Oylamayı ve yorum yapmayn
unutmayn🫶🏻
Keyifli okumalar🤍Duyduğum kapı çalmasıyla rüyamdan korkuyla ayıldım. Hayır bu normal kapı çalması değildi, bildiğin kapıya yumruk vuruluyordu. Sabahın köründe ne bu gürültü tanrı aşkına? Uykudan şimdi ayıldığım için kendimi sersem gibi hissediyordum. Topallayan adımlarla kapıya doğru irerlerken ayağımı yatağın ucuna çarptım. Acıyla inleyerek, çarptığım ayağımı tuttum, kapıysa hala alacaklı gibi yumruklanıyordu. Ne gün ama? Saraydaki ilk sabahımın bu kadar berbat olmasına ve bu sakarlığıma lanetler yağdırdım. Zar zor kapıyı açtığımda ilk önce kimseyi göremedim.
Aniden belime sarılan ellerle aşağıya baktım. Nil ve Eriq'di. İkisi de kapıyı açmamla sımsıkı sarılmıştılar bana. Bense daha ne olduğunu anlayamıyordum.
"Bu gün yarışımız var Vanessa abla"
Ah, şimdi anlıyordum bu hallerini, ama çocuklar bunun içinde insan böyle uyandırılır mı. Eğilip gülümseyerek onların yüzlerine baktım. Nasılda heyecanlıydılar.
"Merak etmeyin çocuklar unutmadım. Kahvaltıdan sonra mutlaka yapacağız. Hem siz niye bu kadar erken uyandınız?" dememle ikisinde kıkırdadı.
"Erken değil ki, saat 11 oldu bile" Nil'in söyledikleriyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu hobbit kızı beni neden uyandırmamıştı? Sarayda kahvaltılar normalde en geç 8 de yapılır. Bense bunu kaçırmıştım. Ve bu pek hoş karşılanmazdı.
"Kahvaltı yaptınız mı? "diye sordum.
"Nil, ben, Dilan, Rain kahvaltı yaptık yalnızca, diğerleri yoktu." Bu defa beni cevaplayan Eriq oldu. Doğrusu şaşırmıştım. Kraliçe yemek vakti herkesin masa başında olmasına özen gösterirdi.
"Neden sadece siz?" Diye sorduğumda Nil Kraliçenin sinirlendiğini ve prens, prenseslerin toplantı salonunda olduklarını söyledi. Sabahtan beri odadaymışlar, hâlâ toplantı devam ediyormuş. Saray çalışanları da baloya mı neye hazırlanıyormuş. Beni ilgilendiren kısmı toplantıydı. Yine gizli saklı ne işler çeviriyorlardı?Çocuklar gittikten sonra hemen kısa bir banyo alıp, üzerime giymeye bir şeyler bakındım. Gri, hafif kabarık tüllü, ince askılı elbiseyi elime alıp giyindim. Makyaj masasında takmam için bir kaç taç olsa da dün Luna'nın seçtiği sade ay yıldız işlemeleri olan tacı taktım. Hazırlandıktan sonra aşağıya inmeye başladım. Koridorda tam bir kaos vardı, saray çalışanları hızla bir yere koşuyor, bir işler yapıyorlardı. Beni fark edenlerse saygıyla selam verip yeniden işlerine dönüyorlardı.
Arallarında Luna'ya bakınsam da yoktu. Büyük salona girdiğimde Dilan ve Rain sohbet ediyorlardı. Onlar beni fak etmeden hemen salondan çıktım. Ne olup bittiğini öğrenmek için Luna'yı bulmadıydım. Bahçeye çıkmaya hazırlanıyordum ki Luna'nın neşeyle çıkan sessiye arkama döndüm, sonunda. Hızla yanıma gelerek konuşmaya başladı.
"Uyanmışsınız leydim. Dün yorgun olduğunuz için sizi kaldırmadım."
"Ne işler dönüyor burada yine?" dememle bir başa konuya girdim. Luna'nın gülen yüzü yavaşça soldu.
"Kimse bilmiyor, âmâ her kes yeni bir anlaşma yapılacağından şüpheleniyor." Oda ne demek istediğimi anlamış olacak ki, kimse duyamasın diye bana yaklaşıp fısıldadı. Ne yani bu kadar erken mi? Bu kadının insanlarla derdi ne? Luna benden uzaklaşıp yeniden gülümsedi.
"Ve sizin için yarına balo hazırlanıyor. Kraliçe emir verdi, bir çok krallıktan gelenler olacak."
Buda nerden çıktı şimdi? Birde kraliçe emir vermiş? Buna asla inanmam. Bu kadının aklından nasıl planlar geçiyordu? Benim için bir baloyu bırak kılını bile kıpırdatmaz o. Beni yıllarca kendi evimden uzak tutarak varlığımı bu saraydan silmeye çalışan kadın neden geldiğim için balo versin. Çatılmış kaşlarımla daldığım düşüncelerden Luna'nın sesiyle ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Savaşı
FantasíaTaht oyunlarının kurbanı olan prens Derek ve prenses Venessa'nın mecbur bırakıldıkları bu savaş aşkın, ihanetin ve intikamın başlangıcı olacaktır. Küçük yaşlarında aileleri öldürülen prenses Venessa ve prens Derek'in kaderleri kesişiyor. Kazananı ol...