Prolog

368 25 242
                                    

Rica etsem herkes başlama tarihini yazabilir mi?Teşekkürler♡

11 yıl önce

Jisung:

Annemler bana el sallamışlardı. Ama el salladığında o kişiyi bir süre sonra tekrar görürsün. Ben ailemi bir daha hiç göremedim. Ziyaretime hiç gelmediler. Bana kalırsa onlar beni o gün hayatlarından silmişlerdi.

Onların gidişini izlerken biri omzuma dokundu. "Odana gitmek ister misin? Yoksa burada dikilmek hoşuna mı gitti?" diyip gülmüştü. Evet halime gülmüştü. Bana güven aşılamak için yaptığı bu haraket bana acıdığı düşüncesinin filizlenmesine sebep olmuştu.

Başımı onaylayacak şekilde sallamamın üstüne odama doğru gitmeye başladık. Koridordaki herkes bana bakıyordu sanki. Benim hakkımda konuşuyor olmalılardı. Bir an önce odaya gidip bir daha hiç çıkmamayı istiyordum.

Yanımda yürüyen adam konuştu, "Oda da iyi anlaşabileceğinizi düşündüğüm bir arkadaşın daha olacak. Senden bir yaş büyük sanırım." dedi. Bir oda arkadaşı mı? Hayır, istemiyordum. Biri ile beraber aynı ortamda durmayı istemiyordum. Zaten neden buradaydım ki? Çok korkuyordum. Birilerinin bana zarar verme ihtimali var. Ya odamdaki çocuk bana zarar verirse? Hayır. İstemiyorum.

Ama hayat sizin isteklerinize göre işlemezdi...

Odanın önüne geldiğimizde adam bana baktı. "Heyecanlı olmalısın." dedi. Cevap vermedim. Konuşmak istemiyordum. Derin bir iç çekti ve kapıyı açtı. İçerisi karanlıktı.

"Minho?" diye seslendi adam. İçeride oluşan haraketlilik ürkmeme sebep olmuştu. Adam ışığı yaktı. İçeride kahverengi saçlı bir çocuk yatağın üstünde oturur haldeydi. Odanın karşı kısmında da farklı bir yatak vardı. Muhtemelen benim için ayrılmıştı. "Bak, bu yeni oda arkadaşın Jisung. Ben gidiyorum. Eğer bir şey olursa kırmızu düğmeye basman yeterli. En kısa sürede buraya gelmiş olurum." diyip çıktı. Çocuk bana bakıyordu. Hiçbir şey söylemedim. Sadece yatağa yatıp üstüme yorganı çektim. O da kalkıp ışığı kapadıktan sonra muhtemelen yatağına geçti.

İlerleyen saatlere doğru kıkırtı sesleriyle uyandım. Minho biriyle konuşuyordu. Ona doğru döndüm. Kimse yoktu. Bu halleri beni korkutmuştu. Konuşmaya devam ediyordu. Ama kimse yok yoktu ki? Kiminle konuşuyordu? Terlemeye başlamıştım. Nefes almakta zorluk çekiyordum. Daha ilk günden paranormal olayları kaldırabileceğimi sanmıyordum. Zorlukla da olsa, "Kiminle konuşuyorsun?" dedim. Ardından gelen bir kaç öksürük benim için hiç iyi değildi. Bana döndü. "Ah, Sunoo. Arkadaşım." dedi. "Ama orda kimse y-yok ki." dedim. Sanki kalbim dışarı çıkmak istercesine hızlı atıyordu.

Minho bir anda bağırmaya başladı, "Hayır, görmüyorsan karışma işte. Seninde aynı
olduğunu biliyordum!" diye bağırması durumumu kötüleştirmişti. Bana saldıracakmıydı? Öksürüklerim git gide artıyordu. Ayağa kalkıp su içmek istiyordum ama her an bana zarar verebileceğini düşündüğüm için bunu yapamıyordum. Donmuştum. Minho hiç bana bakmıyordu. Umrunda değildim ve o konuşmaya devam ediyordu. En sonunda görüş alanım bulanıklaştığında kurmızı tuşa basmak aklıma geldi. Öksürüklerim durmuyordu ve vücudum titremeye başlamıştı. Odaya gelen doktorun elinde bir poşet vardı. Endişelenmiş görünüyordu. Peki poşedin içinde ne vardı? Onu çağırmakla iyi mi etmiştim yoksa güvenemeyeceğim kişiler arasında mıydı?

Sehpanın üstünde duran sürahiden bir bardak su doldurdu ve bir hap vererek içmemi sağladı. İçtikten bir kaç dakika sonra rahatlamış hissediyordum. "Şimdi uyu istersen. Yarın olanları konuşacağız." demişti. Başımı salladım yine. Zaten yapabildiğim en işlevsel şey buydu.

Patient |minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin