10. Bölüm

179 21 128
                                    

Minho:

Bu yaptığı şeyler gerçekten iğrençti. Sonuna kadar dövülmeyi hak ediyordu.

Peki son tweet neyin nesiydi?

Bir sürü sahte kimlik..

Bir sürü imalı söz..

Neler dönüyordu?

Bir anda koşmaya başlayan Jisung ile neye uğradığımı şaşırdım. Nereye gittiğini biliyor muydu?

Kesinlikle hayır.

Kesinlikle peşinden gitmeliydim..

Jisung:

Okuduklarım ile bir anda gerçekliğe döndüm. Beynimden bir sürü görüntü geçti. Hepsi bulanıktı.

Ve orda, merdivenlerin köşesinde bir çocuk vardı. Bana bakıyordu. İlk defa göz göze geldiğimizde fazla  umursamamıştım ama biriyle 26 kere tesadüfen göz göze gelmek mümkün değildir değil mi?

Onu biraz daha inceledim. O ise sürekli gözlerime bakıyordu.

Ve o an bir şey fark ettim.

Kırmızı bir bileklik.

O bileklikten 2 tane daha vardı bende.

Ve bileklik hakkında bildiğim bir şey varsa o da iyi bir şeyi ifade etmediğiydi.

İşte o an ona zıt bir yönde koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. O kişinin kim olduğunu bilmiyordum.

Aklımdan sadece kaçmak geçmişti.

Onunla konuşmamalıydım. Niye bilmiyordum. Ama beynim bana bunu söylüyordu.

Arkamdan gelen adım sesleri gittikçe yakınlaşıyordu. Daha ne kadar koşabilirdim bilmiyordum. Düşüncelerim çoktan zehirli bir sarmaşığa dönüşmüştü ve boğazıma dolanarak nefes almamı zorlaştırıyordu.

Kimdi bu çocuk?

Benden ne istiyordu?

Beni öldürecek miydi?

Ve adım sesleri daha çok yakınlaştı. Sonra iki kol durmamı sağladı. Belimden sarılmış iki kol.

Minho?

Yüzümü ona döndüğümde Minho'yu gördüğüm için rahatlamıştım.

"Jisung, neden koştun?" diye sordu.

Cevap vermek istedim ama yapamadım. Sözcükler boğazıma dizildi ve ben konuşamadım.

Siktir, hala nöbet geçiriyordum ve ilaçlarıma ihitcım vardı.

"Sevgili beynim, hiçbir sorun yok. Minho'yu ilaç olarak kullansak olur mu?" diye geçirdim içimden.

Kararan gözlerime bakacak olursak kabul etmemişti.

Zaten asıl hastalığımın Minho olduğunu bilmiyordum. Ama er yada geç, bunu da anlayacaktım...

Minho:

Evet. Yine bayılmıştı. Ve ben yine hiçbir halt yapamamıştım.

O ilaçlara bağımlıydı Jisung. Kim bilir ne zaman uyanacaktı?

Ya da uyandığı zaman nerede olacaktık..

4. Tenefüs (öğle arasından önceki tenefüs.)

Jeonghan'ı (psikiyatrist) okulda görmeyi beklemiyordum şahsen. Müdürün odasından çıkmıştı.

Jisung'u mu arıyordu?

Hayır. Daha farklı bir amacı vardı sanki.

Jisung'un nerede olduğunu biliyordu sanki..

Yapmak istediklerimizi yapmamızı sağlıyordu. Ama asıl ipler onun elindeydi. Bir diğer deyişle kendini fil ve piyon ile şah olmuş gibi gösteriyordu ama hala bir vezir ve kaleye sahipti.

Jisung'u ve beni bir kaç gündür takip ediyor olmalıydı.

Odadan çıkarken, "Hayır Müdür Bey. Anlaşmamıza devam ediyoruz. Siz bana okuldaki davranışlarını nerde, ne zaman ne yaşadıklarını söylüyorsunuz, yemek işini hallediyorsunuz, bende paranızı düzenli yolluyorum." demişti.

Moruk müdür, "Okul dışında bir adamınız var mı?" diye sormuştu. Jeonghan histerik bir kahkaha attı.

"Bizzat ben ilgileniyorum okulun dışındaki haraketleriyle. Siz orasını düşünmeyin." demişti.

Nasıl anlayamamıştım?

Jisung'un yemeklerine ilaç katıyorlardı bu yüzden kalabalık bir ortamda bulunmasına rağmen uzun süredir kriz geçirmemişti.

Ama bugün hiçbir şey yemediği için nöbet geçirmiş ve şuanda kucağımda baygın haldeydi.

Dürüst olmak gerekirse kucağımda yatıyor olmasından rahatsız değildim.

Ama keşke bilinci yerinde olsaydı..

Neydi bu Jisung'a karşı olan yoğun duygum?

Neden her an yanında olmak istiyordum?

6 sene yanında olamadığım, her şeyi tek başına yaşamak zorunda bıraktırdığım için miydi bu hislerim?

Muhtemelen...

Öte yandan konumuza dönecek olursak,

Artık o evde kalamazdık. Ve nasıl izimizi kaybettirebileceğimi bilmiyordum.

İlk defa köşeye mi sıkışmıştım?

"Lütfen Jisung." dedim yalvarırcasına.

"Lütfen uyan. Gözlerini bir daha açmama ihtimalin o kadar korkutuyorki beni.. Seni bir daha kaybedemem. Bunu göze alamam." dedim bir yandan saçlarını okşayarak.

Bir damla gözümden düştü.

"Bu kadar yaklaşmışken olmaz." dedim Jisung'a yalvarırcasına.

𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷𖧷

Bişey diyeceğim. Ben çok güzel angst yazabiliyorum.

Ve bir şey daha,

Şuana kadar hiçbir kitabımın sonu iyi bitmedi. Ehehe.

Sizce bunun sonu fln angst mı olsun yoksa bilinmezlik mi?

Bilinmezlik daha güzel olur belki ama kötü sonda da çok güzel şeyler yaparım.

NEYSE SEÇİN BİRİNİ.

Bir kaç bölüm duygusal ve kaos karışımlı gidecek.

Sonra kaos+ komedi olabilir belki.

Kaos olmazsa olmuyor ama.

:)

Patient |minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin