Ertesi sabah, ki sisli bir cuma sabahıydı, gün doğarken şehir merkezindeki birtakım işlerimiz için Charles ve Mr Hurst ile birlikte Netherfield'tan birkaç saatliğine ayrıldık.
Kuzenim Albay Fitzwilliam'ın yakın dostlarından Sir James'e rastladım. Onu en son iki yıl evvel Fransa'nın Occitanie bölgesindeki bir açık arttırmada görmüştüm.
Sir James, uzunca bir süredir Fransa'daydı, soylu bir matmazel ile nişanlıydı lakin gelişen bir skandal sebebi ile nişanın bir ay evvel bozulması üzerine yeniden Birleşik Krallık'a dönmesi, bir süredir Londra sosyetesinin dilinden düşmeyen bir dedikodu idi. Bu tarz mevzular hakkında sorgulanmak hoş olmasa gerek, kendisine bu hususta tek bir soru dahi sormadım. Zira onun durumunda olsam, bana soru sorulmasından şahsen rahatsız olurdum. Bundan mütevellit onunla yaklaşık kırk dakikayı bulan konuşmamızda eski günleri ve aramızdaki ortak isim olan Albay Fitzwilliam'la geçen eğlenceli anılarımızı yâd ettik.
Daha sonra kendisine bir şeyler ısmarlamakta ısrar etsem de Mr Hurst'ün homurdanmasına biraz bozulan Sir James, teklifimi reddetti. Yine de ayrıldığımızda İngiltere'ye döndüğünden bu yana görmekten memnun olduğu tek kişinin ben olduğumu söyledi, kuzenim Albay Fitzwilliam'a selamlarını iletmemi istedi. Kendisini en kısa sürede Pemberley'de ağırlamak istediğimi belirtmeme müteakip yollarımızı ayırdık.
Netherfield'a dönmek üzere arabaya bindiğimizde Charles'ın bana pek manidar gülümsemesi ile karşılaştım.
"Charles?"
"Darcy, sana hayranlık duyduğumu daha evvel dedim mi bilmiyorum ama demek zorundayım," dedi Charles. "İntihar etmesinden korkulduğu tüm sosyetede konuşulan, depresif bir adama sadece kırk dakika içinde hayat enerjisi verdin."
Mahcup oldum, gözlerimi kaçırdım. "Mübalağa ediyorsun, Charles. Ben hiçbir şey yapmadım!"
"İnsanlar senin hakkında ne cüretle kibirli yahut kaba olduğunu söylerler, anlamış değilim!" diye isyan etti Charles Bingley ve sözleriyle gururumu okşadı. "Seni tanıdığım günden bu yana şahit olduğum tek şey, herkese bir faydanın dokunması için çabalaman. Bir kez olsun kendini ön plana alarak bencillik ettiğini görmedim!"
"Abartıyorsun!"
"Kes tevazuyu!" dedi Charles, gülmeye başladı. "Sinirlerimi bozuyor!"
Mr Hurst esnedi.
"Hiç şüphesiz ki sen de salt iyilik düşünen naif birisin, Charles. Ve senin aksine ben, yeni girdiğim ortamlarda iyi bir izlenim sunamayacak kadar donuk biriyim."
"Aramızdaki mizaç farklılığı, beni iyi, seni kötü yapmaz. Esas kötü olan insanların kalplerindeki ve gözlerindeki amansız önyargı," dedi Charles ve ekledi; "nitekim bu, senin de aksi yönde hiç çaba harcamamanla pekişiyor! Miss Elizabeth Bennet'ın yahut annesinin sözleri bunu gösterdi bana."
"Mrs Bennet'ın fikirlerini umursadığım söylenemez. Çok dogmatik bir kadın, onu gördün."
"Mamafih, Miss Eliza'yı bir hayli umursuyorsun!" diye haykırdı Charles ve ben tam ağzımı açacakken bana mani oldu. "Yo, yo, yo, Darcy! Tek kelime etme, ben kör ya da aptal değilim! Onun seni nasıl heyecanlandırdığını görüyorum, ve de seni fazla iyi tanıyorum!"
Ne desem bilemedim, yalan söyleyip inkar etmek de adetim değildi. Derin bir nefes alıp verdim, dostumla dertleşmeyeceksem kiminle dertleşecektim?
"Miss Bennet'ın beni senin gibi tanımadığını ve benden apaçık nefret ettiğini de görmüşsündür öyleyse!"
Mr Hurst horlamaya başlarken Charles pek lakayt güldü bana. "Çok çaba harcamalısın, Darcy... Hem de çok çaba!"
Buna bir şey diyemedim, sadece Charles ile birlikte güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Darcy: Pemberley'in Efendisi
FanficJane Austen'in ölümsüz eseri "Gurur ve Önyargı"yı neredeyse herkes bilir. Hikâyeyi Elizabeth'in gözlerinden görür, onun hisleriyle olaylara bakarız. Peki ya Mr. Darcy? Tüm bu hikâye, onun tarafından nasıl gerçekleşmişti? Mr. Darcy'nin tüm hikâyesi...