8. Bölüm

179 24 41
                                    

Jisung:

Ne hissettiğimi anlayamıyordum. Hem çok fazla şey hissediyordum hemde hiçbir şey hissetmiyordum sanki.

Hem benden başkasına gülmesini istemiyor hemde o gülüşü saatlerce izlemek istiyordum.

Beni hala fark etmemişti. Saçlarım ıslaktı. Üstümü ise bamyoda giyinmiştim zaten. Okul üniformalarımı giymeyi tercih etmiştim.

Sonunda başını telefonundan ayırdığında bana bakabildi beyfendi.

"Jisung? Neden orada duruyorsun?" diye sordu.

"Elinin körüne burda duruyorum. Hem sen telefonuna baksana. Komik bir şey var gibi." dedim trip atarcasına.

"Tamam bakmıyorum telefona. Hem senin saçların neden ıslak? Hasta mı olmak istiyorsun? Eğer hasta olursan sana yapmak için ıhlamurum yok." dedi. Omuz silkerek çantamı omzuma taktım ve kapıya yürümeye başladım.

"Jisung nereye gidiyorsun?" diye sordu arkamdan.

Cevap vermedim. Eğer beni önemseseydi arkamdan gelirdi.

"Ya Jisung.." diyerek arkamdan sarıldı.

Ah beyaz atlı prensim. Zihinde okuyor bu.

"Tamam özür dilerim. Bir dahakine telefona bu kadar çok dalmayacağım. Gerçi bu niye bir sorun oldu anlamıyorum ama neyse işte. Trip modunu kapatır mısın şimdi?" diye sordu en masum şekilde.

"Hayır." diyerek bende en masum şekilde cevap verdim.

"Ne demek hayır?" dedi Minho benden ayrılırken.

"Banane biraz daha çabala. İki özüre kanar mıyım sence?" diye sordum.

"Bilmem ben olsam kanardım." dedi.

"Çünkü o sensin Minho. Ben değil. Aman neyse. Ben sana trip atıyorum. Gönlümü almadan sohbet edemeyiz. Hem daha neden trip attığımın sebebinide bulamadın" dedim kapıyı açarken.

Elimi tuttu, "iyi tamam konuşmayalım o zaman. Zaten sessizlikte anlatılmaz mı en güzel cümleler?" diye sordu.

Bu şekilde edebiyat yapması hoşuma gitmişti. Hafifçe güldüm bu söylediklerine ve yeni komadan çıkmış olmama rağmen okula gitmek üzere kapıdan ilk adımımızı attık...

𖠇𖠇𖠇

Sınıfa girdiğimde Minho'dan ayrılacağım için üzgündüm.

Yinede sırama oturdum. Yanıma baktığımda tanıdık bir yüz yanıma oturdu.

Minho'ya sarılan çocuktu bu?

Neden yanıma oturuyordu ki? Ben gayet iyiydim tek başımaykende.

"Selam." dedi

"Selam" dedim. Umarım daha fazla konuşmazdı.

"Lan seni filme falan yollamayalım. Biraz ittifak kur. Ne bu Minho sevdası arkadaş." diyen iç sesime göz devirmemiştim çok şükür.

"Adın ne?" diye sordu.

"Jisung" dedim. Olabildiğince kısa kesmeye çalışıyordum.

"Çok güzelmiş ismin. Felix bende." diyerek elini uzattı. Neden elini uzatmıştı? Ne yapmalıydım ki?

"Bişey yapma. Put gibi dur öyle." diyen iç sesimi dinledim. Biraz sonrada zaten çocuk elini çekmişti.

"Ya senin kafana edeyim Jisung. Hayırlı bir şey söylesem yapmazsın."

Aşk olsun ya. Gayet hayırlıydı bence bu az önce yaptığım.

Yani en azından ders boyu konuşmamamızı sağlamıştı.

𖧷𖧷𖧷

Minho:

Ders bitiminde hemen Jisung'un ve Felix'in olduğu sınıfa gitmiştim. Eğer Felix sözümü dinlediyse Jisung'un yanına oturmuş ve onunla konuşmuş olmalıydı.

Sınıfa giriş yaptığımda Jisung sınıfta değildi. Felix ise sırada oturuyordu. Yanına gidip Jisung'un nerede olduğunu sordum.

"Bilmiyorum. Zil çalar çalmaz çıktı." dedi.

"Hiç konuştunuz mu?"

"Hayır. Pek konuşma taraftarı değil. Sadece tanışma yaptık. Elimi uzattığımda havada kaldı resmen ya." diye yakındı.

"Biraz asosyal birisi." dedim

"Asosyalden çok daha garip bence. Boş boş bir şeylere göz deviriyor ara sıra kıkırdıyor. Açık konuşmak gerekirse beni ürkütüyor." dedi.

Söylediklerine, "Artık nesi oldupunu anlatacak mısın? Normal değil çünkü o çocuk." diye devam etti.

"Şuan olmaz. Benim için gerçekten çok özel ve ben yokken yanında olmanı istiyorum sadece." dedim.

"Anlamıyorum onda ne bulduğunu. Hem neden  o kadar kişi varken o?" diye sordu. Bunları kötü niyetle söylemediğini biliyordum ama yinede söylediği şeyler sinirlenmeme sebep olmuştu.

"Felix fazla zorlama benc-" diyordum ki arkamdan belime dolanan iki kol duraksamama sebep olmuştu.

"Ne buluyorsun bende? Söylesene Minho? Neden beni 6 sene boyınca bekledin? Neden bana sarılarak ağladın? Neden bana hiçbir şey anlatmıyorsun ama senin için önemli olduğumu söyleyip duruyorsun? Neden benden şüphelenmiyorsun? Nasıl beni benden daha iyi tanıyabiliyorsun?" dedi ard arda.
Bu süre zarfında kollarını belimden çekmişti.

"Artık her şeyi anlatman gerekiyor Minho. Kafamda daha fazla delirmeme sebep olacak düşünceler var ve ben sana söz verdim." dedi sona doğru hafifçe kıkırdayarak.

Yüzümü ona döndüğümde gerçekleri gördüm.

Aslında her şeyden ne kadar çok umudunu kestiğini, bitkinliğini, ağlayan Jisung'u gördüm.

𖠇𖠇𖠇𖠇

Yarın deneme sınavına gireceğim. Bu bölümü tekrar okuyup yazım yanlışlsrını düzeltemedim hata yaptıysam affola.

Hadi görüşürüz

Patient |minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin