15

3 1 0
                                    






Bölüm 15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 15


"Yarayı dinledim"

Asel Hazen Elyel

Hayatta istemediğimiz her şeyin karşımıza çıkması diye bir şey vardır. Sevdiğimiz değil de istemediklerimiz, kaçmaya çalıştıklarımız hep karşımıza çıkar. Bir raddeden sonra hayatımızda göze batan bir objeye dönüşür. O hep orada kalır, ne kadar koşarsak o hep orada olur. Bu durum için atalarımızın bir sözü vardı: İstenmeyen ot, burnunun dibinde bitermiş.

O zaman, bir şeyleri ne kadar istiyorsak o kadar istemiyormuş gibi mi davranmamız gerekiyordu?

Belki de bu metaforda insana göre değişiyordu. Ama emin olduğum bir şey vardı, Aksa bu sözün yaşayan bir örneğiydi. Ne zaman bir şeylerden kaçmaya çalışsa, o şeyler ısrarla karşısına çıkar, ısrarla onu rahatsız etmeye devam ederdi. Oysa o bile aslında ne hissettiğini bilmiyordu. Bilinçaltı, bir şeylerden emin miydi emin değildim. Yine de karıştığım kalabalığın arasında beni rahatsız eden insan, insanlarla konuşuyor, gülüyor ve selamlaşıyordu. Her normal birey gibi, hiç normal olmayan birisi.

Bu konuda saklanmaktan başka yapacak bir şeyim yoktu. Dakikalardır kaçarak yaptığım gözlemlerden çıkardığım çıkarıma göre Kiril, Cihan'la yüz göz olmamaya çalışıyordu. Onun olduğu ortama hiç girmemişti. Reyyan herkese tanıtırken Cihan'ın olduğu yere gelirken bir bahane üretmiş, ortadan kaybolmuştu.

Bu sebeple Buğra'nın etrafında dolanmaya karar vermiştim. Cihan'a yakın olursam onu rahatsız edebilir ve rahatsız olacağım durumların içerisinde kendimi bulabilirdim. Bu yüzden Buğra iyi bir seçimdi. Yine de bu, Cihan'ın gözüne çarpmadığım anlamına gelmiyordu. Belki de ben de Aksa gibi alt kata kaçmalıydım.

Cihandan kaçmamın çok fazla sebebi vardı: ilki hayatımda ilk kez sevildiğim birini, onun sevdiği gibi sevemiyor oluşumdu, bu durum kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım değişmiyordu. Bu durum yüzünden kendimi hiç olmadığı kadar suçlu hissediyordum. İkincisi ise kendim tarafından uğradığım baskıydı. Ondan ne istesem bilinçaltım hislerini kullandığımı söylüyordu ve çıkarcı birisi olduğumu söylüyordu. Bu durumun bende tesiri çok zedeleyici oluyordu elbette. Hayatta en sahip olmak istemediğim kişilik özelliğiydi çıkarcılık. Bilinçaltımın esiri olmak istemiyordum.

Zaten yaptıklarımın akıl alır bir yanı da olmadığını biliyordum. Birisini sevmenin nasıl bir his olduğunu annemden öğrenmeye çalıştığımdan, bu konuları anlama kısmında yeterince başarılı değildim. Bu yüzden, kendimi Cihan'ın yerine koyduğumda hissettiğim hayal kırıklığını ve ümitsizliği nasıl atlatabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Belki de kendimi hissiyatların kişiliklere, hatta cinsiyete göre değişebileceğine inandırmalıydım.

KIRLANGIÇLAR ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin