23

14 1 2
                                    

Bölüm 23

Asel Hazen Elyel

Her karanlığın ardında bir ışık vardır. Her ışığın arkasında da bir sebep vardır. Sebepler sonuçları doğurur. Sonuçlar ışığın ne kadar parlak olacağına karar verir. Ya karanlık ya aydınlık... Çocukluğum boyunca dayanılmaz bir karanlığa hapsolmuşken bir anda kuzenlerimle tanıştım. Kuzenlerimle tanışmamın sonucu karanlığım biraz olsun aydınlığa kavuştu. Aksa , getirdiği ışıkla birlikte yaslanabileceğim bir omuz verdi bana. Ama bu korkunç paradoksun içerisinde ışığımı etkileyen en büyük etken annemdi. Büyüdüm, ışığımın sabit kalması için çok uğraştım. Annemi sevdim, ona sormadım. Hayatımın içerisinde ışık olsun diye üç maymunu oynadım. Korkularımın esiriydim. Aydınlatmaya çalıştığım karanlıkta ışığın kısılmasının sebebi annem değildi, kuzenlerim değildi. Bendim.

Etraf bir kez daha kapkaranlık oldu. Önümü bile göremezken sebep olduğum karanlıktan korkmamanın bir yolunu bilmiyordum. İlerleyemedim ama gerilememe de izin vermediler.

Sonra biriyle tanıştım. Bir gün hiç beklemediğim bir anda saçma sapan bir şüpheden dolayı korkuyla mezarlığın içine ilerlerken gözleri soluk, zihni dağınık, özgür bir adamla tanıştım. Yüzünde mutluluğun ve hüznün aynı anda yer aldığı kişiyi, bir şekilde kendimle bağdaştıramadan edemedim. Merak ettim. Merakım, çıktığım yolun sebebiydi. Her şeyden habersiz olan silik birisiydi. Yapılı bir vücudu, olgun bir suratı da olsa silikti. Çünkü kim olduğundan bir haberdi. Yalnızca özgür olmasıyla övünen bu ada imrenmeden edememiştim. Benim özgür olma gibi bir lüksüm yoktu.

Öylesine birisiyle, öylesine bir anda tanışmıştım. Bir beklentim yoktu, yolda karşılaştığım bir yabancıdan ibaretti. Bir kez daha onunla karşılaşmak aklımın ucundan bile geçmemişti. Arkamda bıraktığım adam sağlıklıydı, suratında buruk bir mutluluk vardı ama özgürdü. O gün karşımda gördüğüm adamsa ölüm döşeğinde, solgun, bitkin bir vaziyette sokağa atılmış; ölümü planlanan birisiydi. Bu kader miydi? O gün kiracı amcaya gitmesi gereken kişi ben değildim. Belki de kaderdi. Ben öyle inanmak istedim, kuzenim farklı düşüncelere sahip olsa da. Kiril, Tanrı değildi. Kendisi de bunun farkındaydı ve en başından yaptığı planların hata payını hesaplamayacak kadar aptal birisi değildi.

Kiril'in kontrol edemediği üçüncü karşılaşmamıza Aksa vesile olmuştu. Aksa'nın kaygıları, onu bir kez daha görmemi sağlamıştı. Ona veda ettiğimden kısa bir süre sonrasıydı. Kendimi gitgide daha çok bağdaştırdığım adamın her sabah annesini ziyaret eden çaresiz bir insan olduğunu öğrendiğim gündü. Tam yanında duran bir çaresiz daha vardı o gün: bendim. Soluk, ela gözlerin etkisine kapıldığımı fark eden kuzenim, uyanmam gerektiğini söyledi. Onun hissettiği korkuyla gözlerimi açtım. Son olduğunu iddia ettik. Çünkü Aksa ne kadar çabalarsa, hayat o kadar ters tepiyordu.

Eğer tanımadığınız bir insanla üç kez karşılaşırsanız tesadüf olabilirdi. Ama dördüncü kaderden başka bir şey olamazdı. Tesadüflere inanmayan adamla dördüncü karşılaşmamda kötü görünüyordum. Ama o da çok iyi değildi. İkimiz de korkularımızdan bahsederken zayıftık. Ama onunlayken anlaşıldığımı hissediyordum. Bunu ne Aksa engelleyebilirdi ne de Kiril. Kiril'in özenle seçtiği kelimeler plan olabilirdi. Ama nereye kaçacağımı nereden bilebilirdi?

Sığındığım denizin gösterdiği yoldu o. En kötü halimde yanımda aradığım kişiydi. Karanlıklarımız aynı olsa da onun ışığı bendim, benim ışığım oydu. Bunu hissettiğim an bildiğim tek şey haklı bir telaşa sahip olan kuzenimin hoşuna gitmeyeceğiydi. Aksadan kaçtım. Ama ondan kaçmam annemin dolusuna yalnız yakalanmama sebep oldu. Kiril'in ve Karin'in söylediği sözler, beni gaza getirmiş olabilirdi. Ama ben hâlâ annesinin ölmesinden korkan o küçük kızdım.

KIRLANGIÇLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin