Yazarın kıskançlığından dolayı tamamlanamamıs ufak minik smut var 🦮
Ayrılıklarının üstünden 3 yıl geçmişti. Sanji bir yıl boyunca hiç gidememişti Baratie'ye. Zoro'yu görmekten korkuyordu. Zoro ise aylarca her gün gelmişti oraya. Sanji'nin okuluna da gitmişti. Fakat hiç bir iz bulamamıştı.
Sanji bu gün de her zamanki gibi bir şeyler pişirip servis ediyordu. Üç yıl içinde babası ölmüş, Sanji ise başka bir eve çıkmıştı. Zoro'yu arasa bile bulamamıştı hiç. Zaten eğer bulsaydı bile, yüzsüzün teki olduğu düşünülürdü. Belki de, Zoro çoktan başkasını bulmuştu.
Akşam saatlerine doğru, daha aktif olurdu Baratie. Deniz kenarındaki restorana, çiftler gelirdi sürekli. Fakat o gün masada tek başına oturan biri vardı. Sanji, yüzünü görmese de saçlarını görebiliyordu. Boğazını temizledi. Sevinçten ağlayacaktı, çünkü Zoro'ydu o. Yanına gitti koşar adımlarla.
"Zoro!"
Adam kafasını çevirip baktığında, Sarışın hayal kırıklığına uğradı. Zoro değildi bu. Sadece yeşil saçlı başka bir adamdı. Geri adımladı.
"Pardon... Başkasıyla karıştırmışım, efendim..."
Sarışın, tekrar mutfağa gittiğinde derince düşündü havuçları doğrarken. Ani olarak yaşadığı hevesi, boğazında takılı kalan hüzün parçalarına dönüşmüştü.
Şuan Zoro'yu istiyordu. Hem de çok. Lakin, imkansız olduğunu biliyordu. Sarışın sigara molasına çıktığında, yine yağmur damlaları düşüyordu aralıklarla. Sigarasını yaktığında; yağmur damlalarının çıkardığı sesle birlikte bir melodi mırıldanmaya başladı. Biraz etrafta göz gezdirdi. İleride, parlak ışıklar olsa da; ne olduğu tam gözükmüyordu. Sigarasını yere atıp ayakkabısının altında söndürdü. Sonra yürümeye başladı. Adım attıkça aklındaki melodi daha da güçleniyordu. Hatırlamaya başlıyordu bir şeyleri.
Bir kaç dakika sonra, Baratie'ye geri dönmeye karar verdi. Fakat gerçekten az yolu kalmıştı. Kararını değiştirip yürümeye devam etti. En sonunda, o parlak ışıklar yanan yere ulaşmıştı. Bir festival alanıydı burası.
Işıklar arasında yürümeye devam etti. İnsanların çoğunda kimono vardı, Sarışın'da ise açık mavi bir gömlek. Azar azar düşen yağmur damlaları, içini huzurla dolduruyordu. Zeff, geri döndüğünde öldürecekti onu. Fakat içindeki melodiye bağlanmıştı şuan. Kaynağını arıyordu. Sigara paketini cebinden çıkardığında; içindeki boşluğu fark ederek geri koydu cebine.
Kimonolu güzel bayanlar arasından geçiyordu, eski Sanji olsa sulanırdı muhtemelen her birine. Lakin şuan kalbinde tek biri vardı; yeşil bir yosun parçası.
Adımlarını hızlandırdı. İçindeki melodi daha gür çalıyordu. Sonunda bir sessizlik oldu. Karşısında bir bank, kırmızı ve turuncunun tonlarında ledlerle süslenmiş tezgâhlar vardı. Bankın üzerinde ise, yeşil saçlı bir adam. Bu sefer emindi, bu kesinlikle Zoro'ydu.
Sarışın önüne geçip parmaklarının arasındaki sigarayı çekti. Yeşil saçlı adam kafasını kaldırdı.
"Sigaraya mı başladın?"
"Sen..."
Sanji, sigarayı dudaklarının arasına aldı. Sigara dumanı, yayılırken; Zoro ise öylece yüzünü inceliyordu Sarışın'ın.
"Sanırım, ortam biraz sessiz..."
Zoro da ayağı kalkıp, sigarayı geri aldı Sarışın'ın elinden. Dudağına konumlandırdı.
"Öyle mi dersin?"
"Öyle derim."
Ortam çok gericiydi. Fakat, mıknatıs gibi çekiyorlardı birbirlerini. Yine de, yapamıyorlardı. Diğerinin bir sevgiliye sahip olmasından endişeliydi ikisi de.