18

3 2 1
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 18

Berra Aksa Fersoy

Yapacak bir sürü işim vardı.

Kitap bile okuyamıyordum. Dersler çok sıkıcıydı ve Asel'in pozitifliği beni çok rahatsız etmeye başlamıştı. Gün boyu telefonla uğraşıyordu ve bu büyük bir sorundu. Gören onun meşguliyetini kariyere yorabilirdi ama internetten ünlü olmak gibi bir gayesi de yoktu. Ne olduğunu anlayamıyordum. Neredeyse 1 aydır fazla bir asosyaldi. Reyyan gibi davranıyordu. Bu ürkütücüydü. Yanlış şeyler seziyordum. Burnuma çok anlaşılması zor kokular doluyordu.

Teyzemin hastanede durmayacağını bilen annem teyzemi doktorla ikna etmiş, iyileşene kadar bizde kalacağının sözünü almıştı. Bu yüzden ben Asel ile kalıyordum. Asel ise telefonuyla kalıyordu. Benim varlığımın hiçbir önemi yoktu. Okula geliş gidişini motoruyla sağladığı için beni rahatlıkla yalnız bırakıyordu. Hiç vicdan da kalmamıştı. Neyse ki Reyyan vardı da ağabeyim onu almaya gelirken arada kaynıyordum.

Üçüncü eleman olmayı ben seçmemiştim.

İğrenç bir sabaha uyanmam yetmiyormuş gibi mental sağlığımın dengesizliğini düzeltmeye çalışırken derslerle ve Berk'in flört etme çabalarıyla baş edemiyordum. Kampüse geldiğim her saniye dibimde bitiyor, Sena ile özel konuları konuşacağım bir alan bırakmıyordu. Ona Asel'in durumunu danışacaktım. Şüphelerim vardı ve Reyyan ile konuşmak beni çözüme ulaştırmazdı. Çünkü Reyyan şu sıralar kendine ilginç bir ilgi alanı bulmuştu: Numeroloji ve manifesting. Aşırı ilgisini paylaşma gayesi yüzünden beni dinlemekten çok ilgi alanını bana anlatmakla ilgileniyordu. Hiçbir ilgim olmasa da artık bu konularla alakalı her şeye hakimdim. Garip bir şekilde manifest etmek insanları rahatlıyor ve hayallerinin gerçek olacağına inandırıyordu. Reyyan'ın bana anlattığı yaşanmış hikayelerden yola çıkarak söyleyebileceğim tek şey, bunun saf bir inanç ile alakalı olmasıydı. İnsan dilediği her şeyi, Tanrıdan isterse, gerçekten inanır ve onun için bir şeyler yaparsa Tanrı zaten vermiyor muydu? Manifesting ,yani tezahür etmek, dileklerini sesli dile getirmek ve onları gerçekten istemekle alakalı değil miydi?

Anlamıyordum. Reyyan internette, daha doğrusu sosyal medyada gördüğü çoğu videodan sonra 'Aldım, kabul ettim' gibi bir şey söyleyip bana gösteriyor ve benim de kabul etmem gerektiğini söylüyordu. Ben sanırım geri kafalı bir insana dönüşmeye başlamıştım. Mandıra filozofu gibi kendimi her şeyden izole edebilecek bir konuma geldiğime inanıyordum. Üstelik manifestlediğim hiçbir şey çıkmıyordu. Ruh sağlığımın stabil olması için bir şeyi kabul etmiştim. Ama hala aynı bendim, kafamın içerisinde hiçbir şey değişmiyordu. Acaba inanmadığım için miydi? Yoksa tedavi mi görmem gerekiyordu bilmiyordum.

İnanmak ruhu beslerdi ve umut da fakirin ekmeği olduğu için manifestlemenin hayatımıza girişini sorgulamamaya karar vermiştim ama melek sayılarına, numerolojiye hiç kafam basmıyordu. Eğer bir şeyi kendinize söyleyebilecek kadar çok istiyorsanız, bu zaten istemek konusunda bir şeyleri aşmış olduğunuzu, cesur olduğunuzu ve artık kendinize bir yol belirlediğinizi; ona göre hareket edeceğinizi göstermez miydi? Bunu almanın ve kabul etmenin anlamını kafamda yerleştiremiyordum. Bana gerçekçi gelmediğinden mistisizm içeren şeyleri hiç anlayamıyordum. Ama bu inanan ve ilgi duyan insanlara saygı duymuyorum demek olmuyordu. Eğer alıp kabul etme işini başarabilirsem, işime yarardı.

KIRLANGIÇLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin