Saray

140 13 3
                                    

İnsan dünyaya sınanmak için gönderilmiştir. Bir miktar canıyla bir miktar mallarıyla açlıkla ve elbette birbirleriyle sınanacaklardı. Peki herkes bu sınavları geçebilir mi?

Yol bitmek bilmiyordu Canan ağrıları bir yana korkularıyla mücadele içinde huzursuz kıvranışlar içinde camdan dışarı bakıyordu. Bu saraya ilk gelişini hatırladı daha bir kaç ay olmuştu ilkbahardı şimdi ise güz ama memleketin her yanı her mevsim ayrı güzeldi .
Canan her zaman bilinmeyenden korkmuştu hep bir endişe hep bir sıkıntıyla beklerdi. Sabaha karşı kente girmişti at arabaları kısa süre içinde sarayın heybetli duvarları da göründü. Yol boyunca bir dakika bile uyuyamamıştı. Bitkin bir haldeydi ama üzerine çekidüzen vermeyi ihmal etmedi. Arabalar saray bahçesinde durdular hizmetliler harem ağaları bir iki kalfa onları karşılamak için hazır bekliyordu. Arabadan inmek için yardım alması gerekti kırık bacağı saatlerdir oturmaktan şişmiş hareket etmesini zorlaştırıyordu.

Nazan Hatun "hoşgeldiniz Canan hatun" diyerek koluna girdi Canan sadece başıyla selamı aldı ve bir an durup saraya baktı yukarı katlardan birinin balkonunda Valide Sultan ı gördü bu mesafeden nereye baktığını görmek mümkün değildi ama Canan bakışları üzerinde hissetti ve hoş olmayan bir ürperti geçti.

Oldukça yavaş ağır adımlarla sarayın içine girdiler son gördüğüyle aynıydı herşey etrafa bakınarak hareme doğru ilerlediler.
"Hamam hazır Canan Hatun kızlar yıkanıp giyinmenize yardım edecek sonra dinlenirsiniz" diyerek yanından ayrıldı Nazan kalfa Canan'ın tam da buna ihtiyacı vardı yangının izlerini üzerinde taşıyordu hâlâ biraz olsun rahatlayıp zihnini boşaltacaktı.

Kalfanın dediği gibi cariyeler Canan hatunun soyunup yıkanmasına yardım ettiler. Yıkanırken cariyelerden biri Elif daha önceden Canan Hatun u tanıdığı için soru sormaya çekinmedi.

İnsan merakına yenik düşüyor nede olsa tüm vücudu morluklarla eziklerle doluydu Canan'ın kırık bir kaç kemik daha az korkutucu görünüyordu. "Merakımı bağışlayın Canan Hatun ama bütün bunlar yangında olmadı herhalde? Kim yaptı bunu size?" Diyerek acıyan gözlerle baktı Canan'a eziyet gördüğü belliydi ama yinede sordu.

Canan tebessüm etmeye zorladı kendini sesinin titrememesine dikkat ederek "bunu bana yapanı sen tanımazsın Elif.. keşke bende tanımasaydım" diyebildi. Saray ahalisi Canan'ın evli olduğunu bilmiyordu ve artık bilmelerine de gerek yoktu çünkü evlilik sona ermişti.

Yıkandıktan sonra giyinip hareme girmesine yardım etti cariyeler içeride Gül ağa ve Nazan kalfa Canan'ı bekliyorlardı. Üst katta gözdelerin odaları vardı. Alt taraf gündüzleri el işleri vb şeyler yaptıkları oturma alanı olarakta kullanılan geceleri de gözde olmayan cariyelerin uyuduğu kısımdı. Alt kata yere bir yatak hazırlanmıştı arka köşeye Nazan kalfa Canan'ın yanına yaklaşıp tepeden tırnağa süzdü. "Böyle daha iyi işte yatağın hekim kadın gelip yaralarına bakacak... aç mısın?" Canan duraksadı kalfanın üst perdeden konuşması garip gelmişti daha saraya yeni gelmişti ne kötülük yapmış olabilirdi ki bu nefreti hak edecek.

Canan sadece teşekkür etti ve yatağa doğru yöneldi Elif uzanmasına yardım etti üzerini örttü " biraz uyumaya çalış ben buralardayım seslenirsen gelirim" diyerek ayrıldı yanından.
Canan yatağa uzandı uzanmasına ama uyku tutmadı etrafa bakındı üçer dörder gruplar halinde cariyeler kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Bazılar arada bir Canan'a bakıyordu pekte güler yüzlü değillerdi burada istenmediğini anlamak zor olmadı ama sebebi neydi?

Canan onları görmezden gelerek uyumaya çalıştı bir süre sonra hekim kadın geldi yaralarına pansuman yaptı ağrı kesici ilaçlar verdi hekim gittikten sonra yemek vaktide gelmişti.

Zoraki SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin