"Başka bir zamanda"
Berra Aksa Fersoy
Her yapılanın belirli bir nedeni ve belirli bir sonucu oluyordu. Mesela velev ki aldatıldım, bana söylenen şey 'sarhoştum, sen sandım' gibi bir sebepse ben de bunun sonucu olarak onu uçurumdan sallandırabilirdim, hakkım vardı. Ama benim de bunu yapmamın bir nedeni vardı, 'bakalım uçurumdan sallandırılınca da taşları ben sanacak mı?'
Güldüm, temel olarak saçma değildi. Benim de bir sebebim vardı ve benim de yaptığımın bir sonucu olacaktı. Belki benden korkacak, kaçacaktı. Zaten yüzsüz gibi yapışırsa onda bir problem var demekti. Her neyse. Olur da aldatılırsam geçen sabah gittiğim tepeden eski sevgilimi sallandırabilirdim. Aşağı atmadığıma şükretmesini sağlardım. Fena fikir değildi, değil mi?
Bir keresinde aldatılır gibi olmuştum. Gerçi bir ilişki denebilir miydi bilmiyordum. Biri bana yazmış, ertesi gün kız arkadaşıma da yazmıştı. İkimiz de engeli basıp kurtulmuştuk, potansiyel bir beladan. Alternatif çözüm önerilerim her zaman işe yarardı. Kimseye âşık olma ihtiyacı hissetmediğimden, kimseye de eyvallahım olmuyordu. Olur da teyzem gibi gerçekten âşık olursam... Ne olurdu düşünemiyordum bile. Duygusuz bir kıza duygu yüklemek gibi bir şey olurdu, belki bozulurdum.
21. yüzyılın naçizane bir problemiydi erkekler ve kadınların çarpık ilişkisi.
Aslında oldukça basitti, birini seviyorsan seviyorsundur. O zaman neden başkasından medet umuyorsun? Belki çarpık ilişki değil de insan kandırmanın verdiği özgüven mi denirdi? Belki de gerçekten gece boyu sohbet edebileceği ve yüzünden gülümsemenin eksik olmayacağı birini arıyordu insan. Bu süreci hızlandırmak için de birden fazla insana şans veriyordu? Benim kafam böyle şeylere pek basmıyordu. Ama bazı insanların bu durumdan özgüven tazelediğini düşünüyordum. Hoşlarına gidiyordu, birden fazla sevgi. Belki de bir boşluğu doldurmaya çalışıyorlardı. Belki de insanlar birbirleriyle sosyal mecralardan iletişim kurmaya çalışıyordu, çünkü içlerindeki o boşluk katlanılmaz hale geliyordu. Canlarını sıkıyor, aynaya baktıklarında kendilerini sorgulatıyordu.
Herkese karşı empati kurabilirdim belki ama aldatana karşı empati kuramıyordum.
"Berra, alo? Sınav bitti."
"Aldatıldın mı hiç?" boş bakışlarım bana bakan sınıf arkadaşıma değdi "Ne? Kızım! Enişten hakkında doğru konuş." Kaşlarımı çattım, ne diyordu bu?
"Eskiden diyorum Melisa ya, eski!" küçük çaplı aydınlanma yaşayan arkadaşa baktık. Dersten çıkınca yanıyordu.
"Niye sordun ki şimdi bunu. Aldatılmadım sanırım. Gerçi... Ayrıldıktan dakikalar sonra kızlarla fotoğraf atılması aldatmak sayılıyor mu ki?" omuz silktim. Sayılır mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRLANGIÇLAR ARDINDA
Teen FictionAsel, sorunlarından sorgulamadan, kaçarak kurtulabileceğini zanneden, sessizliğe alışmış kırılmaktan korkan narin bir kızdır. Bir gün, her zamanki gittiği kafenin karşısındaki mezarlıkta bir adamla tanışır. Mezarlıkta tanıştığı çaresiz adama karşı k...