Han eve geldiğinde Minho her zamanki gibi bilgisayarının başındaydı. Yavaşça odasının kapısını tıklattı ve kafasını içeri doğru uzattı,
-Selam, ben döndüm.
Han'ın sesini duyunca Minho hemen oyununu durdurup Han'a doğru döndü, gülümseyerek
-Hoşgeldin, dedi.
Minho son zamanlarda çok değişmişti Han bunun farkındaydı. İyi bir değişimdi ama bu. Eskisi gibi soğuk ve kaba biri değildi, yani en azından Han'a karşı böyleydi. Diğer insanlara karşı duvarlarını hala koruyordu. Bu durumu değiştiren şeyin ne olduğunu gayet iyi biliyordu Han. Öpüştüklerinden beri böyleydi durum.
- Orada öyle dikilecek misin?
Minho'nun sesi ile irkilip düşüncelerinin kollarından ayrıldı Han. Chan ve Changbin'e verdiği söz aklına geldi. Minho'yu ikna etmeliydi.
- aslında seninle bir şey konuşmak istiyorum, dedi kısık bir sesle.
Minho'nun kabul etmeyeceğinden adı gibi emindi, tek isteği çok kızmamasıydı.
- Ne konuşacaksın, dedi Minho kuşkulu bir şekilde.
Ah bir bilsen sana anlatmak istediğim neler var, diye düşünmeye başladı Han. Anlatmak istediklerinin en başında da uzaylı olduğunu söylemek vardı. Ona değer veriyordu hatta seviyordu Minho'yu ve bunu saklamak canını çok yakıyordu.
Yavaşça geçip Minho'nun yatağının ucuna oturdu, Minho da masasının önündeki sandalyede oturuyordu.
-Dinliyorum, dedi Minho sandalyesini tamamen Han'a doğru çevirirken.
- İnan nereden başlayacağımı bilmiyorum.
-...
- Ben konuşurken araya girme tamam mı? Zaten düşüncelerim çok dağınık
- tamam, dedi Minho gülümseyerek. Zaten ne zaman Han'a baksa gülümsüyordu.
- Şimdi biliyorsun zaten biz bir Kpop grubu oluşturduk. Yani bir adımız yok henüz tabii ama olsun.
Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi.
- Neyse işte. Bulduk biz gruba üyeler. Seungmin'e de zaten vokal olur musun diye sormuştuk. Ortada bir grup yok falan diyince biz de işte başka üyeler bulduk. Ay bunları niye anlatıyorum, biliyorsun zaten hepsini. Neyse biz bulduk üyeleri, gittik Seungmin'in yanına. Dinliyorsun değil mi?
- dinliyorum, dedi Minho kıkırdarken.
Han'ın bu şapşal hallerini çok seviyordu, şuan bir kez daha anlamıştı.
- Heh iyi. Biz gittik Seungmin'in yanına, o da bize dedi ki sizin dansçı eksiğiniz var. Şimdi sen diyorsun ki bu gerizekalı bunu bana neden anlatıyor. Çünkü dansçı olarak canım liderimiz Chan seni düşünüyor. Ama işte kendisi-
- Olmaz Han.
Minho'nun net cevabı karşısında Han şok olmuştu. Açık kalan ağzını kapattı ve yüzüne bir somurtma yerleştirdi.
- neden hemen red ettin, dedi mızmızlanarak.
- istemiyorum çünkü.
- ama çok iyi dans ediyorsun Minho. Ünlü ve başarılı bir dansçı olmayı hak ediyorsun.
-Ben o işleri bırakalı çok oluyor Han. İstemiyorum artık.
Han ayağa kalktı sinirle,
-Korkaksın çünkü, dedi. Neredeyse bağırmıştı, sesi o kadar yüksek çıkmıştı.
- ne??
- Hayatımda gördüğüm en korkak insansın (ki çok fazla kişiyle tanışmadım ama neyse). Hayatını bu şekilde devam ettiremeyeceğini bilmiyor musun?
- neyi devam ettiremeyecekmişim?! Ben böyle iyiyim Han. İstemiyorum dediysem istemiyorum işte.
- Her şey korkaklığın yüzünden böyle işte! O kadar korkaksın ki benimle sevgili bile olmuyorsun.
Han ne söylediğini fark edince, elleriyle ağzını kapattı hızlı bir şekilde.
- Senin sevgilin olmamı mı istiyorsun?
İkisi de şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlardı.
- eğer beni sevmiyorsan ve sevgilim olmak istemiyorsan neden öptün Minho?
Han'ın sesindeki kızgınlığın yerini hüzün almıştı. Kalbinin kırgın olduğunu o an fark etti.
-Ben... dedi Minho ağzının içinde.
-Ne sen??
-...
- O kadar korkaksın ki ne bana karşı olan duygularını söyleyebiliyorsun ne de beni ikinci kez öpmeye cesaret edebildin. Öylece bıraktın bu aramızdaki garip şeyi.
Han odadan çıkmak için kapıya doğru yöneldiği an bileğinde bir el hissetti.
Dönüp Minho'ya bakmasıyla onun dudaklarını kendisininkinin üstünde hissetmesi bir oldu.
Minho geri çekilip "seni seviyorum" diye fısıldadı.
Dudakları tekrar birleşmişti ama Minho bu defa daha sert öpüyordu Han'ı. Han kollarını Minho'nun boynuna doladı, Minho elini Han'ın beline. Hareketlerini kontrol edemiyorlardı, her şey olması gerektiği gibi oluyordu öylece.
Nefes nefese kaldıklarında geri çekildi Han "ben de seni seviyorum" diye fısıldadı gülümseyerek.
Minho Han'ı belinden tutarak daha da kendine çekti ve dudaklarını tekrar birleştirdi.
Yavaş yavaş emiyordu dudaklarını, yavaş yavaş öpüşüyorlardı.
Masum ve sevgi dolu bir öpüşmeydi bu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ay ikinci Kiss geldi ayayyaya.
Valla aralarındaki enerji çok hoş o yüzden dayanamıyorum bir şekilde öpüşüyorlar yani...
Bu arada ne oldu Han ikna edebildi mi ben anlamadım? Konu saptı biraz oradan