-Hyunjin'in ağzından-
Felix'i ilk gördüğüm andan beri yüzü dikkatimi çekmişti. Çünkü diğerlerinden farklı bir aurası vardı ve estetik duruyordu.
O gün provamızı bozdukları an gözlerimi oraya çevirmiştim, sese duyarlıydım. Diğer iki arkadaşı bir tek ben görebilmiştim.
Sınıftakiler bir kişi gördükleri için hocaya sadece onu şikayet ettiler. Ben de sessiz kalınca kendimi suçlu hissettim. Çıkışta hocanın yanına gittim ve diğer ikisini de gösterdim. "Dürüstlüğün için teşekkür ederim Hyunjin! Sen gelmeseydin bütün cezayı Felix çekecekti."
Felix?
İsmi bile diğerlerinden farklıydı. Her detayı dikkatimi çekiyordu. Onu merak etmemi sağlıyordu.
Bir gün alt sınıfların keman hocası beni öğrencilerine örnek olarak göstermek istediğini söyledi. Bir ihtimal onun sınıfı denk gelebilir diye kabul ettim. Yoksa bu kadının yanında olmaktan ve hareketlerinden hoşlanmıyordum.
Gerçekten Felix'in sınıfına denk gelmiştim... En sevdiğim parçalardan birini özenle çalmıştım. [A Postcard to Henry Purcell]
Tam önümde duruyordu, çaldığım sırada onu izlemek istiyordum. Göz göze geldiğimiz an direkt bakışlarımı çekti ve üzülmüş gibi önüne döndü.
'Benden rahatsız mı oluyor?' diye düşünmeye başlayacaktım ki odağını tekrar bana verip gülümsedi. O andan sonra gözlerimiz bir daha ayrılmadı...
🎵🎵🎵
Hocanın ceza için çağıracağı hafta sınıfa girdiğimde Felix kapıda panik olmuş bir şekilde etrafa bakıyordu.
Ama bir müzisyen böyle olmamalıydı. Bu yüzden ona stresli olmaması konusunda sert bir söz söylemiştim. Gözlerininin dolduğunu fark edince önüme döndüm ve onu rahat bıraktım. Bir erkek nasıl bu kadar hassas olabilir ki?
Ceza haftaları Felix'i tanıdıkça onun sadece o gün panik olmadığını, her zamanki genel tavrının böyle olduğunu fark etmiştim. En ufak şeyle bile irkilen narin bir yapısı vardı. İlk gün sınıfta söylediğim şeyler için her zaman pişman hissetmiştim...
Onu ne zaman yakalasam hayranlıkla işimi izlediğini görürdüm bu yüzden onu eğitmek istedim. Erken geldiği bir gün ona pratiklerimi dinlettim, sonra aklıma ona da denetmek geldi.
Kemanı eline verdiğimde masum masum bana bakıyordu. İlk defa tutuyordu ve ne yapacağını bilmiyordu. Önce kendisi denemeliydi, böylece onun hakkında az da olsa bir fikrim olabilirdi.
Aslında tutuşu hiç fena değildi. Sadece güçsüzdü ve teorik bilgisi eksikti. Arkasına geçip ona yardım etmeye başladığımda burnuma tatlı bir sabun kokusu geldi. Tam ona göre, yumuşak bir kokuydu.
Bana bakmaya başlayınca garip hissettim ve onu önüne dönmesi için uyardım. Bu sırada göz göze gelmiştik, tabii ki yine irkildi ve onu belinden tuttum. Bir süre sonra "Bakışlarım çok mu korkunç?" diye kendimi sorguladığım bile oldu. Beni ne zaman görse yerinden sıçrıyordu. Artık alışmıştım, Felix'in yanında her zaman bir elim beline yakın duruyordu.
🎵🎵🎵
2. haftanın ilk günü stüdyoya geldiğinde yanıma yaklaşıp selam verdi. Şaşıp kalmıştım, sadece sarı saçlarına dikkatimi verebilmiştim.
"Ne zaman boyadın?"
"Birkaç gün önce. Kötü mü olmuş?" deyip saçlarına dokundu.
"Hayır, çok güzel olmuş..." deyip elimi yavaşça saçlarına götürdüm. Ona yaklaştığımı görünce ellerini indirip başını okşamama izin verdi, yumuşacık bir hissi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanist | Hyunlix
FanfictionLee Felix ile buz gibi kişiliğinden dolayı kimsenin yaklaşamadığı okul prensi Hwang Hyunjin. ❗️Smut içermektedir.❗️ 🥇#hyunlix [07.10.2023] 🥇#skz [23.10.2023] 🥇#kpop 🥇#fic 🥇#pov [13.10.2023] 🏅#chanbin