"Ah, Mr. Bingley! Öylesine centilmen ve kibarsınız ki!"
Doktoru yanından ayrılırken Miss Jane'nin sarf ettiği sözler tam olarak böyleydi.
"Siz rahatınıza bakın, lütfen," dedi Charles. "İyice iyileşinceye dek sizin gibi bir misafiri ağırlamak, benim için ne yüce bir şeref!"
Miss Jane Bennet gülümsedi.
"Tanrı aşkına Jane, yağmurlu bir havada at üzerinde gelecek kadar delirdin mi sahiden?!" diye azarladı kızı Miss Bingley. "Bir arabanız olduğunu biliyorum!"
Miss Bennet, epey bozuldu. Yüzü kıpkırmızı oldu, utanıyordu. "Babamın daha mühim bir işi vardı," dedi esefle.
"İnanın hiç sorun değil, varlığınızla bu malikânenin daha uzun süre aydınlanacağı fikrine dahi kapılmaktan kendimi alamıyorum," dedi Charles, çok âşık olduğu her hâlinden belliydi.
Miss Jane tebessümle baktı Charles'a.
"Aileme bir mektup yazsam iletir misiniz?" diye sordu. "Onları endişlendirmek istemem.""Elbette, elbette..." dedi Charles ve yatağın oturduğu ucundan kalktı. "Ben sizi rahat bırakayım."
Charles ile birlikte kapıya yönelirken reveransta bulundum ve "Tekrardan geçmiş olsun, Miss Bennet," dedim.
Miss Bingley ve Mrs. Hurst ise hâlâ daha odadalardı.
"Biz Jane'e eşlik edelim, sıkılmasın," dedi Miss Bingley.
O odadan Charles ile ayrılmamaıza müteakip gece boyunca onun heyecanlı hâllerini görmek ve Miss Jane'e olan âşkını dinlemek zorunda kalsam da bundan şikayetçi değildim. Charles'ın duygusal tabiatı ve bu açıdan dürüstlüğünü seviyordum lakin duygularının karşılıksız olması endişesini taşımadığımı söyleyemem.
Ertesi gün, saat sabah dokuz civarında, kahvaltı yaptığımız salonda oturuyorken kahya Miss Elizabeth Bennet'ın Netherfield'a ani bir ziyarette bulunduğunu müjdeledi.
Sadece bunu duymak bile içimde garip bir heyecan tufanının kopmasına sebep oldu. Miss Elizabeth'e duyduğum ilgi ve merak, Sir William'ın tertibindeki balodan sonra katlanarak büyümüştü.
Miss Elizabeth odaya girdiğinde elbisesinin uçları ve çorapları feci hâlde çoraba bulanmıştı, salık saçları kabarıktı ve yanakları al al olmuştu. Onu bu hâlde görmek içimi acıtsa da güzelliğinin en doğal hâliyla karşılaşmak, beni sarsmıştı.
Hiç şüphesiz ki yolculuğun verdiği zindelik ve saçlarının salık olması, Miss Elizabeth'i benim için bambaşka bir çekicilik kılıyordu.
Onu görmemle herkesten evvel ayaklanıp reveransta bulundum. Yirmi sekiz yaşındaydım ama bir yeni yetme gibi hissediyordum.
Benim ardımdan Charles ve Mr. Hurst da aynı şekilde ayaklanıp selamladılar, hanımefendiler ise oturdukları yerden başlarını sallamak ile yetindi.
"Miss Bennet!" dedi hayretle Mrs. Hurst. "Bunca yolu yürüdünüz mü?"
Miss Elizabeth öyle güzel gülümsedi ki iri gözlerinin içindeki parıltıyı aramızdaki mesafeye rağmen görebilme onurunu yaşadım.
"Evet, yürüdüm."
"Siz Bennet'ların arabaya binmeye nefretle baktığınızı bilmiyordum," dedi Miss Bingley, göz ucuyla bana bakarak. "Bu inanılmaz değil mi sizce de Mr. Darcy?"
Miss Elizabeth pek alaycı bir şekilde "Yürümeyi severim, insana canlılık ve yaşam enerjisi veriyor!" diye savunmasını yaptı. "Teyzemiz Mrs. Philips, Meryton'da oturur. Sık sık Longbourn'dan onun evine doğru yürürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Darcy: Pemberley'in Efendisi
FanfictionJane Austen'in ölümsüz eseri "Gurur ve Önyargı"yı neredeyse herkes bilir. Hikâyeyi Elizabeth'in gözlerinden görür, onun hisleriyle olaylara bakarız. Peki ya Mr. Darcy? Tüm bu hikâye, onun tarafından nasıl gerçekleşmişti? Mr. Darcy'nin tüm hikâyesi...