Multi'de Deniz var.
Sabah kalktığımda başım ağrıdan çatlıyordu. Dün gece bir türlü uyuyamamıştım. Hem kazanın verdiği sersemlik , hem de kafamda dönüp duran düşünceler beni epey zorlamıştı. Ama en azından kolyem yanımdaydı.
Yataktan kalkarak üstümü giydim ve çantamı hazırladım. Aynanın karşısına geçerek saçlarıma şekil verdim. Her ne kadar zombi gibi görünsem de bunu umursayamayacak kadar yorgundum.
Aşağı indiğimde Saliha Sultan çoktan sofrayı donatmış , babamda sofradaki yerini almıştı.Her gün ki gibi kahvesini yudumlarken gazetesini okuyordu. Benim masaya oturmamla elindekini bırakarak bana döndü.
"Günaydın" dedim portakal suyumu yudumlarken.
"Günaydın" dedi kollarını masaya dayamış bir şekilde, gür çıkan sesiyle. Bugün keyfi yerinde gibiydi.
Bir süre kahvaltı yaptıktan sonra gözleri boynumda takılı kaldı.
"Bulmuşsun" dedi kaşlarını kaldırarak şaşırmış bir şekilde.
"Evet " dedim "Buldum" elimi kolyeme götürerek sıkıca onu tuttum. Çağlar sayesinde.
"Nerde buldun peki" dedi kahvesini eline alarak.
"Buldum işte " diye mırıldanarak bu konuyu konuşmak istemediğimden hızlıca kahvaltımı bitirerek kendimi dışarı attım.
Bu sabah hava soğuktu ve ben aptal gibi yanıma ince bir hırkadan başka bir şey almamıştım. O yüzden kendime daha fazla işkence etmemek adına bir taksi çağırdım, bu gidişle bütün harçlığımı taksiye yatırmak zorunda kalacaktım.
Yolda trafik olmadığı için on dakika kadar kısa bir sürede okula varmıştım. Sınıfa çıktığımda kimseyi bulamadım .Arka tarafa geçerek çantamı bıraktım ve Damla'ya mesaj attım. Kantinde olduklarını söylediler. Zaten kendime sıcak bir kahve almam gerekiyordu, cüzdanımı alarak bende yanlarına indim .
Kantinin ortasındaki büyük masada Damla , Umut, Deniz ve Miray karşılıklı oturuyorlardı. Yanlarında da adını bilmediğim bir kaç yapılı çocuk vardı.
Şekersiz kahvemi alarak Yan masadan bir sandalye çektim ve Umut'un yanına oturdum.
"Hayır " dedi Damla ısrarcı bir şekilde , bense hala konuyu anlamaya çalışıyordum. "O model hiç yakışıklı değil"
"Yapma ama Damla, senin dediğin ..." dedi Miray ama Deniz sinirle lafını böldü.
"Allah aşkına, başka bir konu konuşamaz mısınız?" Yüzünü öyle bir buruşturdu ki bir an yaşlı bir dedeye benzettim Deniz'i. Haklıydı. Başka konumu kalmamıştı.
"Ee ?" dedim masada olduğumu belli etmek istercesine. "Sınav hazırlıkları nasıl gidiyor?" Biran herkes bana döndüğünde sanki ' ben Johnny Deep'le evlendim' demişim gibi bir bakışa maruz kaldım.Hepside bana öyle bakıyordu, biran sandalyeye sinmek ve kaybolmak istedim.
"Ne ?" dedim kollarımı iki yana açarak.
"Tamam kızlar, siz model muhabbetinize dönebilirsiniz " dedi Umut bana yan yan bakarak. Sırıttım.
"Hayır!" Deniz'in aniden bağırmasıyla Miray yerinde sıçradı ve sinirli bir bakış attı.
"Pekala kapatalım şu konuyu, ben size bir şey soracaktım. " diye devam etti Deniz. Herkes soran gözlerle ona bakıyordu.
"İki gün sonra okulun basket maçı var ve bizim grup takımda. Gelmek ister misiniz?"
"Sizin grup?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kadar
Teen FictionDenizin dalgaları gibiydi tutunduğumuz umutlar. Bir geliyor, bir gidiyor. Kaybettiğimiz umudu bize geri vermek istercesine kayalara çarpıyordu dalgalar. Sanki gelirken getirdiği umutları giderken götürmeyecekmiş gibi. Kafamı ona çevirdim ve o derin...