Arda

436 16 3
                                    

"Ders bitmiyor amına koyayım." Diye fısıldayan Erdem'le ona baktım. "Şşt Arda." Diye fısıldadı Erdem. "Oğlum susun." Dedi Arda. "Erdem iki dakika yerinde dur." Dedi Ersin. "Ders iki dakikaya bitmesi lazım zaten." Dedim. "Bitirmeyecek şerefsiz hoca." Dedi Erdem. Arda oflayarak arkasına yaslandı.

-

"Susmadı ya mal adam!" Diye bağırdı Arda sinirle. Elindeki poğaçadan bir ısırık aldı. "Ne ağladın ya." Dedi Erdem. "Bir ısırıkta bana ver." Dedim ve Arda'nın poğaçasına uzandım. Sırıtarak bana verdi. Zeytinli poğaçanın en zeytinli kısmını ısırdığım için Arda bana küfür etsede sorun yoktu.

Ersin'se aramızda en sade olanımızdı. Genelde başımız belaya girse bizi o kurtarırdı. Ersin bizim grubumuzun babası gibiydi. Her bokumuza yetişiyordu. "Bugün de Algan Bar'a gidelim." Dedim sırıtarak. "Gitmeyelim." Dedi Arda. "Arda? İyi misin?" Diye sordu Ersin. "İyiyim?" Dedi Arda. "Oğlum cidden ateşin falan yok değil mi? Bu fikre bombalama atlaman lazımdı." Dedi Erdem. Arda bana baktı.

Dün babamın bana bağırdığını duymuş ve görmüştü. Muhtemelen tekrarlansın istemiyordu. Ama şimdi olmazsa sonra yine tekrarlanacaktı. "Yok oğlum ya." Dedi Arda. "E tamam madem gitmeyelim bugün." Dedi Erdem. "Bugün başka ders var mı?" Diye sordum. "Yok." Dedi Ersin. "Dağılıyor muyuz o zaman?" Diye sordum. "Benim eve gitmem lazım." Dedi Ersin. "Benimde çok uykum var." Dedi Erdem. "Tamam size görüşürüz o zaman." Dedi Arda gülümseyerek.

Onlar giderken Arda'yla göz gözeydik. "Bana gidelim." Dedi Arda. İtiraz etmedim. Beraber Arda'nın evine geçtik. Arda tek başına yaşıyordu. "Lan dün var ya! Ne oldu anlatayım." Dedim koltuğa oturarak. Arda'da yanıma oturdu. "Dün siz gittikten sonra içeride doberman vardı. Bende bir anlık korkup koşmaya başladım. Sonra salak gibi masaların üstüne falan çıktım. Oradan koşmaya devam ettim. Ve ayağım kaydı." Dedim ve durdum. "İyi misin?!" Dedi Arda endişeyle. "Ama ben düşerken beğendiğim adamlardan biri beni tuttu. Kısa bir konuştuk. Adam barın sahibiymiş amına koyayım." Dediğimde Arda şokla bana bakıyordu. "Yok ebeninki." Dedi Arda. "Yanındaki beğendiğimde onun kankası herhalde." Dedim.

Arda tepki vermedi. "Şu mektup ne oldu?" Diye sorduğunda sırıttım. "Daha gitmemiştir ki oğlum." Dedim. "Dün verdik ya." Diye ekledim. "Doğru." Dedi Arda.

"Savaş." Dedi Arda. "Mh?" Diye mırıldandım. "Bir şey diyeceğim." Dediğinde gözlerim ona döndü. "Noldu?" Diye sordum. Arda gözlerimin içine bakıyordu. "Yok bir şey." Dedi ve gözlerini kapalı olan televizyona çevirdi. "Söyle merak ettim." Dedim. "Yok." Dediğinde omzuna vurdum. "Söylesene oğlum." Dediğimde gözleri tekrar bana döndü. "Yarın ben şehir dışına gideceğim." Dedi Arda bir anda. Söylemek istediği şey bu değildi ama bunu söylemişti.

"Neden?" Diye sordum. "Aile ziyareti." Dedi Arda. "Barıştınız mı?" Diye sordum. "Hayır. Abimi görmeye gidiyorum." Dediğinde anlamaz gözlerle baktım. "Arda. Çıkar ağzındaki baklayı." Dediğimde gözlerime bakıyordu. "Lan abimi görmeye gidicem." Dediğinde Arda'nın gözlerine bakmayı sürdürdüm.

"İyi o zaman Serkan abiye selam söyle." Dedim ve televizyonun kumandasını alıp açtım. Kısa süre sonra telefonum çalmaya başladı. Yağız arıyordu. Meşgule attım. "Açsaydın keşke. Belki önemlidir." Dedi Arda. "Yok bir şey olmaz." Dediğim sırada tekrar çalmaya başladı. Oflayarak aramayı açtım. "Ne oldu Yağız?" Diye sordum. "Abi annem ve babam nerede olduğunu soruyor." Dedi Yağız. "Arda'dayım." Dedim. "Arda'daymış anne." Dedi Yağız.

"Eve gel diyor annem." Dedi Yağız. "Neden?" Diye sordum. "Söylemedi abi gel işte." Dedi Yağız. "Tamam Yağız kapat amına koyayım." Dedim. Telefon kapanırken ayağa kalktım. "Evden çağırıyorlar." Dediğimde Arda da kalktı.

Arda beni kapıdan geçirdi. Yolda yürümeye başladım. Ev yürüme mesafesinde on beş dakika kadardı. Oflayarak yürümeye devam ettim.

-

Eve vardığımda kimse bir şey söylememişti. Boşuna gelmiş gibi hissediyordum. Yağız odama daldığında kaşlarım çatıldı. "Ne oldu?" Diye sordum. "Annem yine sinirlenmiş bir şeye." Dedi Yağız yatağıma otururken. "Ota boka sinirleniyor salla." Dedim. "Babamla tartışmışlar bu sefer." Dedi Yağız. "Ne olmuş?" Diye sordum. "Bilmiyorum." Dedi Yağız.

Yağız ayağa kalktı ve odamdan çıktı. Yatağıma uzandım. Acaba mektup için geri dönüş gelecek miydi? Merak ediyordum. Tamam saçma ve gereksizdi ama yinede merak duygumu bastıramıyordum. Telefonum çalmaya başladı. Erdem arıyordu. "Efendim?" Diyerek açtım. "Gece Algan Bar'a gidiyoruz." Dedi gülerek. "Arda?" Dedim direkt olarak. "O gelmiyor ama istiyorsan sen gel." Dedi Erdem. Sırıttım. Kadem'i tekrar görme ihtimalim çok yüksekti.

"Olur." Dedim. "Ersin de geliyor bu arada." Diye ekledi Erdem. "Tamam." Dedim.

-

Gözlerim yine Kadem ve Enes'teydi. Sadece sırtlarını görsemde hava hoştu bence. Bu sefer Erdem deli gibi sarhoştu. Ersin yine az az içiyordu. "Savaş." Dedi Erdem yayık bir biçimde. "Söyle." Dedim gözlerimi ona çevirerek. "Arda var ya." Dediğinde Ersin sertçe Erdem'in koluna vurdu. Anlamaz gözlerle baktım. Ne saklıyorlardı? "Arda." Dedi Erdem. "Erdem sus." Dedi Ersin. "Bırak Ersin söylesin." Dedim kaşlarımı çatarak. "Arda senden hoşlanıyor." Dedi gülerek.

"Yok oğlum saçmalama." Dedim bende gülerek. Arda benden hoşlanmazdı ya. O gay değildi. Etrafa tekrar bakmaya başladım. Aniden biriyle göz göze geldim. Kahvenin en koyu tonu gözleriyle sırıtarak bana bakıyordu. Elime viski dolu bardağımı alıp gözlerinin içine bakarak bir yudum aldım. Sırıtışı büyüdüğünde ayağa kalktım. Elime viski bardağımı aldığımda Erdem ve Ersin'in gözleri bendeydi.

"Size iyi eğlenceler ben kaçar." Dediğimde Ersin anlamaz gözlerle bana baktı. Arkamda bana bakan adamı kafamla işaret ettiğimde "Yok artık oğlum saniyeler içinde ne yaptın?" Dedi Ersin.

Sırıtarak adama doğru ilerlemeye başladım. Yanına bir kaç adım kala ayağa kalktı. "Merhaba." Dedim sırıtarak. "Merhaba. Ben Güven." Dedi. "Savaş." Dedim. İkimizinde ne istediği gayet açıktı. "İlgimi çektin." Dedi gözleriyle bedenimi süzerek. Sırıttım. Onun kaslı bir bedeni vardı.

Güven yürümeye başladığında yanında yürüdüm. Barın arka tarafından dışarıya çıktık. Bir anda sırtımı duvarda bulunca sırıttım. "Hızlı ha?" Dedim sırıtarak. "Öyle." Dedi ve bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Elleri belimi bulurken benim ellerimde onun göğsünü buldu. Bedeni bedenime yaslandığında gömleğini avuçlarıma hapsettim.

Alt dudağını dudaklarımın arasına aldığımda o da üst dudağımı aldı. Bacaklarımın arasına yerleşen diziyle alt dudağını ısırdım.

Gelen seslerle dudaklarımız ayrılırken ses gelen yöne baktım. Kadem oradaydı. Bize bakıyordu. Sırıttım. "Katılsana." Dediğimde buz mavisi gözleri kısıldı. Ciddi olup olmadığımı sorgular gibiydi. Yani homofobik bir toplumda bir anda böyle sormam salakçaydı ama düşünmeden sormuştum. "Sağol almayayım." Dedi ve içeri girdi.

Güven'in telefonu çalmaya başladı. Göz göze geldik. Telefonunu çıkardı. "Efendim?" Diyerek açtı. Kısa süre sonra telefonu kapattı. "Gitmem lazım üzgünüm.." dedi gözlerime bakarak. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Sorun yok." Dediğimde gözlerime bakmayı sürdürdü. "Üzgünüm." Dedi ve hızla içeri koştu. Sigara paketimi çıkarıp bir dal aldım. Dudaklarımın arasına koyup yaktım.

...

Mektup / bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin