Çiğdem'in yaptığı hareket hala gözlerimin önündeydi. Bir insan nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki. Çağlar'ın onu umursamadığını bildiği halde ona yaklaşması garip geliyordu. Ben gururumu ayaklar altına alıp asla öyle davranamazdım.
Sinirle adımlarımı daha da hızlandırarak spor salonundan çıktım. Sahile inmeyi planlıyordum. Etrafıma bakınarak taksi ararken birinin bana seslendiğini duydum.
"Toprak"
Dönüp arkama baktığımda sesin geldiği yere baktım. Deniz koşarak bana doğru geliyordu.
"İyi misin sen?" dedi söyleyeceği her neyse atlayarak.
"Ahh, evet iyiyim" dedim gülümsemeye çalışarak.
"Pekala..." dedi o da aynı şekilde karşılık vererek.
"iyi maçtı tebrik ederim." dedim bir şey söylemek adına.
"Yaa ne demezsin ama itiraf etmeliyim ki senin şarkın sayesinde daha sakin bir maç geçirdik."
Arka kapıdan çıkan uzun boylu bizim takımın formasının giyen bir çocuk bize doğru geldi.
"Deniz antrenör seni çağırıyor bir bak" diyerek hafifçe omzuna dokundu ve yanımızdan uzaklaştı.
"Ben gitsem iyi olur asıl diyeceğim şey maç stresi hepimizi çok yordu akşam bir yer kapatıp eğlenmeyi düşünüyoruz. Sende gelmek istersin diye düşündüm. "
"Pek emin değilim."
"Neden?"
"Kalabalık ortamlar pek bana göre değil" dedim yalan söyleyerek. Çiğdem'le karşılaşma fikri cazip gelmiyordu sadece.
"Daha önce kötü bir yalancı olduğunu söyleyen oldu mu?"
"Ne!" dedim şaşırmış bir şekilde.
"Duydun işte, daha önce Çağlar'ın barına gitmiştin. Oradan daha kalabalık olacağını sanmıyorum" yakalanmanın verdiği mahcubiyetle yanaklarımın kızardığına eminim.
"Sorun ne?" dedi bir kardeş edasıyla kolumdan tutup yandaki banka oturturken.
"Bak sadece Çiğdem' den hoşlanmıyorum ve aynı ortamda olmak beni sıkıyor."
"Hıı kaçıyorsun yani" dedi gülümseyerek.
"Kaçmak değil bu" diye savunmaya geçtim hemen.
"Evet bu tam olarak kaçmak." dedi kararlı bir tonda. Cevap verecekken beni susturup devam etti.
"Sevmediğin insanlar hayatının her kısmında olacak bundan kaçamazsın. Bizim Çiğdem'den hoşlandığımızı mı sanıyorsun?" söylediği şeye şaşırmıştım.
"Hoşlanmıyor musunuz . O zaman neden sürekli yanınızda?"
"Sence " dedi kaşlarını kaldırarak sorar bir şekilde.
"Çağlarr" dedim. Nefesimi bıkkınca dışarı vererek.
"Aynen öyle ama hiç birimiz takmıyoruz. Herkes kendi dalgasında. Sen de öyle davranmalısın. O olacak diye bütün eğlenceyi kaçıracak değilsin ya " dedi ayağa kalkarak.
"Akşam bekliyorum seni konum atarım " dedi telefonunu göstererek girişe doğru yürürken.
"Bekle numaram " diye bağırdım arkasından.
"Bulurum ben " diyerek el salladı ve içeri girdi.
Pekala, haklıydı. Onun yüzünden bütün eğlenceyi kaçıracak değildim ya. Hem orada olamaması gereken bir kişi varsa bu kişi kesinlikle ben değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kadar
Teen FictionDenizin dalgaları gibiydi tutunduğumuz umutlar. Bir geliyor, bir gidiyor. Kaybettiğimiz umudu bize geri vermek istercesine kayalara çarpıyordu dalgalar. Sanki gelirken getirdiği umutları giderken götürmeyecekmiş gibi. Kafamı ona çevirdim ve o derin...