Miss Elizabeth'in yüzü solgun, yoğun bir endişenin kıskancında acıyla ve utançla kavruluyor gibiydi; kız kardeşinin misafir geldikleri bu evde hasta olmasının mahcubiyetini taşıyordu besbelli.
"Kız kardeşim... Jane... O biraz..."
Dostum Bingley, oturduğu yerden hışımla sıçrayarak iri adımlarla Miss Bennet'a yürüdü. "Derhal Mr. Jones'u çağıracağım!"
"Oh, hayır efendim, ben bunun için gelmedim!" dedi Miss Elizabeth, panikle. Onun solgun yüzünü, iyice irileşmiş güzel gözlerini ve yanaklarının utançla kızarışını derin düşüncelerle ve elimde olmayan bir hayranlık dürtüsü ile izledim. Asi bir yaban gülü olduğunu düşündüğüm bu kadın, zarafetin vücut bulmuş bir hâli olarak göründü gözlerime. Ki zarafetin, sosyal statü ve iyi bir eğitimden değil, içten geldiğine dair bir hisse bürünmemi sağladı. Bingley'nin kız kardeşlerinin Doktor Jones'un taşra deneyimlerinin işe yaramayacağına yönelik ithamlarına karşı çıkışını, Miss Elizabeth pek garip bir utançla söyleyerek itiraz etti. Ablasının yanından ayrılıp böyle panikle, belki de salt dertleşme amacı güderek aramıza dönüşünün pişmanlığı içinde besbelli kıvranıyordu.
Orada tam olarak geçen cümleler ne idi, odaklanabildiğimi yahut düzgünce hatırlayabildiğimi iddia edemem. Miss Elizabeth'ten gözlerimi ayıramıyordum sadece, bunu biliyordum. Mamafih şunu pek rahatlıkla söyleyebilirim ki Miss Elizabeth'in doktor çağrılmasına yönelik itirazları, dostum Mr Bingley'nin en azından Miss Jane'de görülür bir düzelme olmaz ise sabah erkenden Mr. Jones'u çağırma fikrine dayanamadı.
Miss Elizabeth, "Pekâlâ," dedi, reveransta bulundu. "Müteşekkirim, her birinize," derken bir anda gözleri, benim tarafıma çevrildi. Yoksa göz kırpmaksızın kendisini seyrettiğimi fark etmiş miydi? Başımı reveransına karşılık vermek üzere eğerken yutkunmaktan kendimi alamadım. Bana ne oluyordu böyle? Ben, Darcy'dim. Hiç hissetmediğim bu yabancı duyguların benliğimi benden çalmasına izin verecek kadar toy bir adam zinhar değil...
Miss Elizabeth, bana bakarken hafifçe çattı kaşlarını ve yüzünü sertçe tekrardan Bingley'e döndü. "İyi geceler dilerim," dedi ve salondan hızlı adımlarla, elbisesinin eteklerini sıkarak ayrıldı.
Charles hariç hepimiz yerimize yeniden oturmuştuk.
"Ne tuhaf bir kadın!" diye haykırdı Caroline Bingley, Miss Elizabeth'in odadan ayrılmasına müteakip. "Madem doktor istemiyordu, neden salona bu şekilde bir panik hâlinde daldı?"
Ablası Mrs Hurst, "Taşralı bir kadından eylemlerini düşünerek yapmasını mı bekliyorsun, Caroline?" dediğini duymamla istemsizce yumruklarımı sıkmam bir oldu. Bu, apaçık bir hor görme, küçümseme ve iğrenç bir böbürlenmekten başka bir şey değildi. Zor durumda, gücenmiş ve mahcup birine karşı, hele ki Miss Elizabeth gibi birine karşı, bu cümle nasıl sarf edilebilmişti ki?
Caroline, benim tarafıma baktığında gözlerimi ondan kaçırdım. Charles, odanın içinde panikle volta atıyordu. "Onu, Miss Jane'i, biraz daha görme ve hatta yakınımda tutma bencilliğinde bulunduğum için Tanrı beni affetsin!" dedi esefle. "Belki de hasta olmasının müsebbibi benim!"
"Saçmalama!" diye haykırdım oturduğum yerden ayağa kalkarken. "Ne hâlde buraya geldiğini pekâlâ sen de biliyorsun!"
"Araba gönderme nezaketinde bulunmamam kabalıktı!"
"Hayır, Charles," dedim ve dostumu omuzlarından tutarak durdurdum. "Bennet'lar gibi orta gelirli bir ailenin arabaları olduğuna eminim. Bilmeden kimseyi suçlamak istemem, lakin bu işte validesi Mrs. Bennet'ın kızı Miss Jane'i burada tutmak gibi sinsice bir plan kurduğuna dair hisse kapılmaktan kendimi alamıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Darcy: Pemberley'in Efendisi
FanficJane Austen'in ölümsüz eseri "Gurur ve Önyargı"yı neredeyse herkes bilir. Hikâyeyi Elizabeth'in gözlerinden görür, onun hisleriyle olaylara bakarız. Peki ya Mr. Darcy? Tüm bu hikâye, onun tarafından nasıl gerçekleşmişti? Mr. Darcy'nin tüm hikâyesi...