"Bazen sadece kabullenmek gerekir, Sonunda ne olacağnı bilmeden."
Herkes anne yada baba olmazdı. Sözde herkes anne baba. Sözde herkes çoçuğnu düşünüyo. Hiçbir çocuk annesinin n yada babasının oda sinir anınında bile olsa söyledikleri kelimeleri unutmazlar. O kelimelerle beraber mezara girerler. Belki anne yada babası unutucaktı. Ama o çocuk ölse unutmazdı. Ne kadarda canı yanardı. Sözde değil gerçekte olun. Yoksa bu hayat acısını çoçuklardan çıkarıyor.
Ne kadar da komik. Burdaydı, yıllarca bir kere bile beni aramadı. Nasıl olduğmu merak etmedi. Sanki ben onun kızı değilmişim gibi. Onun için bir hayaletmişim gibi beni görmezden gelen kadın şimdi burdayı.
Babam gittikten sonramı kızı olduğmu hatırlamıştı. Bunca zaman nerdeydi. Bundan öncede onun kızıydım şimdide. Ne değişmişti.
"Neden burdasın." Sesim o kadar soğuktuku. Sanki karşımda azıllı bir düşmanım vardı. Yıllarca görmediğim annem yokmuş gibi.
"Nilay kızım." Kollarını açarak bana yaklaşmaya başlayınca bir adım geri çekilerek elimi favaya kaldırım onu durdurdum.
"Yaklaşma, uzak dur benden." Düsen yüzüyle ellerini indirdi.
"Ben senin kızın değilim. Bir daha bana kızım deme." Kaldırdığım elimini indirdim.
"Baba evlendiğin kadın nilay'ın annesimi." Hayır, yerimde sendeledim. Ellerim sandalyeye tutundu. Annem bana yaklaşmaya başlı. Demir onu durdurup yanıma koştu.
Bu kadın demir'in babasıyla evlenmiş olmazdı. Ben demirle üvey kardeş olamazdım. Bu kabul edilemez bişeydi.
Gözlerim hızla doldu. Ama ağlamadım. İçim kan ağladı ama asla ağlamadım. Kendimi hızla düzelttim. O kadın benim annem değildi. Benim annem ben 15 yaşındayken ölmüstü. Kimle evlendiği umrumda dahi olmamalıydı.
"Nilay ben sana anlatm-." Konusmasına izin vermedim.
"Kes sesini." Sinirle soludum ve konuşmaya basladım.
"Sen benim umrumda dahi değilsin. Benim annem ben 15 yasındayken öldü." Annemin gözleri doluyodu.
"Benim tek üzüldüğüm." Elimde demir'in babasını gösterdim.
"Bu adam. Bir tek o adama acırım, senin gibi bir kadınla evlendigi için. Sen kimle evlenirsen evlen. Ne halt edersen et!." Son cümlemi bağırarak söylemiştim.
"Benim umrumda değilsin." Tam arkamı dönüp gidicektim ki aklıma gelen bir şeyle hızla geri döndüm.
"O siyah zarfı buldun. İçinde hiçbir şey yoktu. Benim canımdan can giderken sen geldin bir kez daha yaktın canımı. Sen nasıl bir annesin ya. Yada sen insanmısın." Sesim titriyodu. Ağlamak istemiyodum. Bu kadının karşısında ağlamak istemiyodum.
"Bundan sonra benim yüzümü sadece senden alıcağım intikam için görüceksin. Senin bu hayatta görüp görebileceğin en kötü kabusun olucam." Dedim ve arkamı dönüp gitmeye basladım. Tam kapıyı açıcaktım ki.
"Eğer o kapıdan çıkarsan. Bursa'daki evi satarım." Olduğum yere çivilendim. Bursa'da ki ev bizim babamla çocukluk anılarım dolu evdi. Tüm çocukluğum o evde geçti. Her şey yerli yerinde. Tablolar eşyalar. O evi satmamıştık.
Babam o eve çok değer verirdi. Bende aynı şekilde. O kadın nasıl satabilirki.
Alayla gülerek anneme doğru döndüm. "Şakamısın sen ya nasıl satıcaksın. Ev senin üzerine değilki." Bir adım yaklaştı.
"Hayır benim üzerime." Sandalyede ki siyah çantasından bir kağıt çıkardı ve bana doğru uzattı. Yavaşça yanına giderek kağıdı aldım.
"İlhan o evi benim üzeremi yapmıştı." 4'e katlanan kağdı yavaşça açtım. Neyin nerde yazdığnü bilmiyodum. Ben ne anlardım ki zaten.
Kağıdı demir'e uzattım.
"Sen baksana ne yazıyo." Demir bir iki saniye yüzüme baktı sonra elimdeki kağıdı aldı. Burda tek güvenebileceğim kişi oynu. Diğerleri ben bilmediğim için yalan söyleyebilirdi.
"Annen doğru söylüyo." Demesiyle sinirle bir nefes aldım. Ve bakışlarımı anneme döndürdüm.
"Ne istiyosun." O ev için herşeyi yapabilirdim.
"Benimle beraber yaşıcaksi-"
"Ne! Pardon anlamadım. Seninli yaşıcam." Annem kafasını hızla aşa yukarı salladı.
"Hayatta olmaz. Baska bişey işte ben seninle aynı evde yaşamam." İmkansız bir şeydi benim o kadınla beraber aynı evde yaşamam. Kabul gibi bir şey olur.
"Nilay şartım bu ya benimle aynı evde yaşarsın yada evi satarım." Bu benim için bile fazla bir şeydi. Herşeye göğüs gererim. Herşeyin altından kalkarım ama bu kadınla aynı evde yaşama fikri bana ölüm gibi geliyo.
"Sadece 2 ay seninle yaşarım. Sonra 18 oluyorum. Evi benim üzerime yapıcaksın." Konuşmasına dahi izin vermeden ben konuşmaya devam ettim.
"İster kabuk et ister etme. Seninle asla başka şartlar altında kalmam." İğneler bir şekilde.
"Evi satmak uğruna." Ondan o kadar nefret ediyodum ki. Babamla olan tek mutlu anımıda vericek kadar. O evde tam bir aileydik. Annem vardı. Babam vardı.
"Pekala kabul ediyorum." Dedi annem bakışlarım demire döndü. Ben onlarla beraber yaşmaya alışmıstım. Şimdi nasıl ayırılıcaktım.
"Ve benimle beraber demir ve arkadaşlarımda gelicek." Annem şokla bana baktı.
"Nilay saçmalama tamam demir tabiki istediği zaman kalır ama arkadaşların olmaz." Demir bana şaşkınlıkla bakıyodu. Onları bırakıcağmı düşünmüştü ama asla. Onlar benim en zor zamanımda yanımdalardı. Ölsem umutmazdım bana yaptıkları iyiliği.
"Ya onlar yada hiç." Dedim net bir şekilde. Kararım kesindi.
"Pekala." Dedi annem. Ben hızla müdürün odasından çıktım arkamdan demirde çıktı.
Bundan sonra napıcaktım bilmiyorum. Babama ihanet mi ediyodum. O benim için herşeyi yapmışken ben onu terk eden kadınınla kalıcaktım. Özür dilerim baba sana sadık olamadım. Ama söz o kadının hayatını bitiricektim. Ne olursa olsun. O kadının yaşam hevesini öldürücem. Ölmek için yalvarıcak ama asla. Ona öyle şeyler yapıcaktım ki. Deli gibi pişman olucaktı.
Evett bölüm sonuu.
Soru sormaya üsendim. Kendiniz yorumlayın.
Bir sonraki bölümde görüşürüzz.
Sizleri seviyorumm.💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Beyaz Hayat
Teen FictionAnnesi'nin terk etmesinden sonra sadece babasını ve kendisi için yaşamaya adamış bı kız. Babasıyla beraber yeni bir şehre taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul.