16

4.3K 141 3
                                    

Sabah alarmla birlikte yanağıma konan öpücükle, yerimde kıpırdandım.
"Ne oluyor?"

Kıkırdayıp, boyun girintime yerleşti ve üzerime çıktı. Elim anında ensesine gitmişti.
"Deniz!"
Uyarıcı sesimle gerdanımı öptü ve başını kaldırıp dudaklarımı öptü.
"Günaydın güzel karıcığım!"

Hafif tebessüm ederek, bir de ben öptüm.
"Günaydın bebeğim!"
Elini, tişörtümden içeriye sokup, çıplak tenimden yukarıya çıktı.
"Keşke bugün okula gitmesen!"

Hızla dudak büzdüm.
"Keşke! Ama sınavlar yaklaşıyor."
Eli göğsümde dolaşırken yerimde kıpırdandım, hafifçe kıkırdadı ve elini çekti. Beni kucağına alıp banyoya ilerlediğinde, indirmişti.

"Eve gelince sana doyayım mı?"
Başımı hızla salladım.
"Tamam, hadi işini hallet."
Tuvalette işlerimi halledip, mutfağa ilerlediğimde pankek yaptığını gördüm. Masaya oturup, sertçe yutkundum. Kendisi her şeyi hazırlayıp yerine geçtiğinde, yerimden kalkıp kucağına yerleştim.

"Sen yedirir misin?"
Tebessüm etti ve pankeke çikolatayı sürüp bana uzattı. Yemeye başladığımda, sadece ona bakıyordum. Halinden memnun gözüküyordu ama hiç uyumamıştı.

Göz altları morarmış ve şişmişti, gözleri de kanlanmıştı. Ama yine de benim için gülümsüyordu. Sahilde her şeyi açıkladıktan sonra, bana dokunmanın sorun olup olmayacağını sordu. Ama o benim kocamdı. Ondan uzak olmak, nefesimin kesilmesi demekti. Bunu istemiyordum.

Neden yemek yemediğimi de o zaman anlamıştı, çünkü beni ilk tehdit ettiği zaman beni yemeğe çıkartmıştı. Yemeğimi yerken bana kendi vücudumu o denli göstermesi midemi bulandırmıştı. Travma üstüne travma yaşatmıştı yani bana.

Bu yüzden Deniz'in anlayışla karşılaması beni ağlatıyordu. Annem ve babam da benim okul, iş sürecimde hep yanımdaydı. Bana bir kez bağırdıklarını duymamıştım. Ama Deniz farklıydı. Benim için ilk zamanlar yabancı birisiydi ve bu denli anlayışlı olması, bana kendimi sevmemi sağlıyordu.

"Ne oldu bebeğim?"
Uzun süre kendisine baktığımı fark ettiğimde omuz silktim.
"Çok güzel olmuş. Eline sağlık."
Hızla kahvaltımızı yaptığımızda giyinip, yola koyulduk. Kendisi bugün izinliydi, bu yüzden yanımdaydı. Ve bu beni mutlu etmişti. Okula gelip arabadan indiğimizde, elimi tuttu.

"Topuklu ayakkabı giyme artık. Kıyamıyorum sana."
Başımı salladım.
"Tamam daha giymeyeceğim. Birkaç hafta sonra soğuklar başlar zaten."

Alnımı öptü yavaşça. Ama gergince geri çekildim. Öğrenciler geliyordu ve bazıları sigara içmek için üst araya yani bizim durduğumuz yere gelebiliyorlardı.

"Çalışmak sana iyi geliyor mu?"
Dudak büzdüm.
"Yani, kafam dağılıyor. Çocuklar bana iyi geliyor."
Derin bir nefesle gülümsedi. Etrafa bakarken, ileride sigara içen topluluğu görmüştü. Kaşları hafif çatıldığında, çocuklar bizi fark ettiği gibi biraz geri çekildim Denizden.

"Cemre hocam?"
Bir tane öğrenci yüksek sesle bana seslendiğinde, diğerleri bundan tetiklenip hızla sigaralarını yere attılar. Gülümsedim ve onlara birkaç adım attım. Ama kendileri zaten bize doğru yanaşmıştı bile. Birkaç kızın gözleri Deniz'e kaydı ve gülmeye başladılar.

"Vay hocam, eşiniz anlattığınız kadar varmış!"
Hafifçe güldüm. Deniz yanıma gelip elini belime attı.
"Sen derste beni mi anlatıyorsun?"

"Deniz!"
Uyarıcı sesimle kıkırdadı. Öğrenciler bize baktığında boğazımı temizledim.
"Burada sigara içmenize kızmıyorlar mı?"

"Hocam disipline göndermeyin! Daha içmeyiz!"
Saçlarını karıştırdım genç oğlanın.
"Ayıp ettiniz! İstediğinizi yapın ama yakalanmayın."

"Aşkım o nasıl nasihat? Öpüşseler okey mi diyeceksin?"
Hızla koluna vurdum.
"Deniz salak mısın?"
Kıkırdayıp geriye kaçarken, öğrenciler de gülmüştü.

"Hadi çocuklar okula, Deniz sende git!"

"Tamam ya sustum."
Çocuklar yanımızdan gülerek gittiğinde, Deniz beni kendisine çekip alnımdan öptü. Kimsenin de görmediğini düşünerek de dudaklarımdan seslice öpmüştü.
"Yorma kendini bugün."

İhtiraslı sesine itaat ederek yanağımdaki elini tutup başımı salladım.
"Aferin güzelime. Hadi git bakalım."
Dudaklarıma bir öpücük daha kondurduğunda, geri çekildik. Anın etkisinden çıkamazken, dudağımı ısırarak okula doğru ilerledim.

Bu adam benim kesinlikle hayatımın anlamıydı.

Çıkışta kendisi beni almaya geldiğinde, gülümseyerek arabaya bindim ve topuklu ayakkabılarımı hızla çıkartıp bileklerimi ovaladım.
"Ayaklarım ağrıdı!"

Saçımı okşayıp yanağımdan makas aldı hızla.
"Yorulduysan başka plan yapalım?"
Omuz silktim.

"Bana fark etmiyor."
Arabayı çalıştırdığında konuşmuştum.

"Dışarıda yemek ister misin?"
Başımı hızla sağa sola salladım.

"Evcimen mi oldun sen aşkım?"
Gülerek söylediği şeye kıkırdadım.
"Olabilir. Sadece senin yemeğini yemek istiyorum."

"Sana lazanya yapayım mı? Sen seversin."
Hızla başımı salladım.
"Deniz evet! Yemeyeli uzun zaman oldu."
Boştaki elini tuttum. Kendisi de elimi öpmüştü. Kırmızı ışıkta durdu ve bana baktı yavaşça.

"Seninle biraz konuşalım yemekte, olur mu?"
Dudaklarımı aralamıştım ki, konuşmaya başladı.
"Hayır Cemre, senden ayrılmayacağım tabiki."
Kıkırdadım.
"Onu demeyecektim. Ama komikti."

İkimizde gülmüştük. Ne hakkında olduğunu soracaktım ama yemekte öğrenirdim zaten.

Ballı turta 🍯 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin