Siyah Zarf

75 52 1
                                    

"insanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acıdan çok daha ağırdır."

Nilay'ın anlatımıyla

İrem'in odasında tek başıma yatakta elimde siyah zarfla öylece oturuyodum. Ne açıp okuyabiliyodum nede elimden bırakabiliyodum.

Deli gibi merak ediyodum ama korkuyodum. Ya o kadının dedikleri doğru çıkarsa. O zaman napardım. Bu acının altında ezilirdim. Ama biliyodum babam bana yalan söylemedi. Bende ona söylemezdim. Biz birbirimize söz verdik hiç yalan söylemicez diye. Benim babam herkese yalan söyler, herkesten bişeyler saklar ama bana ne yalan söyler nede benden bişeyler saklar. Heleki böyle bişeyi asla yapmazdı.

Daha fazla dayanamadım ve yavaşca siyah zarfı açtım. İçinde sadece bir tane dörde katlamış A4 kağdı vardı. O kadın bana hergün yazdığnı söylemişti. Hergün yazsa bu kadar az mı olurdu.?

Dörde katlanmış A4 yavaşça açtım. Bu hergün yazımış bişey değilde tek seferde bırakılmış bir mektup gibi duruyodu. Derin bir nefes aldım ve okumaya başladım.

Sevgili kızım.

Ben kendi kendime bişeyler yazmayı çok severim biliyosun. Bu zamana kadar her gün kısa kısa cümlelere yazdım. Hepside benim hayatımı anlatan sözlerdi.

Ama onların hepsini yaktım. Çünkü hepsinde annen vardı. Onu çok sevmiştim. Onun için canımı bile verirdim. Ama o beni hiçbir zaman sevmedi. Ben ona hep şefkatle yaklaştım. Bir dediğni iki etmedim. Ne isterse yaptım. Ama o beni bıraktı. Bak kızım ne kadar seversen sev oda gidiyomuş elinden.

Bu mektubu ne zama okursun bilemiyorum ama umarım ben hayatında yokumdur.

Sana bir öğüt veriyim canım kızım. Asla birine çok fazla bağlanma. Asla birini kendi canında daha çok sevme. Ya birgün annen gibi terk eder yada onun için hayatından olursun. Birini sevmek her ne yönden bakarsak bak ölümdür canım kızım.

Kendine çok dikkat et. Eğer ben hayatında yoksamda hiç üzülme canım kızım.

Seni çok seven baban...

Mektubun üzerinde bir ıslaklık gördüğümde ağladığımı anladım. Mektubu elimden yatağa düşürdüm. Canım yanıyodu. Benim canımdan can almışlardı.

Nefes alamıyodum. Ellerim boynuma gitti. Sanki biri boğazımı sıkıyodu. Yataktan çıkıp camın önüne geldim ve camı açıp derin nefesler almaya çalıştım. Hala ağlıyodum.

Annemden bir kez daha nefret ettim. Babamı. Cenazesinde bana benim canımdan can giderken bide o yakmıştı canımı. Bu kadarmı kötü olabilirdi bir insan. Bu kadar mı kalpsiz olurdu.

Camdan baktığımda balkonda tek başına oturan demiri gördüm. Hiçbir şey yapmıyodu öylece dışarıyı izliyodu. Biraz daha etrafa bakınca salıncakta sallanan Batu ve iremi gördüm. Sarılıyolardı. Ve galiba ikiside ağlıyodu. Her ne kadar ne olduğnu merak etsemde onları rahatsız etmek istemedim.

Camı geri kapatıp odadan çıktım. Yavaş adımlarla demirin odasına ilerledim. Balkonda olduğnu bildiğim için kapıya vurmadan direkt odaya girdim. Ardımdan kapıtı kattım ve balkona doğru gittim. Demir hala oturuyodu. Benim aksime daha kalın giyinmişti. Altınca siyah bir eşofman beyaz bir tişört siyah tişörtün üzerinde ise gene siyah bir sweatshirt vardı. Beyaz tişörtu sweatshirt uzun oldugu için alttan gözüküyodum sweatshirt şapkasını kapatmış yüzü gözükmüyodu.

Ben ise gri bol bir şort üstüne ise beyaz tişört giymiştim. İrem'in odası fazla sıcaktı ama burası daha soğuktu. İzin dahi almadan yavaşca demirin yanındaki sandalyeye oturdum ve dizlerimde kendine çektim.

Siyah Beyaz HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin