41.

7.1K 288 56
                                    

Bebeklerim merhabalar, biliyorum resmen kitabı unuttunuz 🥺 ama hayatıma ben bile yetişemiyorum. Bu bölüm biraz da size ihtiyacım olduğu için var, kısacık ama yorumlarınıza ihtiyacım var okudukça mutlu oluyorum çünkü.

Burda olanlar?

Keyifli Okumalar♡

Dudaklarımda ki sinsi gülümseme  ile bacak bacak üzerine attım. İntikam, hınç almak güzel bir şeydi. Ama biraz soğuduktan sonra yapılırsa daha eğlenceli oluyordu.

"Ayağının yere değdiğini görmeyeyim asistan." İçinden bana türlü küfürler ettiğinin farkındaydım ama umrumda değildi. Şuan dış görünüm önemliydi ve bu fazlası güzeldi.

Ojeyi yine tırnağımdan dışarı taşışırken ona baktım. Gözlerini kapatıp açtı ve asetonu eline aldı. Ardından pamuğa biraz döktü ve tüm tırnaklarıma sürdüğü ojeyi çıkartmaya başladı. Halbu ki dokuz tırnağıma da çok güzel sürmüştü ama son tırnağım da işler yolunda gitmemişti. "Tüh görüyor musun sen şu işi asistan ya." Diyerek gözlerimi kırpıştırdım. Ben Baran'ın koltuğun da oturuyordum o ise tek ayak üzerinde durarak oje sürmeye çalışıyordu.

"Bir de kırmızı renk...dikkat çekiyor." Diyerek önüme gelen saçlarımı geriye attım. Tekrar ojeyi baştan sürerken telefonumun melodisi ile elime aldım. Baran arıyordu.

"Efendim?" Evet barışmıştık ama süründürme işlemi devam ediyordu. "Napıyorsun Sarışın'ım?" Ilımlı sesi ile gözlerimi kapattım.
"Bir işim var onu hallediyorum,sen?" O konuşurken kendi tarafımdan sesi kapattım.

"Vazgeçtim ya oje falan sürme sil hepsini." Bunu ikinci elimin tırnaklarına geçerken söylemiştim. Gözleri bir kaç saniye yüzümde kilitli kalsa da bir şey demedi ve onaylar anlamda kafasını salladı.
"Bende aynı şekilde işlerimi hallettim. Yare, dağ evine gidelim mi?" Bu teklifi kulağıma hoş gelse de dışarıda hızla yağan kar kararsız bırakmıştı. Ormana gitmek tehlikeli olabilirdi. Ayriyetten süründürüyordum ve bu teklif cazip de gelse onaylamayacaktım.

Boşuna naz evi değiliz.

"Bilmem...işlerim var ya."

Önümüz de ki üç günün de okul dahil hiçbir işimin olmaması şoku...

"İşlerin, senin, bizi engelleyen iş ve işlerin?" Gülmemek için alt dudağımı dişledim. Anlık çarpılma yaşadı tabi. Onaylayan mırıltılar çıkarttım ve çantamı koluma takıp asistana öpücük attım. O ise bitap düşmüş hali ile sadece bakmakla yetindi. Biraz yorgun ve sabırsız gibi duruyordum. Dikkatli bakarsam anlayabilirdim ama ben dikkatsiz biriyim ne yazık ki.

"Hıhım hemde çok önemli işlerim." Şirkettekin bakışları üzerimdeydi fakat buna aldırmadan yüzüme taktığım gülümseme ile asansörün düğmesine bastım.
"Anlıyorum, peki Yare hanım eğer çok önemli bir işiniz yoksa gelip alsam sizi ve yemeğe çıksak. Bu önemli işlerinizi merak ediyorum doğrusu." Bu sefer kendimi tutamayarak kıkırdadım. Onun da gülme sesi geliyordu.

Şirkette olduğumu bilmiyordu ve bu yaptığımı da şimdi öğrenmesini istemiyordum, hoş belki de çoktan bir iki saate öğrenirdi.
"Eee ben nerdeyim, nerdeyim..." ona cevap bulmaya ararken asansörün kapısı açılmıştı. İçinden çıkan kişinin tabi ki de Baran olmasını beklemiyordum. Kaşlarını kaldırıp indirdi ve telefonu cebine koydu.

"Nerdeymiş Sarışın?" Belimden tuttuğu gibi kapanmak üzere olan asansöre soktu ikimizi de. Otuz iki diş sırıttım. "A-aah burdaymış." Diyerek kollarımı boynuna doladım. Sanırım onu avlayayım derken o beni avlamıştı.
Zemin katın düğmesine bastı ve daha bugün kestirdiğim perçemlerimi geriye doğru itekledi. Normalde de perçem kullanıyordum fakat uzamışlardı.
"Çok güzel olmuş." Dedi ve ardından kaşlarını çatıp eli ile arkamda ki saçlarımı yokladı. Anlamayarak ona baktım.

SARIŞIN / YARI TEXTİNG / TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin