Yaz Yağmuru

701 21 112
                                    

Güneş Işığı, yatağında uzanan Sarışın'ın saçlarını aydınlatıyordu. Dışarıdan gelen kuş cıvıltıları ise mevsimlerden yaz olduğunu işaret ediyordu. Dünki yağmurlu gecede o kadar çok ağlamıştı ki, gözleri kupkuruydu. Gözlerini açıp yanına baktığında, sevgilisi orada değildi. Fakat, dünkü çetin kavgalarından sonra orada olmaması en normal şeydi.

Geçen akşam; saat 22.30 civarları

Zoro, Sanji'nin belini kavramış, çenesini de Sarışın'ın omzuna koymuştu. Sarışın ise sessizliğini koruyordu. Zoro, Sanji'nin ensesini öperken mırıldandı

"Birileri çok sessiz, bakıyorum"

"Gidip o kızla konuşsana"

Zoro, hâla ensesine minik öpücükler kondurmaya devam ederken mırıldanıyordu

"Hangi kız"

"Siyah saçlı olan..."

"Tashigi'den mi bahsediyorsun? O sadece iş arkadaşım, tatlım"

"O yüzden artık fazladan mesaiye kalıyorsun demek..."

Zoro dudaklarını Sanji'nin boynundan ayırdı yavaşça. Tekrar omzuna yasladı çenesini.

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum, Sanji"

"Artık daha geç ve yorgun dönüyorsun, fark etmiyor muyum sanıyorsun? Belki de... Orada "bir şeyler" yaşadığınız için yorgunsundur..."

"Sevgilim, öyle şeyler yapmayacağımı biliyorsun, değil mi? Aptalca şeyler söyleme lütfen. Benim kalbim sadece sana ait."

"Tamam Zoro, aptalım ben. Neden aklı başında olan o kızla ilgilenmiyorsun? Tashigi'yle?.."

Zoro, bir elini Sarışın'ın belinden ayırıp elini kavramıştı.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun, Sarışınım"

Sarışın, Yeşil Saçlı Adam kavradığı eli dudaklarına götürecekken sertçe çekmişti elini.

"Daha geç geliyorsun, yorgun oluyorsun, artık işte olan şeyleri anlatmıyorsun bile, Zoro. Ne olduğunun farkındayım."

"Öyle bir şeyi asla yapmam, Sanji. Beni suçlamayı ne zaman keseceksin?"

"Gerçekleri ikimiz de biliyoruz, Zoro... Dün gece geldiğinde kıyafetine sinen parfüm kokusunu da..."

Zoro derince iç çekti.

"Gerçekten, nasıl açıklayacağımı bilmiyorum... Ama düşündüğün şey değil, Sanji. Bana güvenmiyor musun, sevgilim?"

Sanji sinirle arkasını dönüp ses tonunu yükseltti.

"Güvenemiyorum Zoro! Beni aldattın...Değil mi?.. Hiç bir şeyi doğru düzgün açıklayamıyorsun bile!"

Yeşil Saçlı Adam, masaya doğru bir kaç adım attı. Ardından cebindeki kutuyu masaya bıraktı.

"Bunu almak için daha fazla mesai yapıyordum, Sarışın... Ama artık güvenmiyorsan bana, ne anlam ifade eder ki sana... Özür dilerim."

Zoro, mutfaktan çıktı. Ardından sert bir kapı kapanma sesi geldiğinde, Sanji masaya adım attı yavaşça. Elleri titreyerek kutuyu açtı, çünkü ne olduğunu biliyordu. Parlak bir yüzük. İçinde Zoro ve Sanji'nin adı yazıyordu. Muhtemelen, Zoro evlenme teklifi edecekti Sarışın'a. Fakat her şeyi kendi elleriyle bozmuştu Sanji. Gece olduğunda yatağa yatmış bekliyordu Zoro'yu. Belki gelir diye. Yağmur damlalarının sertçe beton zemine vurması, adım seslerini anımsatıyordu Sanji'ye. Her bir yağmur damlası yere düştüğünde, Zoro geldi sanıyordu. Lakin yanılıyordu. Saatler geçmişti, hâla gelmemişti Zoro. Her şey Sanji yüzünden berbat olmuştu. Zoro'nun yastığını sıkıca sarmıştı bedeni. Gözleri ise, komodinin üzerindeki kırmızı kadife yüzük kutusundaydı. En çok korktuğu şey gelmişti başına, Zoro'yu kaybetmişti. Masum ve bir o kadar da acı dolu gözyaşları yanaklarından süzülüp boynuna iniyordu. Ardından başının altındaki yastığı ıslatıyorlardı.

Nihayet güneş doğmuş, Sarışın açmıştı gözlerini. Gittiğini bilse bile mavi gözleri arıyordu sevdiğini ümitsizce. Kalktı ayağa, banyoya baktı. Mutfağa baktı. Diğer yatak odasına da baktı. Kimse yoktu. Sonra tekrar baştaki odaya yürüdü. Aldı yüzüğü komodinden, taktı parmağına. Yüzük parmağındaki yüzüğe bakarken burnunu çekti Sarışın. Dolan gözlerini sertçe sildi. Sonra da açtı kapıyı bir hışım. Çıktı dışarı. İndi merdivenlerden, başladı koşmaya. Gözyaşları koşmanın etkisiyle arkaya doğru süzülürken, insanlar pijamalarıyla koşan Sarışın'ı izliyordu. Koşarken, terliği takılmıştı bir taşa. Sonrasında ise, yere düşmüştü. Pijamasının diz ve dirsek kısımları yırtılmış, kan damlarıyla kırmızılaşmıştı. Toz toprak içindeki elleriyle yerden destek alıp ayaklandı tekrar. Sonra devam etti koşmaya. Sonunda bir dairenin önüne geldiğinde ise duraksadı. Girdi binaya, tırmandı merdivenleri. 9 numaralı kapının önüne geldiğinde durdu. Başta çaldı kapıyı. Ses seda yok. Tekrar vurdu kapı tokmağına. Ses yok. Tekrar tekrar vurdu. Sonra geçirdi tırnaklarını kapıya, kaydı vücudu aşağıya. Beton zemin üzerinde diz çökmüş, kafasını kapıya yaslamıştı. Göz yaşları yanaklarından süzülürken mırıldanıyordu.

"Zoro... Kapıyı aç... Lütfen..."

Sanji kendi evinden çıktıktan bir kaç dakika sonra Reiju gelmişti eve. Kapıyı çalsa da, ses gelmemişti. Sonra kendi anahtarıyla girdiğinde, kimse yoktu evde. Mutfağa ilerledi. Dolaplardan birini açtığında, üst raf tamamen ilaç kutularıyla doluydu. Sanji içmemişti o ilaçları, her yeni ilaç yazdırdığında dolabın en karanlık köşelerine atmıştı ilaçları. Sonra Reiju çıkmıştı evden, Zoro'nun dairesinin yolunu tutmuştu. Yukarı çıktığında merdivenlerin başındayken, gördüğü şeyle duraksamıştı.

Sanji, Reiju'yu görür görmez dizlerine koymuş başını, bacaklarına sarmıştı kollarını. Göz yaşları yavaşça Reiju'nun kotunu ıslarken, bir yandan hıçkırıyordu.

"Sanji... İlaçlarını neden almadın?.."

"O ilaçları içmek istemiyorum... Onlar... O iğrenç, karanlık ve küçük oda gibi kokuyor! İçmeyeceğim o aptal ilaçları..!"

Sonra Reiju, Sanji'nin parmağındaki parlak nesneyi fark etmişti. Elini kavrayıp inceledi usulca. Gümüş yüzüğü parmağından çekecekken, Sanji tutmuştu Reiju'nun elini.

"Hayır... Hayır alamazsın onu benden..."

"Yine neden taktın o yüzüğü, Sanji?.."

"Önemli olan o değil... Abla... Zoro... Zoro... O terk etti beni... Açmıyor kapıyı!.."

Sarı saçlı adam, bir çocuk gibi ağlarken; Parmaklarını saçlarında gezdiren ablası bir şeyler mırıldanıyordu.

"Sanji... Kabullen artık... Zoro gitti... O sonsuza kadar gitti, Sanji..."

Sarışın, ablasının gözlerine bakıp sonra eğdi başını.

"Hayır... Yalan söyleme abla... O... O evde... Biliyorum... O burada..."

"O gitti, Sanji..."

Üniversite aşkı ve sevgilisi olan Roronoa Zoro öldükten sonra; Sanji onu burada görmeye devam etmişti. Kendi aklında kurup oynamıştı. Lakin Sanji için, Roronoa Zoro yaşıyordu. O, zihninin en karanlık köşesinde sakladığı tek mutluluğuydu. Ablası, ilaçlar konusunda baskılarını arttırdıkça, iyice deliriyordu Sanji. Lakin, Sonunda dayanamayıp, zifiri karanlık dolap köşelerinde gizlediği bütün ilaçları tek seferde içerek hayata gözlerini yummuştu o da.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Sürekli aklıma değişik şeyler gelip duruyor. Diğer taslaklar arasından özellikle bu konu çok hoşuma gitti ama betimleyemedim tam 😭

852 kelime

OneShotS | ZosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin