Çay servisi sürerken ne kadar olmuştu bilmiyorum, bir süredir Bennet'lar ile karşılıklı oturuyorduk.
Gözlerimi genellikle konuşmada en güçlü konumda olan Mrs Bennet üzerinde tutsam da ister istemez, kendimi alıkoyamaksızın Miss Elizabeth'e kaçamak bakmak, kalbim için bir ihtiyaç gibiydi. Tanrım, ben ne zaman bu hâle gelmiştim? Şüphesiz, bu hâli kendime yakıştıramıyordum.
"Miss Jane Bennet'ı umarım umduğunuz gibi bulmuşsunuzdur," dedi Charles, müstakbel kayınvalidesi olması muhtemel olan hanımefendinin gönlünü hoş tutma telaşı içinde gülümsüyordu. "Umarım, umduğunuzdan kötü görmemişsinizdir vaziyetini."
Mrs Bennet, bu soru üzerine kasılarak "Aslında buldum, beyefendi," deme küstahlığını sergiledi. "Hareket edemeyecek kadar hasta. Mr Jones, kımıldatmayın, dedi. Az bir şey daha nezaketinize sığınmak durumundayız."
"Onu buradan götürmek mi?!" diye haykırdı Charles. "Aklınıza bile getirmeyin!" Kız kardeşlerinden bekar olanına, Caroline'e baktı. "Kız kardeşim de eminim gitmesine asla razı olmaz."
Caroline, sahte bir içtenlikle tebessüm ederken çayından yudum aldı önce. "İçiniz rahat olsun, hanımefendi," dedi soğuk bir kibarlıkla. "Miss Bennet bizde kaldığı sürece her türlü ihtimamı görecektir."
Önce "Ah, çok teşekkür ederim! Tanrım! Ulu Tanrım! Sizler, O'nun tarafından gönderilmiş melekler olmalısınız!" diye coşku içerisinde, bol bol şükranlarını sundu Mrs Bennet. Sonra, "Eminim, böyle iyi dostları olmasa ona, biricik Jane'ime, ne olurdu bilmiyorum, çünkü gerçekten çok hasta ve müthiş ıstırabı var, ama, sizi temin ederim ki benim Jane'im, dünyanın en sabırlı insanıdır, hep öyledir o! Çünkü istisnasız, tanıdığım en iyi huylu kızdır benim Jane'im." şeklinde kızını göklere çıkarırcasına abartılı bir şekilde övmeye başladı.
Göz ucuyla berjerde oturan Miss Elizabeth'in sessiz bir şekilde bu konuşmanın gidişatından rahatsızlanışına baktım. Tanrım! O, öylesine asil ve gururluydu ki annesinin hâli, onu dahi endişelendiriyor olmalıydı.
Miss Elizabeth, ona bakışlarımı pek yadırgayarak yakaladığında gözlerimi ivedilikle ondan kaçırdım.
Mrs Bennet'a gelince, onun susmaya niyeti yok gibiydi. Kızlarına baktı. "Sık sık diğer kızlarıma da onun, Jane'imin bir tane olduğunu, benzersiz olduğunu söylerim." Kocaman gülümsedi Charles'a bakarak, o içi parlayan gözlerinin ardında ne hayallerin döndüğünü tahmin etmek güç değildi. "Ah, bu arada çok tatlı bir odanız var Mr Bingley," dedi, gözleri bulunduğumuz odayı alıcı bir şekilde süzerken. "Şu çakıl taşı üzerinden manzara da harika. Ah! Civarda Netherfield'a denk bir yer bilmiyorum! Burayı çabuk bırakmayacaksınız umarım, kısa süreliğine kiralamanıza rağmen!"
Bu kadın gerçekten nefes almaksızın konuşuyordu, çok yorucuydu.
Charles'ın da Mrs Bennet'dan bunalmış olsa Miss Jane hatrına beyefendiliğini elden bırakmayışını izledim. "Ah," dedi, Mrs Bennet onu sözleriyle baskı altında tutmuş gibiydi. "Ne yazık ki ben ne yaparsam pek çabuk yaparım. O yüzden şayet Netherfield'ı bırakmaya karar verirsem muhtemelen beş dakika içinde giderim." Gülümsemeye çalıştı. "Mamafih şimdilik kendimi buraya iyice yerleşmiş hissediyorum."
O ana değin sükunetini muhafaza eden Miss Elizabeth'in sesini duymamla tüm hücrelerimde irkilmeyi hissediverdim:
"Ben de sizden bunu beklerdim," dediğinde Miss Elizabeth, ona baktım. Gülümsüyordu. İçtenlikle.
Bana hiç göstermeyeceği türden bir gülümseme...
"Beni tanımaya başlıyorsunuz, değil mi?" diye haykırdı Charles, Miss Elizabeth'e dönerek. Bu onu neden bu kadar heyecanlandırmıştı biliyorum, Mrs Bennet öylesine bunaltıcıydı ki başka bir Bennet'dan ses duymak onu canlandırmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Darcy: Pemberley'in Efendisi
Fiksi PenggemarJane Austen'in ölümsüz eseri "Gurur ve Önyargı"yı neredeyse herkes bilir. Hikâyeyi Elizabeth'in gözlerinden görür, onun hisleriyle olaylara bakarız. Peki ya Mr. Darcy? Tüm bu hikâye, onun tarafından nasıl gerçekleşmişti? Mr. Darcy'nin tüm hikâyesi...