"insan sevdiği insanları terk etmez,
Kullandıkları insanları terk ederler"Nilay'ın anlatımıyla
Gözlerimi açtığımda karşımda demiri beklemiyodum. Otur pozisyonunda kafasını yatak başlına yaslamış bir şekilde uyuyodu. Doğrulur ken elimin demirin kolunun altına olduğnu fark ettim.
Biz neden beraber uyuyoduk. En son balkonda beraber oturuyoduk ve ben galiba sandalyede uyuya kalmıştım. İyide ne zaman yatağa geldimde demirle beraber uyudum.
Bakışlarım tekrar demiri buldu. Çok masum uyuyodu. Normalde yüzüne baktığında soğuk kalın bir kabuğu olan bir insandı ama uyurken o kalkanı kaldırıyo gerçek yüzünü gösteriyodu. Fazla masum ve tatlıydı.
Bir süre demiri izledim daha sonrasında bunun yanlış olduğnu fark ettiğimde yavaşça doğruldum benim hareket etmemle demirde uyanmaya başladı.
"Günaydın" dedim yataktan hızla kalkarak. Üzerimi düzelttim. Demirde yataktan kalktı.
"Günaydın." Dedi ve odadan çıktı. Öküz gerçekten tam bir öküzdü. Bu ne böyle doğru dürüst yüzüme bile bakmadan gitmek falan.
Bugün okula gidicektik bu yüzden okula formalarımı giydim ve aşa indim. Demir dışında herkes formalarıno giymiş kahvaltı ediyolardı. İrem'in yanındaki boş sandalyeye oturdum ve önümdeki boş tabağa bişeyler doldurmaya basladim
Karnım çok açtı. Önüme gelen herşeyi tabağma dolduruyodum. Bu iştahlığım herkesin dikkatini çekmis olucak ki hepsi pür dikkat bana bakıyodu.
"Niye bana öyle bakıyosunuz yemek yiyorum." Kaç gündür yemek yemem için herşeyi yapıyorlardı ama ben asla yemek yemiyodum. Şimdinbu kadar iştahlı olmam hepsinin garibime kaçmıştı.
"Yok bişey ya sen yemek yemiyodu ya bir anda böyle iştahın açılması garibimize kaçtı." Diye konuştu Berkay ardından İrem devam etti.
"Sen ye ya afiyet olsun aşkm." Dedi ve hepsi yemek yemeğe devam etti. Merdivenlerden demir inemeye başladı. Hiç ona bakmadım. Yemek yemeğe devam ettim.
"Demir hadi gel hızlıca kahvaltını yap okula geç kalıcaz" dedi İrem bir yandan yemek yerken.
Demir karşımdaki koray'ın yanındaki boş sandalyeye oturdu. Bakışlarının benim üzerimde olduğnu hissediyodum ama hiç pas vermeden kahvaltı etmeye devam ettim.
Tabağımdakileri tamamen bitirip son olarak suyumu içtikten sonra hızla sandaylede kalkmak hepsinin bakışlarının benim üzerime çekildensini sağladı.
"Ben doydum bahçede bekliyorum sizi."Bişey demelerine izin vermeden Çantamı almak için hızla odaya çıktım.
Masadan kalkmak için elimden geleni yapmıştım. Demirle aynı yerde bulunmak istemiyodum. Madem o benim yanımda durmuyodu bundan sonra bende aynısını yapıcaktım. Yanına yaklaşmıcaktım.
Odadan çantamı alıp geri aşa indim. Aşada sadece İrem vardı. Yüksek ihtimalle hepsi yemeklerini yemiş arabaya gitmişlerdi.
"Aşkm hadi gel bizimkiler arabada bekliyo." Dedi ve beraber arabadan indik. 3 araba vardı birinde Batu ve İrem diğerinde Koray ve Berkay bide demir ve ben binicektik. Ama ben beklenmedik bişey yapıp Berkay ve koray'ın arabasına bindim.
Arabayı Koray sürüyo yanında ise Berkay oturuyodu. İkisininde bakısları bana döndü.
"Nilay sen demirin arabasına binmicekmiydin." Diye soran koraya çevirdim bakışlarımı.
"İsterseniz inebilirim" diye sormamla Koray tedirginlikle kafasını iki yana salladı.
"Yok ya hayır hani sen demirle gidicektim ya o yüzden sordum ben" dedi bende cevap vermeden arabanın camını açıp dışarıyı dışarıyı izlemeye başladım. Araba ilerlemeye başladı.
Kafam çok karışıktı. Aklım hala babamın mezarındayken annemin gelip benim üvey olduğmu söylemesinde kalmıştı. Neden bunca zaman söylemedide o zaman böyle bir günde söylemisti. Yani en kötü insan bile o günü seçmezdi. Hem daha önce neden söylemesin ki. İstanbul'a geldiğmizi iki günden beri bildiğne o kadar emindim ki. Babamla bolca ayrı olduğmuz zamanlar oldu gelip söymeyebilirdi. Ama yapmadı en acı günümü seçti. Zaten yalan söylüyodu. Zarftan bişey çıkmamıştı. Benim babam asla bana yalan söylemezdi. Böyle bişey olsa dahi bana önceden söylerdi. Saklamazdı böyle bişeyi benden. Eğer saklarsa onu asla affetmiceğmi bilir çünkü.
Arabanın durmasıyla düşüncelerimi bir duman misali ellerimde dağıtıp etrafıma bakındım. Okula gelmiştik. Arabadan hızla indim. Diğerleride indi. İrem'in yanına gittim ve koluna girerek kimseyi beklemeden okula doğru yürümeye başladim.
"Nilay iyimisin. Sabahtan beri bir garipsin." Bunu ferk etmeleri çok doğaldı. Normalden farklı davranıyodum.
"Bişey yok İrem, sadece bu aralar beni yalnız bırakma yeter bana." Dedim ve iremde daha fazla uzatmadan bana ayak uydurarak yürümeye başladı. Hepimiz okula girdiğimizde müdür bize doğru yürüyodu. Bize geldiğni anladığımızda olduğmuz yerde kaldık.
"Demir, Nilay odama gelin." Dedi ve gitti. Şaşkınlıkla demire baktım. Oda şaşırmış duruyodu. Kaç gündür okula gelmiyodum ben ne yapmıs olabilirim ki. Eğer babam içinse eğer neden demiri çağırdı yada neden diğerleri değilde bir sadece demiri çağırmıştı.
Sorgulayan bir şekilde ikimizde müdürün arkasından odasına ilerledik.
Odaya girdiğimizde. Odada bir adam ve kadın vardı. Adam bize doğru bakan sandalyede oturuyodu. Kadın ise bize arkası dönük bir şeilde oturuyodu.
Bakışlarım demire döndüğünde adama tiksinir ve nefretle bakıyodu. Tekrar adama döndüm. Adam ise ikimize birden bakıyodu. Burda noluyodu. Ve benden gene ne saklanıyodu
Bize arkası dönük olan kadın yavaşça ayağa kalktı ve bize doğru döndü. Gereksiz bir heyecanla kadına bakıyodum.
Kadın arkasını döndü ve ben bittim. Orda o an yıkıldım.
Karşımda ki kadın benim.
Annem'di
Evettt bölüm sonuna geldik
Soru yok sormaya üsendim.Anasına küfredenler tarafındayım.
Demirede aynı şekilde.
Bir sonraki bölümde başlarına küfreymek üzere görüşürüzz💋🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Beyaz Hayat
Ficção AdolescenteAnnesi'nin terk etmesinden sonra sadece babasını ve kendisi için yaşamaya adamış bı kız. Babasıyla beraber yeni bir şehre taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul.