Hediye

220 7 0
                                    

Babam bir anda elimdeki telefonu alıp yere fırlatmıştı. Kadem'le olan konuşmam yarıda kesilmişti. Çok endişelenecekti ama yapacak hiçbir şey yoktu. "Bırak derken hiç bakmamanı kastetmiştim." Dedi babam fısıldayarak. "Çık git odana Savaş." Diyerek devam etti. Yere eğilip parçalanan telefonumu elime aldım. "Parçalamana gerek yoktu." Diye mırıldanıp hızla odama gittim. Telefonumu masaya bıraktım. Nasıl attıysa gerçekten paramparça olmuştu.

Bir şeyler yemek için odamdan çıktığım anda babamla karşılaştım. "Telefonumu kırdın, dışarı çıkmama izin vermiyorsun. Daha neden buradasın?" Diye sordum. "Güvenmiyorum sana." Dedi babam. Oflayarak odama geri girdim. Yatağıma yatıp gözlerimi kapattım.

-

Gözlerimi açtığımda ev sessizdi. Ayağa kalktığımda evde yalnız olduğumun ve yapacak hiçbir şeyimin olmadığı aklıma geldi. Camdan gelen tıklama sesiyle hızla arkamı döndüm. Kadem'i görmemle gözlerim açılırken hızla cama koştum ve açmaya çalıştım. Ama babam kilitlemiş olmalıydı ki cam açılmıyordu. "Kapı!" Diye bağırdı Kadem ve camdan ayrıldı. Hızla kapıya koştum. O da kilitliydi. Gözlerim  istemsizce dolarken odama koştum. Camda yine Kadem'le karşılaşırken Kadem bir anda kayboldu. Ellerimi cama yasladım.

Gözyaşlarım istemsizce akarken Yağız'ın odasından duyduğum tıkırtıyla hızla oraya koştum. Açık camı görmemle gözlerim açılırken içeri giren Kadem'le yanaklarıma süzülen gözyaşlarımı sildim. Hızla Kadem'e koşup sarıldığımda o da bana sıkıca sarıldı. Kokusunu derince içime çekerken çok uzun süre ayrı kalmasakta çok özlediğimi fark ettim.

"Ssh..Ağlama." Diye mırıldandı Kadem. Daha sıkı sarıldım. Kafamı kaldırdığımda dudaklarımız birleşti. Görende on yıldır birbirimizi görmemişiz sanacaktı amına koyayım. Aniden saçlarımda hissettiğim acıyla inleyerek dudaklarımızı ayırdım. Kadem'in kollarından kayarken gözlerim açıldı.

Babam evde miydi..? "NE CÜRET?!" Diye bağıran babamın gür sesini duymamla yere düştüm. Saçlarımı bırakmıştı. Babam Kadem'e adımlayacağı sırada ayağa kalkıp hızla önüne geçtim. "İzninizle oğlunuzu alıyorum." Dedi Kadem babamı daha da çıldırtarak. "SİKTİR GİT LAN!" Diye bağırdı babam. Ama ne Kadem ne de babam geri adım atacak gibi durmuyordu. "Üzgünüm yapamam." Dedi Kadem sakince. "ÇIK GİT LAN! POLİS ÇAĞIRIRIM!" Diye bağırdı babam öfkeyle. "Gitmem için tek yapmanız gereken oğlunuzun benimle gelmesine izin vermek." Dedi Kadem. Ve bu babamdaki bütün ipleri koparan son cümleydi.

Babam beni bir anda Kadem'in üstüne itti. "Savaş git eşyalarını topla bir süre gözüm görmesin seni!" Diye bağırdı babam ve arkasını dönüp salona ilerlemeye başladı. Gözlerimden aniden yaşlar akmaya başlarken yutkunamıyordum. Kadem beni odama götürdü. Yatağıma oturduğumda yaşlar istemsizce akmaya devam ediyordu.

"Ağlama bebeğim lütfen.." dedi Kadem. "Elimde değil.." dedim hıçkırarak. Kadem beni bir anda kucağına alıp evin çıkışına doğru yürüdü. Kapıyı açıp dışarı çıktık. "Eşya almadım.." dedim. "Gerek yok." Dedi Kadem ve beni arabaya oturttu. O da yanıma oturup arabayı sürmeye başladı.

-

Kadem beni evine bırakmış ve evdeki bir kaç eksiği almak için markete girmişti. Mutfağa gidip kendime su doldurdum. Biraz içip tezgaha bıraktım. Masadaki meyvelere gözüm ilişirken aç olduğum aklıma geldi. Doğru düzgün yememiştim. Elmalardan birini alıp ısıracağım sırada masadaki sürahiye kolum çarptı ve bütün su üstüme döküldü.

"Sikeyim ya! Her bokta beni bulsun!" Dedim öfkeyle. Elmayı daha ısıramamıştım. Masaya bırakıp Kadem'in odasına ilerledim. Üstüm sırılsıklam olmuştu. Dolabını açtığım anda yüzüme vuran Kadem'in kokusu beni olduğum yerde durdurmuştu. Kısa süre durup kendime geldikten sonra bir eşofman ve tişört aldım. Eşofmanı üzerime giyip belindeki ipleri sıktım. Biraz büyük olsada sorun değildi. Tişörtüde üstüme geçirip salona geçtim. Kafamı koltuğun kol kısmına yaslayıp dizlerimi kendime çektim.

Gözyaşlarım hala istemsiz akıyordu..

-

"Bebeğim..Hadi kalk bir şeyler ye." Diyen Kadem'le uyandım. Gözlerimi araladığımda Kadem'i görmemle derin bir nefes aldım. Oturur pozisyona geçtim. Gözlerim hafif acıyordu. Kadem elindeki tabağı kucağıma koydu. Bir sandviç önümde duruyordu. "Su üstüne dökülmüş. Herhangi bir şey kırılıp sana zarar vermedi değil mi?" Diye sordu Kadem. Islak kıyafetleri görmüş olmalıydı. "Hayır. Sürahiye kolum çarptı. O da düşünce üstüme döküldü. Masaya düştü zaten." Dedim.

Sandviçi elime alıp yemeye başladım. Kadem bir hediye paketi uzattı bana. Gözlerine baktım. "Bu ne?" Diye sordum. "Bilmem aç bakalım." Dedi Kadem kucağımdaki tabağı alıp hediye paketini bırakırken. Sandviçten bir ısırık daha alıp tabağa bıraktım. Kucağımdaki hediye paketini açtım ve içindekini çıkardım.

Gözlerim açılırken hızla Kadem'e döndü. Gülümseyerek bana bakıyordu. İçimi ısıtan gülümsemesi tepkimin hoşuna gittiğinin en büyük göstergesiyken bende gülümsedim. "Kadem ama bu çok fazl-" derken sözümü kesti. "Şşt. Hediye bu. Fazlası azı yok." Dediğinde Kadem'e sıkıca sarıldım. Kokusu hızla ciğerlerime dolarken Kadem saçlarımın arasına dudaklarını bastırdı. "Teşekkür ederim.." dedim. "Rica ederim bebeğim." Dedi Kadem. Ayrıldığımızda elimdeki telefon kutusunun kapağını açtım.

İçinden Kadem'inkiyle aynı model bir telefon çıkarken son modele çok yakın bir telefon olduğunu yeni fark ediyordum. "Eski sim kartını mı istersin yenisini mi?" Diye sordu Kadem. "Ne ara ayarladın her şeyi?" Diye sordum. "Sen uyurken." Dedi gülerek. "Eğer eskiyi seçersen bir şey değişmez ama yeniyi seçersen senin içinde yeni bir başlangıç olur belki." Diye devam etti.

Yeni bir başlangıç istiyordum.

...

Mektup / bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin