Proje günleri başlamıştı. Bütün öğrenciler birbirine karıştığı için hocalar da ders işleyemiyordu.
Projeyi kazanan grup Ulsan'da lüks bir otelde 1 gece 2 gün kalacaktı ve tatil boyunca gezmek serbestti. Okyanusu çok özlemiştim. Bilet ve otel dahil her şey okula aitti. Bunu kesinlikle kazanmalıydık.
Stüdyoya geldiğimizde 6 kişi olduğumuzu gördük. Herkes birbiriyle tanıştı.
Piyano 3. Sınıf - Bangchan
Keman 2. Sınıf - Hyunjin
Temel 1. Sınıf - Biz
Bestecimiz 3. Sınıf - ChangbinHepsi iyi bir izlenim veriyordu. Bestecimiz ve piyanistimiz en büyüklerimiz olduğu halde grup lideri Hyunjin'di ve herkes bundan memnundu.
Changbin kendi halindeydi, biz bir iş söylediğimizde bilgisayarından hallediyordu.
Bangchan daha arkadaş canlısıydı. Hatta Seungmin'le özellikle çok ilgileniyordu. Bu ilgi Seungmin'in hoşuna gitmiş olmalı ki o da karşılık veriyordu.
Ben Hyunjin'le çok fazla konuşmamaya çalışıyordum. Geçen gün Seungmin ve Jeongin'in öğrettiği plandaki maddelerin hepsini beynime kazımıştım.
O ise bütün grup içinde sadece benimle konuşuyordu, tamamen bana odaklanmıştı. "Hey Felix, bu projede sen de keman çalmak ister misin? Eğer istersen sana ders verebilirim."
O sırada geçen yılların kazananlarının olduğu listeyi çıkartmakla meşguldüm, önüme bakıyordum. "Hayır Hyunjin, teşekkür ederim."
Elini masanın üstündeki elime değdirdi ve başıyla kayıt odasını işaret etti. Ben de bizimkilere çaktırmadan peşinden gittim. Burada ses yalıtımı olduğu için rahatça konuşabilirdik.
"Neden benimle konuşurken yüzüme bakmıyorsun? Senin grubunu seçtiğim için sinirlendin mi? Başkasıyla mı olmak istiyordunuz?"
Hemen önceki gece seçmesi için saatlerce dua etmiştim... Ama ağzımdan çıkanlar sadece şunlar oldu: "Hayır, senin gibi profesyonel bir kıdemliyle çalışmak bizim için büyük bir fırsat. Teşekkür ederiz."
Tam kapıdan çıkacaktım ki elini duvara yaslayıp engel oldu. "Hey... Bu ne resmiyet? Arkadaş değil miydik artık?"
Başımı ona çevirdim ve soğuk bir cevap düşünmeye başladım. Ama yanlışlıkla büyük bir kuralı çiğnemiştim, gözlerine bakmamam gerekirdi.
-Hyunjin ben...
-Hm? Sen ne?
-Ben...
Maalesef yine gözlerinde kaybolmuştum. Şu an pek bir şey düşünemiyordum. Aramızda 20 santim olan bu çocuk hiçbir şey yapmasa bile beni büyülüyordu.
Sessizleştiğimi görünce diğer elini de duvara götürdü ve yavaşça arkama yaslanmamı sağladı. Artık aramızdaki mesafe yarıya inmişti.
Plan, oyun, strateji falan istemiyordum. Şu an sadece merakla ne diyeceğimi bekleyen bu çocuğu öpmek istiyordum.
Tam her şeyden vazgeçip ondan hoşlandığımı söyleyecektim ki kapı açıldı, Hyunjin de geri çekildi.
Gelen Jeongin'di. Bana kötü kötü bakıyordu ve kaş göz yapıyordu: "Felix, Seungmin seni bekliyor da."
İç çekip oradan ayrıldım. Yan odaya gittiğimde Seungmin'den minik çaplı bir fırça yemiştim. Stüdyoda yakınlaştığımızı görmüşlerdi.
-Nasıl acı çektiğini unuttun mu? Onun için ağladın o kadar sen!
-Biliyorum Seungmin... ama o şu an yanımda ve bana iyi davranıyor. Neden uzak kalayım?
-İyi Felix, keyfin bilir. Sonra tekrar soğuk yaptığında bizim yanımıza geleceksin.
-Hem bizim grubu seçti, soğuk yapmaya devam etmek istese neden seçsin ki?
-Ben artık karışmıyorum, istediğini yap. İkimiz de arkadaşın olarak iyiliğini düşünmüştük, kalbinin kırılmasını istemiyoruz.
Yanına yaklaşıp sımsıkı sarıldım. "Biliyorum Seungmin, iyi ki varsınız... Ama güven bana, bir şey olmayacak."
🎵🎵🎵
Listelerin çıktısı bitince incelemeye başladım. Aramızdaki en büyük kişi Bangchan'dı. Okulun geçmişini daha çok görmüştü.
Onu yanıma çağırdım ve performanslardan hangisini hatırladığını sordum. Arkama doğru eğilip kağıda yakından baktı. "Biraz düşünmeliyim Felix."
Seyirci gözünden de izlenim önemliydi. Sadece dikkatle ne diyeceğine odaklanmıştım. Bizi izleyen başka bir çift göz olduğundan habersizdim...
Birden pat diye kapı kapanma sesi duyduk, panikle yerimden sıçradım. "O neydi?""Hyunjin... kızgın görünüyordu ve direkt dışarıya çıktı."
Bangchan'ın hatırladığı üç ismi Changbin'e verdim, internetten videolarını açtı. İnsanların ne tarz içerikleri sevdiğini görmeliydik, müzik uygulamaları çok geniş bir yelpazeye açılıyordu ve projenin sınırı yoktu.
Videolar yüklenene kadar molaya çıktım. Hyunjin'i arıyordum, aklım onda kalmıştı. Enstrümanlarının olduğu odaya gittiğimde kemanını parlattığını gördüm. "Ne yapıyorsun burada?"
"Hiç, hava almaya çıkmıştım." derken kemanıyla oynamaya devam ediyordu.
"Bu kapalı odada mı?" deyince cevap vermeden gözlerini bana dikti. Ben de şaşkın şaşkın onun yüzüne bakıyordum.
"Sinirli misin sen?"
"Hayır değilim." dedi ve kemanını yerine koydu. Bu sırada yüksek taburesinde hafifçe oturmaya devam ediyordu.
Benimle konuşmak istemediğini düşününce odadan çıkmaya karar verdim. Tam gidecektim ki bileğimden tutup beni kendine çekti. Diğer eliyle de kapıyı kapattı.
Bacaklarını açtığı için tam arada duruyordum, aramızda hiçbir şey kalmamıştı. Ayakta olduğum halde onun başı azıcık aşağıda kalıyordu, hemen hemen denktik.
Saçımı tarayıp kulağımın arkasına getirdi. "Seni özledim Felix... Sen beni özlemedin mi?"
Gözlerine bakmamalıyım...
Gözlerine bakmamalıyım...Sonunda dudaklarına bakmaya karar verdim. Ama Hyunjin bunu yanlış anladı...
🎵🎵🎵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanist | Hyunlix
FanfictionLee Felix ile buz gibi kişiliğinden dolayı kimsenin yaklaşamadığı okul prensi Hwang Hyunjin. ❗️Smut içermektedir.❗️ 🥇#hyunlix [07.10.2023] 🥇#skz [23.10.2023] 🥇#kpop 🥇#fic 🥇#pov [13.10.2023] 🏅#chanbin