Söz

106 59 1
                                    

Tanrım, ölmek için illa kalbimiz mi durmalı.?
Ben umutlarımı defnettim bu kafi olmaz mı.?

İrem Katırcı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İrem Katırcı.

İçim yanıyodu. Yapayalnız hissediyorum. Şu koca dünyada yalnızdım. Şu hayatta ki tek yaşama sebebim de gitmişti.

Şimdi yaşayabilirmiydim. Nefes almaya devam edebilir miyim. Gülümseye bilirmiydim.

Demir'in anlatımıyla

Hepimiz nilay'ın bağırmasıyla koşarak yanına gittik. Yerde dizlerinin üzerine çokmuş çığlık çığlığa ağlıyodu.

Baba diye sayıklıyodu. Yerde açık telefonu görünce hemen eğilip aldım.

"Alo." Gecikmeden karşı taraftan ses geldi.

"Alo Nilay hanım ordamı." Bir erkekdi konuşan.

"Ona ne şöylediniz." Sesin buz gibiydi. Onu hiç tanımıyodum ama çok fazla korkmuştum.

"Nilay'ın babası vefat etti." Hiçbir şey diyemedim. Başımdan aşa kaynar sular döküldü. Bu acı nedir iyi bilirim. Benimde annem ölmüştü. Beni doğurmak için.

"Hangi hastanede." Diye sordum cevabımı alır almaz telefonu kapattım ve arka cebime koydum.

İrem nilay'ın önüne diz çöküş onu sakinleştirmeye çalışıyodu. Koray ve Batuda omuzlarından tutuyodu.

Nilay'ın önünde diz çöktüm. İrem hemen kaydı.

"Nilay. Babanın yanına gidelim mi." Bunu söylememle durdu. Ağlamaya devam ediyordu. Hiç durmaksızın ağlıyodu.

"Babam ö-öldü ben-im." Konuşmakta zorlanıyodu. Sürekli derin nefesler alıyodu.

Şimdi ona ne desek boştu. Şimdi geri kalan hayatında hep bir yanı eksik kalıcak. Hep yaralı olucak. Ne zaman bir baba kız görme buruk bir tebessümle izlicek onları. Her ne kadar onu suçu olmasada onu yalnız bıraktığı için hep onu suçlıcak. Nefret edicek kendinden. Bir zaman sonra alışıcak. Ama alıştığı şey babasının yokluğu değil. Babasının yokluğunda ki acı olucak. Belkide şu dünyada ki en acı şeylerden biride acıya alışmak. Hiç kimse acıya alışmamalı.

Hiçbir şey demeden kolundan tuttum ve ağaya kaldırdım.

"Demir napıyosun." İreme cevap bile vermeden yavaşça nilayı kapıya doğru yürüttüm.

"Kardeşim nereye götürüyosun kızı." Batu arkadan sesleniyordu ama kimseyi dinlemeden nilayı evden çıkardım.

Karşı gelmiyodu bana. Nereye götürsem gelicek gibiydi. Ölmüş gibi bakıyodu. Artık ağlamıyodu da. Sadece etrafa boş boş bakıyodu.

Onu arabaya bindirdim ve kemerini taktım. Bende hemen kendi yerime geçtim ve arabayı çalıştırdım.

Onu annemi her özlediğimde gittiğim yere götürücektim. Şimdi herkes ona sakın olmasını söylicek. Gecicek dicek ama geçmicek. Kimse onu anlamıcak.

Siyah Beyaz HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin