Minho odadan çıkınca Han yatağın üstüne çöküp ağlamaya başladı. Bütün vücudu titriyordu, içi titriyordu, kalbi ve ruhu...
Minho ona iğrenir gibi bakmıştı sanki, en azından Han öyle hissetmişti.
Artık onun bildiği gibi değildi, o bir uzaylıydı ve Minho'nun bununla yüzleşmesi gerekecekti.
Saatler boyunca odasında oturup ağlarken düşünüp durdu Han, kendini her şeye hazırladı.
Minho'nun ondan nefret etmesine, onu evden kovmasına, yüzüne dahi bakmamasına... her şeye hazırladı kendini.
Minho onu sevmeyecekti adı gibi emindi bundan çünkü artık eskisi gibi değildi işte. Minho'nun bakmalara doyamadığı gözleri yoktu artık, okşayıp durduğu saçları yoktu, öpmeden duramadığı dudakları yoktu...
En önemlisi yalan söylemişti Minho'ya. Aylarca yalan söyleyip durmuştu. Ona bir daha güvenmeyeceğini düşünüyordu, nasıl güvenebilirdi ki?
O ağlayıp dururken odanın kapısı açıldı, Han hafifçe kafasını kaldırıp baktı kapının önünde duran yüze.
Minho öylece ona bakıyordu. Yüzünde en ufak bir ifade yoktu, ne kızgınlık ne şaşkınlık ne de hayal kırıklığı...
- Bana anlatman gereken şeyler var sanırım.
-...
-Han. Yüzüme bak lütfen.
Hafifçe kaldırdı kafasını tekrar, göz göze geldiler.
- Ağlama artık.
-...
Odaya girip yatağın ucuna oturdu Minho, uzandı ve Han'ın yüzünü kavradı elleriyle, baş parmaklarını yüzünde gezdirip sildi gözyaşlarını.
- Sakinleş biraz, olur mu?
-Hıhım.
Han derin derin nefes almaya başladı sakinleşmek için.
-İlaçlarım, ilaçlarımı getirir misin bana?
-ilaç mı?
-hıhım, tekrar eski bedenime dönmek için içmem lazım.
-Bence şuan konumuz bu değil Han. Durumu açıklaman gerekiyor bana çünkü anlamıyorum.
-...
-Henüz hazır değil misin bunun için?
Hayır anlamında kafasını salladı Han.
- Galiba oldukça uzun bir hikaye, değil mi?
-...
- Han, susması gereken benim farkında mısın? O kadar üzgünsün ki kendi şaşkınlığımı bile yaşayamadım.
-...
-Neden üzgün olduğunu da anlamıyorum.
Han yatakta doğrulmaya çalıştı kalkmak için.
-Nereye, Minho kolundan tutup onu durdurmaya çalıştı.
-İlaçlarım...
- Han! Neden bu kadar taktın ilaçlarına? Durumu açıkla, bu ne böyle?
- İlaçlarımı almam lazım Minho, geri o bedene dönmem lazım. Beni böyle görmeni istemiyorum.
Han yine ağlamaya başlamıştı. Minho sonunda durumun ne olduğunu anladı ve onu kendine doğru çekip kucağına oturmasını sağladı. Bu hareket Han'ı şaşırtmıştı.
-neden seni böyle görmemeliymişim?
-...
-Çirkin göründüğünü mü düşünüyorsun?