Derekin kendini toparlamaya çalışması uzun sürmese de, yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi. Ben ise o yakışıklı yüzünde beliren şaşkın ifadeyi keyifle izliyordum. Sonunda konuşmaya başlamıştı. "Ne yani sen şimdi kraliçenin bir oğlu olduğunu söylüyorsun? Hem de gayri meşru?"
Olumlu anlamda başımı sallayarak yeniden sandalyeye oturmuştum. Masanın üzerindeki kalemlerle oynarken hâlâ onun bu bilgiyi sindirmesini bekliyordum. Derekse anlamsız şekilde birden gülmeye, hatta kahkaha atmaya başlamıştı.
Bunu görünce bir an endişelenmiştim. Acaba şoka falan mı girdi? Daha yavaş söylemeliydim. Meraklı gözlerle onu izlerken, bir süre sonra gülmeyi kesip tam karşımda durdu. "Bu öyle kolayca ulaşabileceğin bilgi değil, nereden öğrendin bunu?"
Bunu soracağını biliyordum. O yüzden Peter'ın ismini vermemeyi düşünmüştüm. Daniel'den haberi olmaması ikimiz için de iyi olurdu. "Peter söyledi." Bu söylediğime ikna olmuştu. O da biliyordu ki, Peter bu saray hakkında fazla bilgiye sahipti.
"Peki, Xenon'u neden bulmak istiyorsun?" Bu soruya öyle kolay bir cevap vermezdim. Önce onun ne istediğinden tam emin olmalıydım. "Bilgiyi, bilgi karşılığında veririm. Önce bana kraliçeye ne yapmak istediğini söyle. Erkek egemenliğinin dönmesini mi istiyorsun?"
Bunu söyleyerek yeniden gülmüştü. "Senden farklı olarak bu aptal taht umurumda bile değil, istediğim tek şey onun her şeyini elinden almak. Tahtı mı istiyorsun? Al, senin olsun." Demişti sona doğru sesi sertleşirken.
"Neden kraliçeye karşı bu kadar nefret besliyorsun?" Aslında cevap basitti. Sonuçta büyük katliamdan sağ çıkan iki çocuk vardı. Bir ben, diğeri ise Derek'ti. Demek ki ailesinin ölümünden sorumlu olarak kraliçeyi görüyordu ki, haklıydı.
Çocukken onu umursamazdım, kraliçe yanlısı olarak düşünürdüm. Belki de buna mecburdu. Benim gibi saraydan uzak düşseydi, kraliçeye karşı savaşamazdı. Ama o bir tilki kurnazlığıyla davranarak, onun güvenini kazanmış, kraliçenin vazgeçilmezi olmuştu.
Kraliçe gibi bir kadına bile kendi fikirlerini kabul ettirdiğine göre planı da işe yaramıştı. Düşüncelerimi bölen Derek'in sesi olmuştu. "Bilgiye karşı, bilgi." Sıranın bende olduğunu fark edince konuşmaya başladım.
"Kraliçeni yalnız bir cepheden savaşarak indiremezsin. Büyük sürgünün gerçekleşmesini senin de istemediğini biliyorum. Eğer Xenondan istediğim bilgileri alırsam ve kraliçenin sürgün planını ne zaman yapacağını öğrenirsek, doğru yerde, doğru zamanda isyanı çıkarabiliriz," dedim.
Söylediklerime sanki inanmazcasına bana bakarken sözümü keserek konuşmuştu. "İsyan mı? Bu delilik, bu bildiğin çevriliş. Son isyanda neler olduğunu sen de çok iyi biliyorsun. Bunun karşısını alamayız," diye karşı çıktı. Belki delice bir fikir olabilirdi, ama başka bir yol yoktu. Kraliçeyi indirmenin başka bir yolu yoktu.
"Lütfen beni dinle. Halk artık aynı değil, geçmişte olan her birimiz için büyük bir ders. Bak, ikimiz de soylarımız üzerinde büyük etkiye sahibiz. Eğer isyanın kontrolümüzden çıktığını görürsek, halkımız üzerinde olan etkimizi kullanabiliriz," dedim.
Derek sanki ikna olmaya başlamıştı, ama hâlâ kafasında soru işaretleri vardı. Endişeli bir sesle konuşmaya başladı. "Peki isyanı nasıl çıkaracaksın? Kraliçenin adamları her yerde. Halkı kışkırttığın öğrenirse kellen gider," demişti.
"Bunu şu anlık sana açıklayamam, ama birbirimize güvenmekten başka şansımız yok değil mi? Senden istediğim, beni buradan çıkarman ve halkın isyan etmesinin karşısını almaman. Onlara sürgün planından bahset, yalnız. Kraliçenin söylediği yalan vaatleri verme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Savaşı
FantasyTaht oyunlarının kurbanı olan prens Derek ve prenses Venessa'nın mecbur bırakıldıkları bu savaş aşkın, ihanetin ve intikamın başlangıcı olacaktır. Küçük yaşlarında aileleri öldürülen prenses Venessa ve prens Derek'in kaderleri kesişiyor. Kazananı ol...