Kızmayın ama ben ficin gidiş yönünü çok sevemedim. Çünkü aklımdaki olaylar falan tek kelime ile mükemmel. Bu yüzden benim beklentim çok yüksek. Muhtemelen bundan dolayı beğenemiyorum..
Neyse biraz daha kaos katalım~~
Jisung:
Minho söylediklerimin üzerine susmuştu. Bana cevap vermiyordu. Neden? Vereceği cevaplar canımı yakar diye mi?
Zaten yaptığım her şey canımı yakıyordu.
Dışarıya çıkmak, birileriyle konuşmak, insanların bana bakması, Minho'dan uzak olmak, Minho'nun bana kendisi ile ilgili hiçbir şey anlatmayışı, kendi kararlarımı verememem, insanların bana deli gözüyle bakması rahatsız olduğum şeylerden sadece bir kaçıydı.
"Bak Minho. Zaten sana tripliyim. Hadi anlatta gönlümü al." dedim gülmeye çalışarak.
Ama tam aksine ağlıyordum.
Neden olduğunu bilmeden, durduramadan senelerce sakladığım gözyaşlarımın akmasına engel olamıyordum.
Minho ise elini yanağıma sürerek, "Ağlama. Gözünden akan sıvıyı sevmiyorum. " dedi.
Ama şuan sevip sevmemesi umrumda değildi.
6 sene önce (Minho hastaneden çıkmadan 1 hafta önce.)
"Annemleri 1825 gündür görmüyorum Minho. Sence beni unuttular mı? Doktor bey onların unuttuğunu söylüyor ama gelirler değil mi? Mutlu bir ailem olabilir değil mi?" diyerek ağlamaya başlamıştım.
"Ailene ihtiyacın mı var Jisung? Ben senin ailen değil miyim?" diyerek bana sırtını dönüp küsmüş gibi yapmıştı.
"Hayır Minho. Ö-öyle demek istemedim. Lütfen beni affet. Eğer sende gidersen hiç kimse beni koruyamazki.. " dedim ona sarılarak.
Sonra arkasını döndü, "O zaman bir daha ağlama. Gözlerinden bir sıvı akmasını sevmiyorum." dedi.
"Eğer bir daha ağlamazsam hep yanımda olacak mısın?" diye sordum masumca.
"Evet" dedi gülümseyerek. "Eğer ağlamazsan hep yanında olurum." dedi.
Keşke söz isteseydim.
O günden sonra hiç ağlamadım. Ama Minho hiçbir zaman yanımda olmadı.
2 yıl önce:
"Çok kötü şeyler oluyor Minho. Yavaş yavaş unutuyor gibiyim. Yaptıkları her şeyi unutuyorum Minho. Bugün çok daha yüksek dozdaydı yaptıkları. Bu sadece acı veriyor bana. Anlamıyorlar. Bu iyileştirmek değil. Yaptıkları şey bütün duygularımı öldürmek. Ağlamak istiyorum. Ama şuan sana ihtiyacım var. Eğer ağlamazsam gelirsin değil mi?"
Ve o gün boğazım parçalanana kadar ağlamamı tuttum.
Sırf o gelsin diye.
Oysaki şuan ağlıyordum ve ağladığım için yanımdaydı.
Ağlarsam hep yanımda olur muydu?
Ama söz vermişti. Artık gitmezdi değil mi?
Her ne olursa olsun yanımda olur, beni korurdu..
"Neden cevap vermiyorsun Minho?" diye sordum.
Sadece sarıldı.
Ve bu, söyleyeceklerinden daha iyi gelmişti.
Zaten her şey duyacaklarımdan iyi olurdu.
~~~
Minho:
O gün öğle arasına geçtiğimizde sınıftan çıkmamı önleyen bir kalabalık vardı.
Kalabalığı yararak öne geçtiğimde birilerinin Woojin'i öldüresiye dövdüğünü gördüm.
Döven çocuğa baktığımda çok şaşırmıştım doğrusu..
Çoğunlukla derslerde uyuyan Ryujin'di döven kişi.
Ve Woojin karşılık vermiyordu?
Ne geçmiş olabilirdi ki ikisinin arasında? Ryujin genel olarak herkes ile iyi geçinirdi. Genel olarak fazla arkadaş çevresi yoktu ama kimseyle sorunuda yoktu. Hatta Woojin ile bile iyi anlaşırdı diyebilirdim.
Tabii kimse ile konuşmazsan iyi anlaşırdın herkes ile.
Birden bir öğrenci onları ayırdı. Neden ya. Ne güzel dövüyordu. Sonra çocuk Ryujin'i geriye alıp kendisi dövmeye başladı. Bu yaptığı ile mutlu olmuştum. Dövsünler, sonuna kadar dövülmeyi hak ediyor.
İzleyenlerin arasında iki tanıdık yüz gördüm. Felix ve Jisung..
Yanlarına gittiğimde Felix'te Woojin'i dövmek istiyordu.
"Ya Jisung bırak döveyim. İçimdeki nefreti kusayım." diyordu.
Jisung ise, "Ben zaten tutmuyorumki seni? Yoksa sende mi hastasında böyle şeyler söylüyorsun? " diye sordu.
Jisung'un sorusu üzerine Felix side eye attı, "İki bozma be sende zaten başımın etini yedin 'Minho yok burda' diye. Neyse. Ay bak iyi insan lafının üstüne gelirmiş." dedi Felix beni işaret ederek.
"Sen beni mi soruyordun?" dedim Jisung'a pis pis sırıtarak.
Jisung, "Evet." dedi düşünmeden.
Kesin aşık bu bana.
Evet yine kendi içimden gülmüştüm.
Biraz ciddileşme kararı alıp Felix'e, "Ne oldu? Neden herkes sıra ile Woojin'i dövüyor? Gerçi dövmek için bir sürü sebep var ama özel bir sebebi var mı diye merak ettim işte." diye sordum.
Nedense şu sıralar kendimi açıklamak için fazla sözcük harcıyorum..
Felix bana dönüp, "Yaptığı bütün pislikler ifşa olunca okuldakiler dayanamadı." dedi.
"Nasıl yani?" diye sordum. "Zaten herkes Woojin'in ne halt olduğunu biliyordu. Neden şimdi?" diye sordum.
"Aslında olay zorbalıklardan çok daha fazlası.. Sanırım bunlar bardağı taşıran son damlalar oldu." dedi Felix.
"Ne gibi şeyler?" diye sordu Jisung. Sanırım o da bilmiyordu neler olduğunu.
"Bakın şimdi, neyse siz önce twitter'a girin justreals'ın son tweetlerine bakın. Sonra ben açıklama yapayım." diyerek telefonunu bana doğru uzattı.
Sayfaya girdiğimde resmen şok olmuştum.
Evet bu pislik kesinlikle ölmeyi hak ediyordu..
𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐𖤐
Sizce Woojin ne halt yedi? Bir dahaki bölümde bu tweet sayfasını paylaşacağım sadece.
Peki Jisung'un geçmişi ne?
Hastanenin sırları ne?İyi geceler okur hanım/bey..
HAYALET OKUCU OLMA, KANKA OL!
:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patient |minsung|
FanfictionHan Jisung ve Lee Minho 6 yaşında bir akıl hastanesinde tanışırlar. 5 yıl süren bir tedavinin sonunda Minho hastaneden ayrılır. Bu 5 yıl içerisinde Jisung ile pek çok anı biriktirmiştir ve onunda çıkmasını dört gözle bekliyordur. Ama 6 yıl geçmesine...