"Çünkü bazı sevgiler bazı insanlara ağır gelir."
Demir'in anlatımıyla
"Nedir ve bu kızın çektiği." Dedi İrem ve sıkınkı bir nefes vedi. Nilay buraya daha yeni taşınmıştı buraları bilmiyodu kaybola bilirdi.
Hemen arkasınsan gidicekken Batu kolundan tutarak durdurdu. "Kardeşim dur gitme yalnız kalsın." Dedi kafamı hızla iki yana salladım." Saçmalama, Nilay İstanbula daha yeni taşındı. Kaybolur." Dedim ve kolumu çekip daha fazla konuşmadan evden çıktım.
Allah bilir nereye gitmişti. Kendi evinden ve okuldan başka hiçbir yeri bilmiyodu. Okula gidemezdi. Kendi evinede öyle. O zaman nereye gitmişti. Etrafımda bir tur döndüm. Görünürde yoktu. Hızlı adımlarla arabaya gittim ve bindim. Arabya hızla çalıştırıp sürmeye başladım.
Nilayı azıcık tanıdıysam asla yalnız kalmak istemicekti. O yalnızlıktan korkardı. Tek başına kalabilicek bir yere gitmezdi. Aklına ilk gelen yer parktı. Buraya çok yakındı, eminim ki oraya gitmiştir.
Hızla arabayı parka doğru sürdüm. Aklım çıkıyodu başına bir iş gelicek diye. Hangi sıra nilayı bu kadar benimsemiştim bilmiyorum ama onun başına bişey gelicek diye ödüp kopuyodu.
Parka geldigimde hızla arabayı boş bir yere park edip arabadan indim. Hemen etrafa göz gezdirdim. Görünürde Nilay yoktu. Parka doğru koşmaya başladım. Sadece çocuklar ve anne veya babaları vardı.
Tamamen parkın içine girdim. Bankların hepsine tek tek baktım, yoktu. Salıncaklara, kaydıraklara parkta olan heryere baktım ama yokru. Sanki kuş olup uçmuştu. Burda değilse nereye girmiş olabilirdiki.
Biraz daha düşündükten sonra aklıma uçurum geldi ama oraya gidebilirmiydi. 2 kez gitmiştik oraya ilkinde aklı yerinde değildi zaten, tek seferde yolu öğrenmiş olamazdı. Öğrense bile yürüyerek gidemezdi.
Parktaki bankalardan birine oturdum. Kafamı sıkıntıyla ellerimin arasına koydum ve ovuşturmaya başladım. Kafayı yiyecektim. Nereye gitmiş olabilirdiki.
Kafasını kaldırdığımda gördüğü şeyle şok oldu. Nilay parkın hemen önünde bir sokağın başında kaldırıma oturmuş, kucağınada beyaz bir kedi almış seviyodu.
Hızla banktan kalktım ve nilayın yanına gitmeye başladım. Yavaş adımlarla yürüyodum. Hızlıca koşup onu korkutmak istemiyorum.
İyice yaklaşmaya başladığımda Nilay kafasıno kediden kaldırp bana baktı. Bir eliyle hala kediyo severken diğer eliyle önüne düşen saçlarını geriye attı.
İyice yanına yaklaştım ve yanına kaldırım taşına oturdum. Nilayın gözleri kızarmıştı. Demem ki yeni uyanınca ve ağlayınca gözleri kızaroyodu. Kirpiklerı göz yaşıyla ıslanmıştı. Yanakları kızarmıştı.
"Nilay." Dedim sadece, bana bakmak yerine kediyi sevmeye devam ediyodu. Kafasını kediden çekmeden konuşmaya başladı." Neden geldin." Diye sordu. Başta şaşırdım ama sonra derin bir nefes aldım." Buraları bilmiyosun kaybolata bilirsin." Dememle alayla güldü. "Kimin umrunda." Üzgün gözlerle nilaya baktım. Kim kıyabilirdiki bu güzel yüze. "Benim umrumda Nilay, sen benim umrumdasın." Dedim." İşte canımı acıtanda bu demir." Anlamaz gözlerle bakmaya başladım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Beni önemseme demir. Beni kendi öz annem bile önemsememişken sen önemseme. Benim bütün hayatım yalanmış." Gözleri dolmaya başlamıştı. Nilaya bunu yapan herkesi öldürme isteğini içimde bastırmakta zorluk çekiyodum.
"Babam sandığım babam değilmiş. Biz bu şehre yeni bir hayat kurmak için gelmişti. Ama şimdi eski hayatımızı özler olduk. O yıkık dökük, yarım ama yaşadığımız hayatı özler olduk." Gözlerinden yaşlar düsüyodu. Burnunu çekti. "Şimdi hem paramparça hem eksik hemde yaşanmaz halde olan bir hayatımız oldum" eliyle kendini gösterdi." Bu yaşamak mı." Akan burnunu tekrar çekti." Bana bunlar çok fazla demir. 17 yaşındaki bir kız için oldukça fazla. Ben bu kadar acıyı ben kaldıramıyorum." Haklıydı. Daha küçüktü ama dertleri büyüktü. Bu kız nasıl bir suç işlemis olabilirde bunları yaşıyodu. Sıkıntıyla ellerimde yüzümü ovuşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Beyaz Hayat
Teen FictionAnnesi'nin terk etmesinden sonra sadece babasını ve kendisi için yaşamaya adamış bı kız. Babasıyla beraber yeni bir şehre taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul.