21

6 1 6
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 21:

Asel Hazen Elyel

Anneme her zaman sormak istediğim çok şey olurdu. "Neden Hazen?" diye sormak isterdim mesela. İsmimin hüzün olmasına nasıl karar verdiklerini bilmek isterdim. Asel ismini kimin koyduğunu bilmek isterdim. Babamın nerede olduğunu, öldüyse bile en azından mezarını ziyaret edebilmeyi çok isterdim.

Babamı sevdiğini nasıl anladığını bilmek isterdim.

Ama maalesef geçmişle yaşayan annemin geçmişi anlatması mümkün olmamıştı hiç. Zaten ölmeyi arzulayan bir kadını daha erken öldürmek istememiştim bende. Her zaman bu korkuyla büyümüştüm ben. "Ya yanlış bir şey söylersem de annem nöbet geçirirse?"

Anneme bu yüzden kızmıştım. Beni bir bilinmezlikle büyüttü, korkularıyla besledi, korkularını aşıladı ve bu korkularını kalbimin etrafına işledi.

Babasız bir çocuktum, annem de yarımdı. Belki kimsesiz değildim ama toplumun yapıtaşı olan aile kavramından bir haberdim, bir raddeye kadar. Ben kızsal problemlerimi bile teyzeme anlatmıştım ilk. Anneme yük olmaktan korkmuştum. İlk reglimi ağlayarak Aksa'ya anlatmıştım, apar topar hastaneye gitmemiz gerektiğini söylemiştim. Aksa da 1 hafta dalga geçmişti. Teyzem bu konularda bana yardımcı olmuş, gerginliğimi almıştı. Annem değildi, elbette.

Annem ismimi benden çok benimsedi. Hazen, Zehra Elyel'in göbek adı olmalıydı.

Annemin hareketlerini anlamlandırmak çok zordu. Bazen günlerce odasından çıkmazdı. Bazen de hiç evde olmazdı. Dışarıda ne yapıyor, nereye gidiyor bilmezdim. Çok yemek yemediği için bünyesi zayıftı, uyku düzeni dengesizdi. Nöbetleri sık sık olurdu ama en şiddetlileri genelde onu geçmiş hakkında rahatsız ettiğim zamanlarda oluyordu. Reyyan annemi görmezden gelirdi. Bazen odasından gelen sesler, ikimizi de telaşlandırırdı.

Sonuçta, ne olursa olsun, anne diyebileceğim birisi vardı bu dünyada. Beni istemese de sarılabileceğim, kokusunu derince içime çekebileceğim, kafamı dizlerine yaslayabileceğim bir annem vardı. O yüzden annem de ortadan kaybolacak diye ödüm kopardı. Kimsesiz kalırsam çok kötü şeyler olacağını düşünüyordum. Ama şu anda kimsesizden bir farkım yoktu. Çünkü annem bedenen buradaydı ama ruhen... Neredeydi?

Kalbimdeki ağrıyı bastırmaya çalıştım. Bazen, bazı günler annemin benden nefret ettiğini düşünürdüm. Beni sevdiğini hiç söylememişti bana. Hiç doğum günümü kutlamamıştı hatta hiçbir doğum günümde yanımda olmamıştı. Ben en güzel doğum günlerimi, annemsiz, Aksa ve ailesiyle kutlamıştım. Gece yarısından dakikalar önce mumları üflerdim, belki annem gelir diye. Bir raddeden sonra hevesim de kalmadı doğum günlerine.

"Kız sen okula gelir miydin ya?" omzuma sertçe vuran arkadaşıma gülümsedim. Aksa'yı bilemem ama ben devamsızlıktan kalmak istemiyordum.

"Geldim işte, sen neredesin asıl? Bayadır görüşmüyoruz." Diye sorduğumda başka bir arkadaşım yanıtladı sorumu.

KIRLANGIÇLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin