25. Zehir

27 6 0
                                    


Oylamayı ve yorum yapmayı
unutmayın🫶🏻
Keyifli okumalar🤍

⚔️Zehir⚔️

Bana doğru koşan kişilerin itiştirmesiyle geriye doğru sendelemiştim. Halkın bana zarar vermek istediğini diyemezdim. En azından öyle görünmüyorlardı. Ama o kadar da hoşgörülü değildiler. Sonuçta ne de olsa ben de kraliçenin soyundandım. Daniel için de böyle olmalıydım.

Yoksa bana doğrulttuğu okun bir açıklaması olmazdı. Gözlerinin karanlığı çökmüştü üstüme. Kuzgunun özgürce süzüldüğü bu ölümün bulutları onun gözlerinin mavilerine yansıyordu. Şiddetli bir titreme sarmıştı bedenimi, arkamdan seslenen ismim ölüm ninnisi gibi geliyordu kulaklarıma.

Artık yalnız Daniel değil, diğerleri de oklarını bana doğrultmuşlardı. Yalnız birinin değil, neredeyse 40 kişinin nişanıydım. Ölüm sarmıştı çevremi. İstesem de artık kaçamazdım.

Ve o ilk nişan hedefine ulaşmak için çoktan bana doğru geliyordu. Daniel’in gözlerindeki sakinlik beni dehşete düşürürken saniyeler içinde beni öldüren kişinin o olacağı gerçeği kalbimi çoktan bin bir parçaya ayırmıştı. Gözlerim istemsizce kapanmıştı.

Karanlığa şimdiden alışmak ister gibiydi. Yanımdan geçen hafif rüzgar ve acıyla inleme sesine karşın yayından çekilen onlarca okun hışırtı sesi kulaklarımı doldurmuştu. Ölüm müydü bu? Gözlerimi yavaşça açarken şehrin karanlık kasvetli havası hala aynıydı. Ama bir fark vardı, Daniel bana doğru koşuyordu.

Bu defa gözlerindeki sakinlik tümüyle yok olmuş, tüm bedenine endişe hakimdi. Arkamı döndüğümde 6 cesedin bana yakın yerde yığıldığını gördüm. Nişan aldığı onlar mıydı? Kimdi bunlar? Bir adım atmamla beynime hücum eden bilgiyle, dehşete kapılarak, elimle ağzımı kapatmıştım. Korku dolu bir çığlık değildi bu, imkansızlığın göstergesiydi sanki. Arkadan adımı seslenen Daniel’in sesi de az önceki gibi algılarım dışındaydı şu an.

Eğer gördüğüm gerçekse, olmaması gereken bir gerçekse, hayal görüyor olmalıydım. Asallardı bunlar… 10 yıl önce yakılarak cezaya mahkum edilmiş yedi asal. Annemin, Müller soyunun ilahi koruyucuları. Kraliçe onları ihanetle suçlayıp öldürdüğü adamlardı bunlar.

“Vanessa, çekil oradan.” Daniel’in sesi daha yakından gelirken, biraz da olsa kendime gelip ona doğru dönmeye cesaret toplamıştım. “Kaç!” Daniel’in haykırışları içimi titretmişti. Aramızdaki mesafe azalmasıyla ben de ona doğru adımlamıştım. Birkaç adım daha. Duyduğum kulak batırıcı patlama ve daha sonra yeni bir patlama. Bu ateş sesiydi. İki el ateş edilmişti.

Birinin beni bulduğunu eminlikle söyleyebilirdim. Sırtımda hissettiğim dehşet verici acının bir tarifi olamazdı. Bu zamana kadar birçok silahla yaralanmıştım. Bu farklıydı. Tüm bedenini ele geçiren zehir gibi vücuduna acıyı yayarak, her kemiğini bir bir kırarak yaşatıyordu sanki acıyı.

Tüm kanında dolaşan ısıyı hissedebiliyordun. Aniden buz keserek tüm algılarımı kapatmıştı sanki. Daniel son anda beni yere düşmekten kurtulmuştu. Bedenim onun kolları arasında titrerken, kararan gözlerim onun yüzünü seçmekte zorlanmamıştı. Gözünden düşen tek bir damla benim yanağımı da ıslatmıştı.

Buz kesen bedenim bir an da olsa ısıyı hissetmenin mutluluğunu yaşarken onun çaresizce adımı seslenmesi içimi sızlatmıştı. Yüzümü iki avucu arasına alıp sanki ona odaklanmamı, onunla kalmamı sağlar gibi konuşuyordu.

“Geçti, geçti, geçti. Her şey yolunda. İyisin, bir şeyin yok.” Benden daha çok kendini inandırırmışçasına konuşuyordu. Yanıma birinin daha olduğunu hissetmiştim. Göz alanıma girince Derek olduğunu anlamıştım.

Yıldızların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin