Tatilin dönüş yolu varış yolundan daha sessizdi.
Wonyoung kolunu kırmıştı. Bunun haberi bize ulaştığında Hanbin dönmemizi önerdi. Arkadaşımı ziyaret etmem için, o hastanedeyken benim tatil yapmam uygunsuz kaçacağı için, burada kalmaya devam edersem içimin rahat etmeyeceği için.
Nedense son maddeyi daha çok kendisi için söylemiş gibi hissediyordum.
Yolda ikimizin eli de arabanın radyosuna değmemişti. Aramızda kırık bir kol ve iki kalbin ağırlığı vardı. Hanbin'in Wonyoung için endişelendiğini gözlerindeki tedirginlikten okuyabiliyordum.
Beni yurdumun önüne bıraktığında arabadan birlikte indik. Bana sarılmak için eğilince kendimi bir adım geriye çektim.
Paranoya hastalığını kapan zihnim yüzünden Hanbin'e ne kadar güvenebileceğimi bilmiyordum. Bana olan hislerinin doğruluğuna ihtiyacım vardı ama önüme Wonyoung'a karşı hislerinin yansıması düşüp duruyordu.
Ben geri çekilince Hanbin'in yüzü şaşkınlıkla karışık afallamayla doldu.
"Özür dilerim... Kafamı toparlamaya ihtiyacım var." diye açıkça konuştum. "Bu aralar pek kendimde değilim."
"Ben mi seni yordum?" Sesi endişeliydi. "Tatil fikri iyi değil miydi?"
"Hayır, o yüzden değil..." Dudağımı yanağına değdirip çektim. "Senlik bir durum yok." Vardı ama kendimle daha alakalıydı. "Biraz tükenmiş hissediyorum. İyileşmem için bir süre yalnız kalmam gerek."
"Tamam." O da benden bir adım uzaklaştı. "Sebebini söylemeyeceksin sanırım." Onun da bana söylemedikleri vardı. "Yine de ben seni bekleyeceğim. İstediğin zaman beni ara. Her zaman çok yakınında kalacağımı unutma." Hayır, aslında öyle değildi.
Aradan bir hafta geçti. Wonyoung hala hastanedeydi ama henüz ziyaretine gitmemiştim. Arkadaşlarımızdan durumunu takip ediyordum. Telefonda sıkça yazışıyorduk. Ama yanına gidecek mentaliteyi bugüne kadar kendimde bulamamıştım.
Hanbin'in bana sürekli Wonyoung'u hatırlatması gibi Wonyoung da bana Hanbin'i hatırlatacaktı.
Ama en sonunda yanına gitmeye kendimi hazırladım.
Hastanenin koridorlarını adımlarken telefonuma bir kez daha baktım. Hanbin'den ne bir mesaj ne de aramaya dair bir bildirim vardı. Kararıma saygı duyacak kadar beni rahatsız etmemeye çalışıyor olmalıydı. Ama beni özlemiş olmasını umuyordum. Çünkü ben onu özlemiştim.
Wonyoung'un odasını bulup kapıyı tıklatmadan girdiğimde, içeride üç insanla karşılaştım. Aralarında çok özlediğim o kişi de vardı.
Wonyoung'un yatağının iki yanında duran Hanbin ile Wonbin birbirlerine hırsla bakarken beni gördüler. Tam o an, bir haftadır kendi kendime mücadele verdiğim şeyin bir hiç uğruna olduğunu fark ettim.
Paranoya olduğunu düşündüğüm hislerden temizlenip Hanbin'e daha berrak bir akılla gelmek istiyordum. Ama Hanbin buraya gelip Wonbin'e meydan okuyarak bakarken tüm paranoyalarımı doğruluyordu.
Ben asıl savaşı kendi içimde verirken onun savaş verdiği şey, bir başkasıydı. Ben değildim.
![](https://img.wattpad.com/cover/347613297-288-k638261.jpg)