"Bir oda, içinde binlerce kez can vermiş kız çocuğu."
Her zaman güçlü durmak gerekmez. Bazen kendini salmalı insan, ağlamalı. Her zaman korkusuz olmak gerekmez. Eğer yanında güvendiğin bir insan varsa o zaman güçlü durmak gerekmez. Çünkü bilirizki o güvendiğniz insan sizi her şeyden korudu kollar.Bende demir'in kollarındaydım. Beraber hastaneden çıktık ve arabaya bindik.
"Nereye gidiyoruz." Diye kısık sesinle sordum. Bunu sorarken bir yandanda kemerimi bağlamaya çalışıyodum.
"Gidince görürsün dedi." Kermerimi bağladım ve nereye gidiceğmizi beklemeye başladım.
Keşke babam yaşıyo olsaydı da bunların hesabını sorsaydım. Bana neden yalan söyledin deseydim. Ben sana her şekilde güvenirken sen bana nasıl yalan söyledin deseydim. Ama yoktu.
Demirde kendi kemerini bağlayıp arabayı çalıştırdı. Kapının yanındaki cam açma tuşuna basılo tutup camı açtım.
"Şarkı açabilirmiyim." Diye en masum halimle sordum. Birkaç saniye bana baktı sonra tekrar yola baktı." Aç." Sadece bunu dedi bende hiçbir şey demeden radyodan rastgele şarkı açtım.
İlk gelen şarkı Soner Avcu'dan Kayıp Şehir 'di
Ellemedim ve kafamı koltuğa yaslayıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hava'nın soğuk olması ve arbanın hızlı gitmesinin nedeniydi soğuk rüzgar yüzüme çarpıyodu. Soğuk ama iyi hissettiriyordu.
Şarkı çok güzeldi. Sessizce şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Beni geçmişime bırakıp yine kaçma.
Bu kayıp şehir seninsiz beni yutar.Beni geçmişime bırakıp yine kaçma.
Bu kayıp şehir sensin beni yutar.Ve şarkı bitti. Yeni bir şarkı çalmaya başladı.
Badem Sen Ağlama
O kadar güzel bir şarkıydı ki kendimi buluyorum. Demirin beni izlediğni anlıyodum. Bu sefer şarkıyı daha yüksek söylemeye başladım.
Sen ağlam, bir damla göz yaşın yeter.
Sen üzülme gülüm.Sesin ağlamaklı çıkıyodu. Ne zaman bu şarkıyı söylesem ağlıyodum. Şarkı devam ederken benimle beraber demirde söylemeye başladı.
Sen üzülme gülüm.
Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce
Bahar gelir tüm çiçekler ıslanır.
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce.
Hüzün, keder yüreğime yaslanır.Gözleımden yaşlar düsüyodu. ikimizin de sesi kısık çıkıyodu ama seslerimiz birleşince çok güzel bir melodi gibi geliyodun bana.
Sen ağlama. Bir damla göz yaşın düşer.
Sen üzülme gülüm. Gamzende güllerin biter yollarıma.
Taş koysalar döneceğim.
Gözlerinden yaşlarını sileceğim.Bir yandan gülümsüyor bir yandan ağlıyodum. Demir sürekli dönüp dönüp bana bakıyodu.
Şarkıyı sonuna kadar beraber söyleyerek bittirdik. Şarkı bitti araba durdu. Etrafıma baktım.
Babamın öldüğnü ilk öğrendiğim zaman beni getirdiği yere getirmişti.
"Neden buraya geldik." Diye sordum. Demir cevap vermeden kemerini çıkartıp arabadan indi. Ben hala arabanın içinden demiri izliyodum. Arabnın önüne geldi ve arabaya yaslanıp manzarayı izlemeye başladı.
Bemde kemeremi çıkartıp arabadan indim. Ve demirin yanına geldim, arkamı dönüp arabaya yaslandım. Manzara çok güzeldi. Güneş batıyodu. Çok güzeldi.
"Biliyomusun annemi ben öldürdüm." Demirin bir anda söylediği şeyle şaşkın bakışlarımı yüzüne çevirdim. O ise bana bakmak yerin manzaraya bakmaya devam ediyodu.
"Ama sen ben doğarken öldü demiştin." Diye sordum. Bakıslarını manzaradan çekip bana çevirdi.
"Doğru, beni doğruruken öldü ben öldürdüm. Benim yüzümden öldü." Kendini böyle suçlaması büyül bir haksızlıktı. Onun suçu değildi ki.
"Senin suçun değildi." Dedim." Benim suçumdu. Eğer ben hiç doğmasaydım belkide annem ölmicekti." Kafamı hiddetle iki yana salladım.
"Sen daha çok küçüktün. Senin suçun değildi." Dedim inanmasını diliyerek
"Biliyomusun belki bana kızıcaksın ama bende kötüde olsa bir annem olsun isterdim." Bunu demesoyle bakıslarımı demirden çektim. Bomboş karşıya bakmaya başladım.
"En azından senin annen var nilay. Kötüde olsa. Keşke benimde annem kötü olsaydı ama yaşasaydı." Dedi alayla güldüm. Bu karşılaştırmayı yaptığna inanamıyodum.
"Yanılıyosun. Senin annen seni seviyor demir. Ama benim annem beni sevmiyodu. Keşke benim annemde beni sevseydi." Dedim acılı bir sesle.
"Ama seni seviyo annen. Görmüyomusun çok pişman kahroldu." Şaşkınca demire döndüm. Bu adam ne söylüyodu şimdi.
"Sen ne diyosun. O kadın benim hayatımı mahvetti. Pişmanmış istediği kadar pişman olsun. Onu asla affetmiceğmi." Dedim sinirle soluyarak. "Bence sende annemi korumayı seç yoksa seninde kalbini kırıcak." Dedim barış üstelemedi. Bende birdaha konuşmadım.
İkimizde sadece manzarayı izliyoduk. Hava neredeyse kararmıştı. Ama ben burda saatlerce kalabilirdim. Çok huzurluydu, burda hiçbir kötü duyguya yer yoktu.
"Gidellim mi?." Diye sordu demir. Hiç gitmek istemiyodum.
"Burca kalsak ölümü. Arabada yatarız." En tatlı halimle sormaya çalıştım. Kabul etmesini istiyodum.
"Nilay hava soğuk olur hasta olursun."dedi demir ben hızla kafamı iki yana salladım.
"Olmam hasta lütfen kalalım ben gitmek istemiyorum." Dedim. Demir bir iki dakika sadece beni izledi bende onu. Ve sonra cevap verdi.
"Pekala." Dedi. Yüzüme büyük bir tebessüm yerleşti. Ve demire sıkıca sarıldım. Demir başka şaşırsada oda bana sarıldı. Bana sarılmasından güç alarak ben daha sıkı sarıldım.
"Teşekkürl ederem." Dedim. O ise sadece kafama küçük bir öpücük bıraktı.
Evet bölüm sonuna geldik.
Bir sonraki bölümde görüşürüzz
Sizleri seviyorum 💞🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Beyaz Hayat
Ficção AdolescenteAnnesi'nin terk etmesinden sonra sadece babasını ve kendisi için yaşamaya adamış bı kız. Babasıyla beraber yeni bir şehre taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul.