1

111 28 115
                                    


 Bölüm 1:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 1:

Gecelerin Hesabını Kimlere Sorayım?

"Anne?" Nefesi yettiğince yanında olan kadın, namazlağının başında tesbihatini yaparken dizlerine yatırdığı küçük kızına buruk bir gülümseme sundu.

"Efendim bal kızım." Küçük kız annesinin gözlerinden yaş geldiğine inanmak istemezcesine gözlerine bakarken bir soru döküldü dudaklarından.

"Neden bu kadar üzgünsün?" Zorlukla yutkunduğunu gördüğü annesi camın ardında kalan yıldızlı gökyüzüne bakıp içini çekti, tesbih çekmeyi bırakmış, sadece gökyüzüne dalmıştı gözleri. Aklından ne geçtiğini, saniyeler sonra dilinden de geçirdi, kızarmış gözlerini kapatmadan hemen önce.

"Beni benden aldılar. Bir yangına attılar, yananı görür Allah."

Küçük kız öylece annesini izlerken içinden tekrar etti.

"Yananı görür... Allah."

Asel Hazen Elyel

"Asel, Asel!"

Mezarlığı izlerken zihnimde beliren bir kesit, beni dostlarımdan soyutladığından irkilerek onlara döndüm. Ela gözlerinde bıkkınlık olan Buğra, derin bir nefes verip arkasına yaslandı.

"Burada büyü mü var?" Reyyan gözlerini devirip alaycı bir gülümseme takındı suratına.

"Büyüye mi inanıyorsun?"

"Niye büyüye inananları eleştiren bir ifadeyle konuşuyorsun?" Dik dik birbirlerine baktıklarında derin bir nefes alıp kafamı cama çevirdim. Tanıştıkları günden beri böyle davranıyorlardı.

Buğra Fersoy, bir zamanlar üst komşumuz olan Fersoy ailesini bir tanecik erkek veliahtı(?). İşlerin başında ablasının olduğunu, ablasından sonra da yaşıtım olan kız kardeşinin geçeceğini varsayarsak pek de veliaht sayılmayan sempatik arkadaşım, ayrıca kuzenim. Zamanında bizim apartmanın sorunlu neşe kaynağı olan Buğra ile 5 yaşından beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, olaylı giderdi. Hiçbir zaman anlaşabilen arkadaşlar olmadık: bir kere o çok hareketli bir çocuktu, sağı solu belli olmazdı, tam bir ayaklı belaydı, gerçek bir sorun olduğundan da teyzem sitenin bahçesine koyun salar gibi salardı Buğra'yı. Yorgunluktan bayılana kadar kudurur, bitkin bir halde evine dönene kadar da kudurmayı bırakmazdı.

Tanıştığımız an komikti, balkona çıkmış süt içen küçük beni gördüğünde balkona taş atmaya çalışmıştı. Eskiden, kuzen olduğumuzu bilmediğim zamanlarda, hiç görüşmezdik. Oldukça dışadönük biri olduğu için ismimi bile sormadan direkt aşağı çağırmış, onu reddedince de her gün aşağı indiğinde işkence etmek için uzun uzun zilimize basıp kaçmaya başlamıştı.

KIRLANGIÇLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin