Karşılaşma

83 56 1
                                    

"Kadınlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir, ama affetikleri şeyleri hiçbir zaman unutmazlar."

                                            ~Victor Hugo~

                                            ~Victor Hugo~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batu Akkaya

2 gün sonra

Son konuşmamızın üzerinden 2 gün geçmişti. Şimdi babamın cenazesindeydim. Asla ağlamıyodum 2 gün boyunca gece gündüz ağlamıştım. Şimdi dik durma zamanıydı.

Babamın tabutunu taşıyolardı. En önce demir ve Koray vardı. Arkada ise Berkay ve Batu. Ve babamın 2 arkadaşı.

İrem yanımda olduğmu belli edercesine bir elini koluma dolamıştı. Gerçekten hepsine minnettarım. Daha tanışalı birkaç gün olmasına rağmen kendi kanımdan olanlar bile benim yanımda olmazken. Onlar benim yanımda oluyolardı.

Yavaşca tabutun arkasından yürüyoduk. Ağlamamak için direniyodum. İster duygusuz desinler ister başka bişey desinler. Onlara göre duygusuz bana göre ise güçlü kalmak.

Tabutu kazdıkları toprağın içine koydular. Ve üzerine küreklerle toprak atmaya başladılar. Bu görüntü beni paramparça ediyodu. Canımı yakıyodu. Beni de gömseler ya yanına. Beni neden bırakmışlardı.

Şimdi bir ölüden farksızdım sadece üzerime toprak atılması gerekiyor. Dizlerimin bağı çözülde ve dizlerim üzerune düştüm. İremde benimle beraber eğildi.

O kadar dayanmaya çalışmama rağmen bu direnişim son bulmuştu. Daha fazla güçlü kalmak istemiyodum. Tepine tepine ağlamak istiyodum. Boğazların yırtılana kadar bağırmak istiyorum. Gözlerim kör olana kadar ağlamak istiyodum.

Gözyaşlarım yanağma doğru süzülüyodu. Babamın üzerine toprak atmaya devam ediyolardı. İstemiyodum. Babamın üzerine toprak atmalarını istemiyodum. Babam geri gelsin istiyodum.

Dizlerimin üzerinden ayağa kalktım ve hızlıca babamın mezarının yanına gittim. İrem beni tutmaya çalışıyodu ama onuda geri bırakıp demirin yanına gidip elindeki küreği aldım.

"Atmayın!." İrem bir yandan beni tutmaya çalışıyodu. Demir elimden küreği alıp yanındaki Berkay uzattı Berkay küreği alıp yere fırlattı bir iki saniye bana baktı ve mezara toprak atmaya devam etti.

"Nilay lütfen yapma sakin ol." Demir ellerimi tutup beni sakinleştirmeye çalışıyodu. Ama mümkün değildi.

Kafamı hızla iki tana salladım." Olamam, ben sakin olmam.!" Diyerek bağırdım. Babamın mezarına toprak atanlar dışında herkes bizi izliyodu. Benden sakin olmamı istemeleri haksızlıktı. Benim babam ölmüştü ama sürekli benden sakin olmamı istiyolardı.

Babamın leş akrabaları gelmişti. Hepsinin içten içe mutlu olduklarını adım kadar iyi biliyodum. Buraya vicdan rahatlatmaya gelmişlerdi. Babamın 2 tane kız kardeşi vardı. Birinin adı mehtap diğeri ise Cemile. Cemile halam daha büyüktü. Bide abisi vardı. Mustafa amcam. Mehtap halam benden sadece 3 yaş büyüktü. Bu zamana kadar hiçbir zaman babamın yanına olmamışlardı. Sadece parası için arıyolardı.

Demirin kollarından ayrılıp hızla yanlarına doğru ilerledim. Hepsinin bakışları bana döndü.

"Sizin ne işiniz var burda.!" Diye bağırdım." Bi yandan ağlıyo bir yandanda bağrıyodum.

"Nilay o bizim abimi-." Mehtap halamın konuşmasına izin vermeden suratına sert bir tokat indirdim.

Kafası hızla sol tarafa düştü. Elini yanağına götürüp hızla bana döndü. Yandan Cemile halam bana bağrıyodu ama onu dinlemiyodum. Onun konuşmasına izin vermeden ben konuşmaya basladım.

"Siz ne kadar yüzsüz insanlarsınız ya. Buraya hangi yüzle geliyosunuz. Babamı sadece parası için seviyodunuz. Şimdi buraya vicdan rahatlatmak için mi geldiniz."

Hepsi bana şaşırmış bir şekilde bakıyodu ama cevap veremiyolardı. Çünkü gerçekleri söylediğmi biliyolardı. Onlar yerine ben utanıyorum.

Demir hızla beni kolumdan tutup ordan uzaklaştırdı. Bende daha fazla direnmeden demiri takip ettim.

"Nilay sakin ol lütfen." Demir neredeyse bana yalvarıcaktı. Sakin olmam gerektiğni biliyodum ama olmak çok zordu benim için sakın olmak.

Benim babam ölmüştü, biraz olsun delirmeye hakkım vardı dimi. Biraz olsun çıldırmaya hakkım vardı.

Derin nefesler alıyodum. Ama nefes almak çok zordu. Ağlayarak dizlerimin üzerine çöktüm. Demirde benimle beraber çöktü.

"Demir, be-benin babam öldü." Dedim hıçkırarak ağlayarak ve hızlıca kollarımı demirin omzuna doladım. Ona vakit kaybetmeden ellerini belime koydu.

Demir derin bir nefes aldı. Sanki bu durumda olmam onunda canını yakıyodu. Beni anlıyodu. Onunda annesi ölmüştü hemde onu doğururken. O beni anlıyodu ve bende arık anlıyodum onu.

"Dik dur Nilay dik dur." Dedi geri çekilerek. Sadece biz birbirimi duyuyoduk. Başka kimse duymuyodu.

"Canım yanıyo. Sanki biri kalbimi vücudumu paramparça ederek söküyo. Bu katlanılmaz bir acı demir." Dedim ağlamaya devam ederek.

"Biliyorum canın yanıyo ama geçicek. Merak etme alışacaksın." Dedi yanımda olduğnu belli ederek.

"Neye alışıcam. Babamın yokluğnamı." Diye sordum.

"Hayır babanın yokluğundaki acıya alışıcaksın." Demir bunu acı bir tebessümle söylemişti.

Herkes yavaş yavaş dağılıyodu. Babamın o hayırsız kardeşleri gitmişti. Ben ve diğerleri bide babamın birkaç eski arkadaşı vardı. Hava kararmaya başlamıştı neredeyse akşam olucaktı.

Son olarak babamın arkadaşlarıda baş sağlığı dileyerek gitti. Ben mezarın üzerine uzanmış bir vaziyette ağlıyodum. Diğerleri ise yanımda duruyolardı. Hepsinin bakışları benim üzerimdeydi.

"Siz gidin ben burda Nilayla kalırım." Dediğni duydum demir'in ve sonra ayak seslerinin giderek uzaklaştığnı.

Demir yanıma kadar geldi ve dizlerinin üzerine çöktü. Hiçbir şey demiyodu sadece beni izliyordu. Bişey demesen bile sadece yüzüme bakarak nasıl olduğmu anlıyodu. Ve şuanda sessizliğe ihtiyacım vardı, bunu anlamıştı.

"Nilay." Adımı seslenen demir değildi. Çok tanıdık bir kadın sesiydi. Kafamı yavaşça arkama doğru çevirdim.

Bir kadın vardı. Heryerinu kapatmış bir şekilde uzağımda dikiliyodu. Yavaş adımlarla bana doğru yaklaşmaya başladı.

Bende demirin yardımıyla ayaklandım. Kadın iyice yaklaştı. Çok tanıdık biriydi. Gittikçe dahada tanıdık ve en sonunda yanıma kadar gelip yüzünü kapattığı siyah çarşafı kaldırıp bana baktı.

Karşımda ki kadını görünce dünyam şaştı. Başımdan aşa kaynar sular döküldü. Karşımda 3 yıl önce beni terk etmiş annem duruyodu.

"Anne..."


Evett bir bölüm sonuna daha geldik.

Bölümleri ard arda attığım için kısa oluyo kusura bakmayın.

Şimdi bu bölümün sorularını soruyorum.

Sizce nilayın annesi 3 sene sonra neden bir anda ortaya çıktı.

Nilay halasına tokat atmakta haklımıydı.

Demir ve Nilay hakkında ne düşünüyosunuz.

Sorular bu kadardı.

Bu arada kitabın adına Instagram açıcağmı söylemiştim. Burdaki bölümde Instagram hesabımın adını paylaşıcam.

Bidaki bölümde görüşürüz 💞💋

Siyah Beyaz HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin