Sir William Lucas'ın tertip ettiği balodan sonra Miss Elizabeth'i öylesine ilgi çekici bulmuş ve onu yakından öğrenmeyi umut eder olmuştum ki Bennet ailesi hakkında gizli bir soruşturma yaptırdım.
Öğrendiğim kadarı ile Mr. Bennet'ın tüm serveti yılda iki bin kâr getiren bir araziden ibaret olsa da bu arazi, Mr. Bennet'a bir şey olduğu takdirde kızlarına kalmayacaktı. Adamın maddi durumunun karmaşıklığı öyle korkunçtu ki işin içinden çıkılacak gibi değildi.
Öte yandan Mrs. Bennet, Meryton'da avukatlık yapmış rahmetli Mr. John Gardiner'ın kızıydı ki bu merhum adamla ilgili bilgiler çoğunlukla olumluydu. Merhum Mr. John Gardiner'ın iki kızı ve bir oğlu vardı ve adam, kendi şartlarına göre kızlarına cömert denebilecek bir miras bırakmıştı: dört bin pound.
Mrs. Bennet'ın kız kardeşi, rahmetli Mr. John Gardiner'ın kâtibi Mr. Philips idi ve Mr. Gardiner'ın vefatı ile avukatlık bürosunun başına o geçmişti.
Öte yandan merhum avukat Mr. John Gardiner'ın tek oğlu ve Mrs. Bennet'ın tek erkek kardeşi Mr. Edward Gardiner, babasının avukatlık mesleğiyle ilgilenmeyi reddetmişti ki bu zaten Meryton'daki büroyu eniştesi Mr. Philips'e bırakmasından anlaşılıyordu. Mr. Edward Gardiner, babasından ona kalan mirasla Londra'da muteber bir alanda ticaretle uğraşıyordu ve Pemberley'e oldukça yakın bir yerde ikamet ettiğini öğrendim.
Bennet'ların oturduğu Longbourn Köyü, Meryton'a bir mil kadar uzakta idi ve yol üzerinde sayısız dükkân bulunuyordu. Hâlihazırda epey işlek olan caddeler ise, Mr. Hurst'ün duyduğuna göre önümüzdeki kışı geçirmek üzere buraya gelecek olan bir milis alayının bir nevi yeni karargâhı olacaktı.
Bu, canımı sıkan bir husus oldu. Zira herhangi bir milis alayının lafzı dahi bana, kız kardeşimin incitilmesine dair kötü bir anıyı anımsattığından acı ve öfke veriyordu. Kindar bir insandım, affedici değildim ve bildiğim bir şey varsa milis alaylarından pek haz etmiyordum.
Yine de bu, herhangi birine bahsetmektan kaçındığım bir mevzuydu.
Charles ve eniştesi Mr. Hurst, tüm gün boyunca subaylar hakkında konuştular; bundan mütevellit bu konuşmaya kayıtsız kalmak adına şahsıma getirilen iş mektuplarına odaklanmayı tercih ettim. Teyzem Lady Catherine de Bourgh, Rosings Korusu'na yakın bir yerdeki işletmem hakkında bana birtakım önerilerde bulunuyordu. Ancak mektubu öyle ifadeler içeriyordu ki her bir cümlesinin içinde işten ziyade Rosings'e gelmeme yönelik bir baskı olduğunu fark ettim.
Teyzem, hiç şüphesiz ki kuzenim Miss Anne de Bourgh'la beni yakınlaştırma çabasından vazgeçmemeye niyetliydi.
"Yarın için Miss Bennet'a bir mektup yaz, Caroline!" diye bir anda haykırdı Charles, oldukça neşeliydi. "Akşam yemeğine davet ettiğini söyle, yalvarırım!"
Geçen balodaki konuşmamızın Miss Bingley üzerindeki tesiri büyük olacak, "Acele etme, kardeşim," dedi. "Hem onu çağıran ben miyim, yoksa sen misin?"
"Onunla vakit geçirmem için bana yardımcı olmanı istiyorum, muhabbetiniz var," diye itiraz etti Charles ve kız kardeşinin yanına oturdu. "Yalvarıyorum."
Caroline pek keyifsizce "Pekâlâ," dedi. "Mektubu yazacağım."
"Subaylar da gelecek," diye ekledi Mr. Hurst ki bu, beni mutsuz etti. "Onların kulaklarına pek çok şey gelir, havadislere vakıf olmak ise bir beyefendiye işleri konusunda epey yardımcı olacaktır."
"Genç subayların işinize yarar bilgilerle sizi aydınlatamayacağından endişeliyim," diye araya girdim. "Ağır bir disipline tabii tutulmaları gereği bu gibi yerlere dair gün sonunda hatırladıkları şeyler genellikle eğlenceler ve kadınlar oluyor, ne yazık ki."
"Onları iyi tanıyor gibisiniz," dedi Mrs. Hurst.
"Birkaçıyla yakın ilişkim olmuştu, diyebilirim."
"Yine de bu, bütün bir alayı genellemene bakılacak olursa, korkunç bir önyargı içinde olduğun kanısını bende uyandırıyor, Darcy," diye söylendi Charles. "Yeni insanlara bu denli kapalı olmana inanamıyorum."
"Misafirliğe çağırmaya niyetli olduğunuz subaylar hakkında size olumsuz yönde bir imada bulunma hadsizliğinde bulunduğumu düşündüysen şayet Charles, bu düşüncen beni incitir," dedim. "Ben sadece Mr. Hurst'ün fazla beklentiye girmemesini öneriyordum."
"Ah, Mr. Darcy... Sizin gibi fazla kültürlü bir beyefendinin sıklıkla yanlış anlaşılmalara maruz kalması beni üzüyor!" diye söylendi sahte ve yapmacık bir hayranlıkla Caroline Bingley. "Buna kardeşim de dahil!"
"Ortada üzülmeni gerektirecek bir mevzu olmadı Caroline, Darcy benim neyi ima ettiğimi gayet iyi anladı," dedi Charles, kız kardeşinin sürekli ikimiz arasındaki diyaloga dahili onu da rahatsız etmişti. "Önyargıları sebebi ile şu ana kadarki balolardaki insanlarla dahi kolayca konuşamadı ve ben, dostumun bu önyargı zincirini kırması yönünde bir ikazda bulunuyordum."
"Nazik açıklaman için sağ ol, Charles. Müteşekkirim." dedim ve Miss Bingley'e baktım. "Gördüğünüz üzere bayan, dostum ve benim aramda herhangi bir çekişme yaşanmadı. Zira doğru iletişim kurmayı ve düşüncelerini cesurca söylemeyi becerebilen iki beyefendi arasında ne kadar zıtlaşsalar dahi siz hanımefendilerin korktuğu ya da üzüntü duyacağı türden bir çekişme olmaz."
Mrs. Louisa Hurst gülümseyerek "Caroline'i mazur görün, ikiniz arasındaki sohbete dahil olmamalıydı." diye mırıldandı ve kız kardeşine döndü:
"Haydi tatlım, Miss Bennet'a onu akşam yemeğine davet ettiğimizi yazalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. Darcy: Pemberley'in Efendisi
Fiksi PenggemarJane Austen'in ölümsüz eseri "Gurur ve Önyargı"yı neredeyse herkes bilir. Hikâyeyi Elizabeth'in gözlerinden görür, onun hisleriyle olaylara bakarız. Peki ya Mr. Darcy? Tüm bu hikâye, onun tarafından nasıl gerçekleşmişti? Mr. Darcy'nin tüm hikâyesi...