Aliyâr Canan'a dönerek samimi bir gülümsemeyle "acıkmış olmalısın zira ben öyleyim.. hadi sofraya oturalım da içindeki şu kurda çare bulalım" diyerek yere kurulmuş sofrayı işaret etti.
Canan belli belirsiz başını sallayarak itaat etti padişaha çünkü gerçekten acıkmıştı ve gün hızlı başlamıştı. Aliyâr'ın sabah söylediğini unutmaması konuşmak istemesine memnun olmuştu Canan ama gel gelelim ki söze nasıl başlayacağı konusunda kararsızdı.
Sofraya yerleşip tedirgin lokmalarını yemeye başlamıştı Canan içinden ne söyleyeceğini düşünürken Aliyâr'ın da tepkilerini tahmin etmeye çalışıyordu. Aliyâr "yeterince zamanımız var şimdi konuşalım gerçekten merak içerisindeyim bu düşünceli halin hiç hoşuma gitmedi hatun" diyerek konuyu açtı.
Canan lokmasını uzun uzun çiğnerken Aliyâr yemeği bırakmış dikkatle Canan'a bakıyordu. Kadının bakışlarını ne kadar kaçırsada bu konuşma er yada geç gerçekleşmek zorundaydı. Kısa bir öksürük ve ardından Aliyâr'ın bakışlarına karşılık vererek " Neden ben?" Diye bir çırpıda sordu Canan içinden düşünürken aslında böyle planlamamıştı ama o an ağzından öyle çıkıvermişti işte. Aliyâr anlamamışcasına bir ifade takınara yüzene " nasıl yani?" dedi.
Canan " Neden ben? Haremi gördüm oradaki kadınlar o kadar güzeller ki... Üstelik sizinle bir kere olsun göz göze gelmek için bile adam öldürebilirler..¿ yada bana öyle geliyor.. bilemiyorum işte ben o kadar şeyler söyledim evliydim sizi kendimden uzak tutmak için çabaladım ama vazgeçmediniz neden?" derken o kadar hızlı konuşuyordu ki Aliyâr araya giremedi bile Canan susunca anladığını belirtmek için başını salladı derin bir nefes alıp verdikten sonra olabildiğince sakinlikle konuştu.
"Bilmiyorum Hatun... Bunu kendime hiç sormadım merakta etmedim zaten aşk akıl işi değildir" Aliyâr kahvaltıya devam ediyordu. Bir anlık sessizlikten sonra yeniden konuştu.
"Ben neden seni sevdiğimden ziyade senin neden beni sevmediğini yada istemediğini daha çok düşündüm.... Evliydin tamam ama ben çağırdıktan sonra kocasını kendi elleriyle öldürecek kadınlar var. Belki bana aşık oldukları için değil ama sarayda olmak için bile bunu yapabilirler" dedi Aliyâr sıkılmıştı tavrından belliydi elindeki ekmeği biraz sert bir şekilde sofraya bıraktı.
"Sonra o köşe başında bana söylediklerin... O kadar canım yandı ki Canan günlerce beynimde yankılandı kardeş katili demen. Başkaları, halktan yada saraydan birileri hep söylerler bunu konuşurlar bilirim ama sen söyleyince yaraladı beni haremine ölüm girer, iki günlük hevesinin oyuncağı olmam vs vs bunlardan söz etmiyorum bile " Canan araya girdi bu kez "o zaman neden vazgeçmedin neden tekrar gelip buldun beni?"
Aliyâr iki yana sallarken başını "yapamadım, yapamazdımda zaten sen bilmesende senin aşkın yüreğimden bile büyüktü içimde bu sevdayı söküp atsam benden geriye ne kalırdı? Hem ilk başta söylediklerine inansamda hürmet ettiğim bir büyüğüm bana başka bir kapı gösterdi oradan bakınca daha iyi anladım" dedi.
Canan pek ikna olmamıştı bunları aşktan mı yapmıştı yoksa kendini elde etmeyi hırs mı yapmıştı. Yada belki bu hevesi hırsı Aliyâr kendi bile aşk sanmıştı. Yeni bir soru için kendini hazırladı bir yudum su içip "bunun bir heves bir hırs değilde aşk olduğunu nasıl anladınız peki?"
Bu soru Aliyâr'ın kanını dondurdu çatalı elinde öylece kalakaldı. " Sen ne dersin Hatun evine kadar gelip sana halimi anlatmadım mı? Oyun eder gibi bir halim mi vardı? Validem sana her ne söylediyse aklını bulandırmış neler yaşadık tekrar düşün en başından sonuna kadar yinede şüphe eder misin benden?" Aliyâr öfkelenmiş ve biraz da sesini yükseltmişti " seni saraya gönderirken bir daire hazırlamalarını ve hizmetine cariye vermelerini emrettim seni haremime bir köle bir cariye olarak değil kendime sarayıma Sultan olarak gönderdim. Benim buyruğuma karşı gelen Validemin ahvali konusunda sözlerimi işittin daha neyi sorgularsın!"diyerek ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Sultan
Historical FictionHikaye padişahlık döneminde geçmektedir. Padişahın aşık olduğu kadını elde etmek için yaptıkları ve sonrasında yaşanan entrikaları konu almaktadır.Tarihler ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. Benzerlikler tesadüfidir.