1. Rüya

7.3K 454 771
                                    

Lise sonda hayattan hiçbir beklentisi ve gelecek hayali olmayan biriydim. Yani dünyanın en sıradan insanı falan?

Annem ben çok küçükken öldü, sonrasında babam iş saatlerini daha da arttırdı. Evde genelde yalnızdım.

"Felix ben çıkıyorum. Sabaha karşı anca gelirim, beni bekleme."

Babamın işinden dolayı evimiz merkeze yakındı. 10 dakika yürüdükten sonra bir sürü binayla karşılaşıyorduk.

Her hafta bir binayı keşfe çıkıyordum. İş saatleri değilse kimse olmuyordu ve çoğunda yangın merdivenleri kontrol edilmiyordu.

Montumu alıp bugün için seçtiğim binanın üst kattaki balkonlarından birine oturdum, manzara müthişti.

Kış tatili daha bitmemişti. Hava buz gibi olsa bile dışarı çıkıp nefes almak iyi geliyordu. Soğuğu sıcaktan daha çok severdim.

Önümde biraz daha alçak bir bina vardı. Acil çıkışından kravatlı birinin çıktığını gördüm. Bu saatte bir insan burada ne yapar ki?

Arkasından daha uzun saçlı ve tamamen siyah giyinmiş bir daha geldi. Sonra boşluğa bakıp beklemeye başladılar. Bu neydi?

Sessiz konuştukları için hiçbir şey duyulmuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sessiz konuştukları için hiçbir şey duyulmuyordu. Ayağa kalkıp izlemeye başladım.

Ardından 6 kişi belirdi. Ama geldikleri tarafta kapı falan yoktu. Boşluktan doğmuş gibilerdi. O sırada siyahlı çocuğa baktığım için nereden çıktıklarını göremedim...

İki grup birbirine uzaktan kötü kötü bakıyordu ama bir şey yapmıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İki grup birbirine uzaktan kötü kötü bakıyordu ama bir şey yapmıyordu. Son bir kişi daha acil çıkıştan gelince birbirlerine yaklaşmaya başladılar.

Son gelen biraz daha sinirli olduğu için yüksek sesle konuşuyordu, böylece ne dediğini duyabiliyordum.

"Şehrin göbeğinde böyle saçma sapan hareketlerle bizi ifşa edebileceğinizin farkında mısınız?! İnsan gibi çıkın şu binalara."

"Gecenin bir yarısı kim görebilir ki? Uçmayı özlüyoruz."

Hangi dilde konuşuyordu bunlar? Uyuşturucu çetesi falan mıydı acaba? Şimdi daha çok merak etmiştim, biraz daha izlemeye karar verdim.

"Neyse, bizi buraya neden çağırdınız? Ve neden iki katımız kadar geldiniz? Amaç?"

"Çok konuşmayacağız Leeknow. Niki'yi artık tamamen rahat bırakmanızı istiyorum. Bağımsızlığını ilan edip bizim ailemize geçti, aranızda hiçbir şey kalmadı. Abisine söyle de bizi rahatsız edip durmasın."

Siyahlı çocuk sakin tavrından çıktı ve grubun üstüne yürümeye başladı. "Kardeşim aptal gibi aşık olduğu için sizin tarafınıza geçti. Hevesi geçince geri gelecek. Siz pisliklerin yanında kalmasına izin vermeyeceğim. Niki beni duyuyor musun?!"

Niki abisine yaklaşıp omzundan itti: "Uyan artık Hyung, değiştim. Ve sen benim seçimlerime karışamazsın."

Abisi de iki omzundan ittiği gibi Niki'yi yere düşürdü. "Bir ölümlü için bunları yaptığına inanamıyorum. Tam bir aptalsın."

Küpeli çocuk öne çıkıp Hyunjin'e cevap verdi. "Artık ölümlü değilim, sizden biriyim. O yüzden beni de Niki'yi de rahat bırak..."

"Bizden biri falan değilsin. Niki olmasaydı yanındaki manyaklar seni çoktan öldürmüştü. Takıldığınız grubun ne kadar berbat olduğunu bilmiyorsunuz. İkiniz de aptalsınız ve pişman olacaksınız."

Yelekli çocuk sinirlenip "Sen kim oluyorsun da bize berbat diyorsun?!" dediği gibi hepsi birbirine girdi. Bu hayatım boyunca gördüğüm en garip kavgaydı.

Bir süre sonra Niki ve küpeli toz olup kayboldu. Gözlerime inanamadım ve bağırdım: "OHA!"

Hepsinin bakışları bana dönmüştü. Kocaman karanlık binada nasıl bir saniye bile geçmeden beni görebilmişlerdi ki? Etrafımızda bir sürü pencere ve balkon vardı sonuçta.

Sarışın çocuk diğerlerini dürttü: "Hey, hemen imha etmemiz lazım şunu."

Leeknow da bununla tekrar sinirlendi. "İNSANLARLA SÖZLEŞMEMİZ VAR SAÇMALAMAYIN."

Yelekli olan sırıttı ve "Çocuk her şeyi izlemiş belli ki. Anlaşma falan umrumda değil, ölmesi gerekiyor." dediği gibi benim olduğum binaya koşmaya başladı.

Atlamayı düşünmüyor herhalde?
Arada kaç metre var...

Çocuğun ciddi ciddi atlayacağını fark ettim. Vücudumu panik sardı.

Tam bu sırada kravatlı çocuk onu durdurdu, düşme anlarını izlemek istemedim ve korktum. Eğilip duvarın arkasına saklandığım gibi birinin beni kucağına aldığını hissettim. Bu siyahlı çocuktu.

"SEN BURAYA NASIL GELDİN?" diye bağırınca kalan kişiler de beni yakalamaya çalıştı. Leeknow birkaçını durdurmuştu ama sarışın olan hâlâ peşimizdeydi.

Siyahlı çocuk o kadar hızlı koşuyordu ki saçlarım gözüme giriyordu. Kulaklarımın arkasına alıp bir anlığına yüzüne bakabildim.

Dudakları dolgun ve kırmızıydı, teni ise bembeyaz. Koştuğu için saçları arkaya uçuşunca daha da havalı olmuştu. "Vay, çok yakışıklı. İnsan gibi değil..." diye düşündüm kendi kendime.

Arkadaki sarışın ise peşimizi bırakmamıştı. Bunu görünce siyahlı çocuk beni daha sıkı tutarak hızlandı. Ben de kollarımı boynuna sarıp başımı ona yasladım. Arkadaki psikopat gibi gülüyordu, bu çok korkunç bir rüyaydı.

Sonunda kapıya varmıştık. "Evimi nereden biliyorsun?" dedim ama cevap vermedi. Beni yatağıma yatırdıktan sonra bir süreliğine yanıma oturup stresli stresli bekledi.

"Hey, sen gerçek değilsin ve bu garip bir rüya değil mi?" deyip gülmeye başladım.

Yüzüme baktı ama konuşmadı. Ben de pes edip başımı yastığa koydum ve öbür tarafa baktım. "Sanırım tamamen kafayı yedim... Artık rüya ile gerçeği karıştırıyorum."

Boynuma örtünün gelmesiyle irkildim. Ona döndüğümde pencereden dışarı bakıyordu. "Neden bunu üstüme attın ki?" deyip örtüyü rahat edeceğim şekilde geri çektim.

Derin bir nefes aldı ve tekrar boynumu kapattı. "Rica etsem bir süre böyle kalır mısın? Hatta direkt örtünün altına gir."

Alaylı bir şekilde "Neden, az önceki öcüler beni yemeye mi gelecek?" dedim.

Elini yatağa koyarak üstüme doğru eğildi. "Hayır, ben yiyeceğim." derken gözleri kırmızıya dönüştü. Dilim tutulmuştu, teknoloji bu kadar gelişti mi ya?

"Lenslerin güzelmiş, nereden aldın?" deyince güldü ve biraz daha yaklaştı. Boynumda nefesini hissettiğim gibi uzun ama hafif bir şekilde emdi. "Üstünü ört demiştim ama dinlemedin..."

Geri çekilip yerine oturduğu halde ben o emdiğinden beri kıpırdayamamıştım. Bu şekilde uzanmaya devam ettiğimi görünce garip garip bana baktı. "Hey, sen iyi misin?"

Doğruldum ve ona dönüp oturdum. Madem bu bir rüyaysa keyfini çıkarmalıydım.
"Bir daha yapsana..."


🩸🩸🩸

Bite me | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin