3. Lider

3.1K 377 456
                                        

Araya çıkınca herkes kendi odasına girdi. Jeongin, Seungmin ve ben koridorun köşesinde toplandık. "Ceza dedikleri şeye bak, resmen VIP öğrenci olduk hahaha"

"Evet! Şimdiden sunbaelerle yakın arkadaş oldum, ileride çok işime yarayacak. Sizin grup nasıl Felix?"

"İğrenç, hepsi çok soğuk. Özellikle Hyunjin aşırı kaba. Ondan nefret ediyorum-"

İkisi arkamı gösterip panikle kaş göz yapmaya başladı.

"Ne var?" deyip döndüğümde...
Hyunjin dibimde duruyordu.

Onu görünce irkildim ve bir adım geri sendeledim. O an düşmemem için belimden tuttu ve dengede durmama yardımcı oldu, sonra hemen geri çekildi. "Hiç tanımadığın birinden nefret etmek de ayrı bir başarı. Neyse, bizim odayı gösterecektim. Sağdan üçüncü oda. Birazdan başlarız, geç kalma."

Cevabımı dinlemeden arkasını dönüp uzaklaştı. Ben yüzümü somurturken Seungmin ve Jeongin hayran hayran onu izliyordu.

"Lee Felix... Çok şanslısın.
Az önce Hyunjin belini tuttu."

"Ha? Buna şans mı diyorsunuz? Size artık ondan nefret ettiğimi söyledim. O çok kırıcı. Gerçekten dedikleri kadar varmış."


🎵🎵🎵


Odaya gittiğimde büyük bir dağınıklıkla karşılaştım. Onlar ders işlerken ben de arkada sessizce çöpleri topluyordum.

Sonraki dersleri uygulamalıydı ve daha 2 saat boşluğumuz vardı.
-Hadi çıkıp bir şeyler yiyelim!
-Hep birlikte mi?
-Evet, hatta arkadaki temizlikçimiz de gelsin. Tanışamadık onunla.

Biri kolunu omzuma atıp beni kapıya kadar sürükledi. Bundan rahatsız oluyordum, aklıma lisedeki zorbaları getiriyordu.

Omzumu kolundan kurtarmaya çalışıyordum ama o daha da kendine çekiyordu. "Haydi gidelim çocuklar!"

Pat diye bir ses duyunca herkes korktu ve arkasını döndü, sonunda çocuğun kolundan kurtulmuştum.

"Bir şey mi oldu Hyunjin?"

"Kitabımı düşürdüm de." dedi sinirli bir şekilde.

"Ben de sizinle geliyorum."

Bunu dediği an herkes şok geçirdi:
-NE?!
-SEN? BİZİMLE? YEMEK YEMEK?
-Vay be... Gözlerim yaşardı.
-O zaman bugünü kutlamalıyız!
-Birer bardak içelim mi?
-EVETTT

Sonunda koşarak uzaklaştılar. Hyunjin peşlerinden ilerledi ama ben kapının önünde durmaya devam ettim. Bana dönüp gelmemi bekleyince hızlıca yanına yetiştim. Bir süre birlikte yürüdük.

Oturduğumuz ortam aslında mükemmeldi. Havalı havalı tipler, barbekü, içecekler... Birkaçı benimle konuşmaya çalışınca sonunda açılmıştım. Hâlâ çekinsem de en azından sohbete katılabiliyordum.

Hyunjin yanımda oturuyordu ve yemeğin başından beri çıtını çıkarmamıştı. Biri ona baktığımı fark edince beni rahatlatmak için "Ona takılma Felix, hep öyledir. Biz bile hâlâ korkuyoruz ondan." dedi.

"Benim hakkımda hiçbir şey bildiğiniz yok. Sizin yaydığınız saçma sapan söylentiler yüzünden bütün fakülte benden korkuyor."

"Yoo kızlar gayet de aşık. Senin yüzünden sevgili bulamıyoruz." diye lafa atlayan kişi sayesinde herkes kahkaha atmaya başlamıştı.

"Şu an düşününce, neden sevgilin yok senin? Kampüsün en iyi kızları bile senin peşinde."

İç çekip bardağını önüne çekti.
"Bu sizi hiç ilgilendirmez."

Gruptakiler bu sıkıcı cevaptan sonra ona dil çıkarıp önlerine döndüler ve sohbete devam ettiler. Ben de merakla gözlerimi çaktırmadan yana çevirip onu izlemiştim.

Hyunjin tam bir kapalı kutuydu. Her zaman takıldığı bu grup bile onun hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

Tam şişeyi kaldıracaktı ki elinden alıp bardağına ben doldurdum. Hyunjin'in bunu yaptığımda yüzümü izlediğini hissedebiliyordum.

"Uuu Felix kıdemlisine içki dolduruyor. Hatırlıyor musunuz, geçen yıl aynı jesti Dahyun Sunbae'ye yapmaya çalışmıştım."

"Hee evet, sonra seni bir hafta boyunca salmamıştı ve bütün ayak işlerini yaptırmıştı." deyince tekrar kahkaha patlattılar.


🎵🎵🎵


Uygulama sırası Hyunjin'in grubuna gelmişti. Herkes tüm ciddiyetiyle yerlerini aldı. Yine profesyonel bir şekilde çalmaya başladılar.

Performansları bitene kadar kenarda oturdum dikkatlerinin dağılmasını istememiştim. Özellikle Hyunjin... O böyle konularda çok titizdi.

[Vivaldi Four Seasons: Winter]
Ben yine müziğin etkisiyle yavaş yavaş büyülenmiştim. Hyunjin sahnede parlıyordu. Diğerlerini mükemmel bir şekilde tamamlıyordu. "Lider dediğin böyle olsa gerek..." dedim kendi kendime.

Yanıma hocanın oturmasıyla başta irkilsem de birlikte izledik. Aklıma Hyunjin'in dediği şey gelince hafifçe arkama yaslandım ve düşüncelere daldım.

"Bu kadar basit bir şekilde stres oluyorsan nasıl müzisyen olmayı planlıyorsun?"

Geleceğimi, kişiliğimi, kaygılarımı düşündükçe müzik hızlanmış gibiydi. Hoca elini yüzümün önünde sallayınca kendime gelebilmiştim.

"Ne düşünüyorsun öyle kara kara?" ^^

"Onlar çok havalı...
Asla böyle olamayacağım."

Rahat bir ifadeyle gülerek "Ohooo sen onları geçen yıl görecektin. Bir yılda bu kadar geliştiler." deyince şaşkına dönmüştüm.

"Daebak... Hyunjin de mi?"

"Dürüst olmak gerekirse hayır, o istisna olarak her zaman iyiydi. Doğuştan yetenekli insanlar vardır ya hani... Bunu erken fark edip küçüklüğünden beri eğitim alan tiplerden."

Bunu duyunca bir nebze de olsa rahatlamıştım. Kendimi Hyunjin gibi mükemmel biriyle kıyaslayınca kötü hissediyordum çünkü.

Serçe parmağını uzatıp tatlı bir ses tonuyla mırıldandı. "Sen de ileride çok iyi bir sanatçı olacaksın, söz mü?"

Serçe parmağımı uzattım, "Söz!" deyip tuttum. Hocanın belki de her öğrenciyle yaptığı bu konuşma içime teselli olmuştu. Saçlarımı okşamaya başlamasıyla gülümsedim.

Birden müzik durunca başımızı sahneye çevirdik. Hyunjin'in yine buz gibi bir tonla "Dikkatimi dağıtıyorsunuz. Lütfen durun." demesiyle hoca gülüp kalktı: "Özür dilerim!"

Hyunjin önüne dönüp birden daha hızlı bir şekilde çalmaya başladı. Kendi partı bitince diğerleri de aynı hıza yetişmeye çalıştı ama zorlandılar.

"Uh, ürkütücü..." deyip arkama yaslandım. Provanın kalanında sessiz sessiz bekledim.


🎵🎵🎵

Kemanist | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin