Aşırı sinirlenmişe benziyordu.

Tam konuşacakken yanımıza gelen garson ile lafımı kestim. Garson dondurmalarımızı verip gittikten sonra bir kaşık dondurma aldım. "Ne yapıyorsun?" diye sordu bana.

Dondurmadan bir kaşık daha aldım ve "Dondurma yiyorum. Ne yapıyor gibi görünüyorum?" dedim.

"Anlat artık." deyince yavaşça dondurma kaşığını tabağa bıraktım ve Anıl'a döndüm.

"Lise birin bir günü para mı ne istemişti benden Tuğba. Ben de vermeyince olay karıştı tabii. Tuvalette sıkıştırmalar, beni tutup çantamı karıştırmalar, tuvalete gitmeme bile izin vermedikleri zamanlar, okul çıkışı dövülmeler, zorla iğrenç şeyler yedirdikleri zamanlar, daha birkaç şey işte."

Anıl her dediğim şey de sinirle soluyordu. "Onları tekrar bulup sana yaptıklarının aynısını yaptırmazsam-" dediği anda lafını kestim.

"Gerek yok. Elini onlar için kirletme. Dondurma yiyelim hadi." Başka bir şey demesine izin vermeden dondurmamı yemeye başladım.

                          ~~~~~~~~~~~

Anıl'dan...

Deniz'i evine bıraktıktan sonra Altay'ı arayıp hızlıca evime gelmesini söyledim. On dakika kadar sonra Altay gelmişti. "Ne oluyor?"

"Birilerini dövmemiz lazım." diye karşılık verdim ona. Suratında daha önce hiç kimsenin görmediği bir gülümseme oluştu.

"Kim?"

"Deniz'e zorbalık yapanlar. Öğrendim, bir bardalarmış. Gidelim mi?" diye sorunca hiç düşünmeden başını salladı. Ardından hızlıca motorumun anahtarını Altay'a doğru fırlattım. Altay'ın arkasına oturdum. Motoru çalıştırdığında hızlıca yola çıktık.

On dakika kadar yolda gittikten sonra sonunda barın önüne gelmiştik. Arkadaşım kapının önünde bekliyordu. Selamlaştıktan sonra içeri girdik. İçerinin ağır kokusu ile yüzümü buruşturdum.

Arkadaşımın bize bir oda göstermesiyle oraya doğru ilerledik. Kapıyı çalmadan önce Altay'a dönüp "Hazır mısın? diye fısıldadım.

"Hazırım." diye fısıldadı benim gibi.

Kapıyı çalınca ikimiz de kapının iki kenarına geçtik. Birkaç saniye sonra kapı açılmayınca tekrar çaldım. Kapı açılınca Deniz'e tokat atan kız dışarı çıktı.  Kapıda kimseyi görmeyince başı benim tarafıma döndü. Ve her şey başladı...

LOBELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin