Canlar merhabaaaaa🙃 en çok keyif aldığım bölüme geldik. Ciddiyim yazarken aşırı heyecanlıydı umarım beğenerek okursunuz...
Sizleri seviyorum 🥀
~Bu roman ,aşkını kalbine gömmüş bir askerin arkadaşına verdiği en güzel ve "Unutulmaz" hediyesidir ~
Gazeteci Aydın Özçelik
Başkent Roma _1944~SAVAŞIN İÇİNDEKİ ÇİÇEKLER~
Hatırıma geliyordu o yıllar. Babamla beraber Kafkaslar da kıran kırana savaşan , körpecik yürekler...
Hepsinin kendi gözlerinden bile sakındıkları anaları , babaları onları cephede bekleyen ;eşleri , nişanlıları...
Şanslı olanlar geri dönmüştü.Üzerlerinde taşımaktan yoruldukları sorumlulukları ile beraber. Ama
öylesine yaralı ve öylesine solgun... Gencecik daha yeni açmayı bekleyen
çiçekler gibiymiş hepsi . En azından babam öyle anlatırdı bana. Birinci Dünya Savaşı'nın sonları...
Ülke akıl almaz bir karmaşa ve dahi
buhrana sürüklenmiş. Ama ne var kibir o kadar da onurlu . Birinci dünya savaşı bitti ama savaş çanları ikince kez çaldığında yıl ; 1939... Ben gencim . Babamın şehit olması üzerine annemin bütün ısrarlarına rağmen asker olmayı kafama koydum. Babam çok duygulanırdı beni böyle görse...
Günün birinde karargâhtan haber geldi. 1 Eylül 1939 'da Almanların polonya'yı işgali üzerine tutuşturulan , savaşa diğer batı devletlerinin de katılması ile başladı savaş.
Özellikle de 1940'lı yıllara doğru Alman nazi askerlerinin Yahudileri katletmesi üzerine daha da körükleşti.
Korkunç , korkunç bir trajediydi...
Nasıl olabilir ? Hem Dünyanın en güzel yılları hemde en acımasız dönemleriydi...6 yıl süren acının katliamın sonunda bitirdiler savaşı. Söylesenize ne gerek vardı bu kadar ölüme ? Ne gerek vardı bu kadar acıya ? Benim Çerkes bir
arkadaşım vardı . Köylerine gelen her yeni bir ölümü nasıl korkunç, nasıl acılı yaşadıklarını anlatırdı.
Zaten Birinci Dünya Savaşı'nda milyarlarca insan öldü . Kocaman bir yıkım yaşadı bu dünya . İkincisine ne
hacetti ? Ama biz ne dersek diyelim olanlar olmuştu . Hâlbuki Napolyon Bonapart çok güzel açıklamıştı bu durumu:
"Şahlar ve piyonlar , imparatorlar ve aptallar ."
Dünyada ki bütün insanlar aslında bunlardan oluşuyordu ...
Benimse ilk görev yerim Balıkesir taraflarındaydı. Savaşın son yıllarına doğru haber geldi.
Bir gurup asker ve komutanlar eşliğinde İtalyanca bilen öğrenciler ile başkent Roma'ya gittik .
Maksat olup bitenler hakkında biraz bilgi almak . Savaşın sonunda yaşanacak bir sulh vardı ama bu gerçek miydi , yoksa aldırmaca mı ?
Biz bunları öğrenmek için gidiyorduk .
İşte benim İtalya yolculuğum ve beraberinde getirdiği , anıların bütün temeli ; 1944 yılının bir sonbahar mevsiminde bu ülkede atıldı .
•••
Gelecek bölümden alıntılar :
"Onu gördüğüm ilk an anlamıştım zaten . Bu kadında bir şey vardı . Mona Lisa'yı andırdı bakışları . Mutlu gözüküyordu ama mahzundu , mahurdu ...""Şarkı bittikten sonra durdu . Bir an boşluğa bakıyor sandım ama bana bakıyordu . Ölüyordum o an , susuyordum , bitiyordum ..."
"Belki hayatımız filmlere ve romanlara konu olurdu ama bizim yaşadıklarımız birer kurgu olamayacak kadar gerçekti."
🖤🖤🖤🖤
Instagram: merveinc_official
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
RomanceŞu ana kadar bildiğiniz tüm aşk hikâyelerini unutun. Çünkü bu aşk tahmin edemeyeceğiniz kadar hayatın içinde ve GERÇEK BİR HİKÂYE. Savaşın ortasında , bambaşka bir ülkede Karşılaşan iki acılı ruh ... Hiç beklenmeyen bir zamanda kendi tabiriyle ; En...