21. Ses

2.7K 236 81
                                    

-Hyunjin'in ağzından-

Felix'in kızarmış yanakları, hassas teni, inlemesi, utangaç tavırları... Her haline aşıktım.

Daha fazla dayanamazdım, sertleşmiştim. Yüzünü birkaç kez öptükten sonra doğruldum ve bacaklarını kaldırdım.

"Koruyucu yok mu?" deyince bacaklarını okşadım ve "Bizde insan hastalıkları yok Felix, rahat olabilirsin." dedim.

Bunun üstüne gülümsedi. "O zaman her şeyini hissedeceğim..."

Bazen Felix'ten beklenmeyen cevaplar duyuyordum. Cüretkar bir tarafı vardı. Vücudum fazlasıyla ısınmıştı.

Penisimi Felix'in deliğine birkaç kez sürttüm. Hafifçe titredi ve gözlerini kapattı. Hizalanıp yavaşça içine girmeye başladım.

Bir süre rahatlamasını bekledim. Gözlerini açınca hazır olduğunu anladım ve yavaş yavaş hareket ettim.

Deliği dardı, acımaması için yumuşak davranıyordum. "Mmh, bu çok güzel Hyunjin..."

Ellerimi beline götürüp hafif kaldırdım ve içine biraz daha girdim. Bununla gözleri doldu. Biraz da bu şekilde gelgit yapmıştım. Başımı geri yaslayıp gözlerimi kapattım, sadece penisimde Felix'i hissetmek istiyordum. Onun da inlemeleri ritmikleşmişti.

Belini geri bırakarak tekrar devam ettim. Bu sefer az öncekine göre daha serttim. "Ah... Hyunjin... Böyle devam et..."

Elimi penisine götürüp okşamaya başladım. Taş gibi olmuştu, bu hareketimle başta kasılıp doğruldu ama sonra dayanamayıp başını yatağa geri yasladı.

Artık tamamen hızlanmıştım. Felix her hareketimde yukarı aşağı gidiyordu. Elim hâlâ penisindeyken çarşafları tutup yüksek sesle inliyordu.

Onunla oynadığım elime tükürdüm ve öyle devam ettim. Penisini kendime çeke çeke okşuyordum. "Mmh... Geliyorum Felix..."

Hızla köklerken son seferde en dipte bekledim ve içine boşaldım. "Ahh..."

Felix de kısa bir süre sonra titreyerek karnına boşaldı. Hâlâ içindeydim, birkaç kez daha yavaşça gelgit yaptıktan sonra çıktım.

Yanına uzandığımda gözlerimiz kapalıydı ve nefeslerimiz daha düzelmemişti. El ele tutuşuyorduk, kendimize gelince birbirimize bakıp gülümsedik. Örtüyü üzerimize attıktan sonra sımsıkı sarıldık ve bu şekilde uyuduk.


🩸🩸🩸


Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. İlk defa bilincimi kaybetmiş gibiydim. "Vay be, uyku böyle bir şey olmalı." diye düşündüm kendi kendime.

Felix'e baktığımda hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Uykusunun bölünmemesi için hiç kıpırdamadan yüzünü izledim.

Dolgun dudakları, minik burnu, kirpikleri, kalkık kaşları, çilleri... her bir detayına bayılıyordum.

Yavaşça gözlerini açtı. Uyanık olduğumu görünce gülümsedi. "Günaydın..."

Dudağını öpüp "Günaydın." dedim. Elini örtünün altından bana sardı ve başını göğsüme yasladı. "Dün gece için teşekkür ederim. Bu benim için ilkti."

Bir elim sırtına bir elim saçlarına gitti ve sımsıkı sarıldım. "Benim için de öyle Felix. Sen bu dünyada sevdiğim tek kişi oldun ve hep öyle kalacaksın."

Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Dün hayatımda ilk defa gerçekten uyudum sanırım. Hiçbir şey düşünmedim." dedim.

Bunu duyduğu gibi doğruldu ve yüz üstü uzanıp gözlerime baktı. "Sen ciddi misin?"

Heyecanla başımı salladım, yanaklarımı sıktı. "Uyumak nasıl bir hismiş?"

"Mükemmel... Beynim rahatladı, aklımı kurcalayan hiçbir şey yoktu." deyince benim için mutlu olup tekrar sarıldı.

Banyoya gittim, birkaç dakika sonra sessiz sessiz peşimden gelip içeri girdi. "Ben de seninle duş alsam olur mu? Yarım saat suyu beklemek istemiyorum..."

Onu yanıma aldıktan sonra duşakabinin kapısını kapattım ve alnını öptüm. "İzin almana gerek bile yok Felix."

Kendimizi iyice köpürttükten sonra suyu ılıklaştırıp Felix'i yıkadım. "Bu neden daha önce aklına gelmedi ki? Çok daha pratik."

Felix yıkandıktan sonra çıktı ve dolaptan havlu aldı. Ben de işimi bitirip yanına geldim. Gülümsüyordu ama yorgun görünüyordu. Giyineceği sıra deliğinin sızladığını fark edince yatağa oturdu.

Yanına gelip yere diz çöktüm. Kollarımı beline sardıktan sonra başımı kucağına koydum. "Özür dilerim... Acıyor olmalı."

Saçlarımı okşayıp "Hayır Hyunjin, özür dilenecek bir durum yok. Dün gece mükemmeldi." dedi.

Başımı kaldırdığımda gülümsüyordu. "Felix sanırım hep bu yaşta kalacağım."

Gülümseyerek "Hm? Anlamadım?" dedi.

"Sana çok fena aşık oldum diyorum."

Elleri yanaklarıma kaydı ve hafif hafif okşadı. "Ben de sana aşığım Hyunjin..."

Dudaklarıma bakınca eğilmesine izin vermeden doğruldum, yüzüne yaklaştım. Yumuşak bir şekilde öpüştükten sonra alnına gelip uzunca bir kez öptüm.

Felix'i giydirip deliğine krem sürdüm. Sırtına artık pansuman yapmıyordum, yaraları iyileşmişti hatta kapanmaya başlamıştı.

Banyoya gidip saçlarımı kuruttuktan sonra etrafı topladım. İçeri döndüğümde oturmuş beni bekliyordu. "Neden kahvaltıya inmedin bebeğim?"

"Saçlarını kurutmanı bekledim." deyince ona sımsıkı sarıldım ve hemen hızlıca giyindim.

Merdivenden ev boşluğuna bakıp kimsenin olmadığını anlayınca Felix'i kucağıma alıp aşağıya indirdim. Onu koltuğa oturttuktan sonra mutfağa yöneldim. "Ne yemek istiyorsun?"

"Biraz yorgun hissediyorum. Çorba olabilir."

Dolaba baktığımda et, kan, içme suyu hariç pek de bir şey yoktu. "Hangi çorbayı yapmamı istersin?"

"Soegogi Muguk olabilir." dediği gibi cüzdanımı aldım ve kapıya yöneldim. (Kore'ye özgü etli turp çorbası.)

"Markete gideceksen boşver Hyunjin! Sadece etli bir çorba da yapabiliriz-"

Çoktan kapıyı kapatıp çıkmıştım. 5 dakika geçmeden elimde sebzelerle geri geldim. Ocağa suyu koyduktan sonra turpları doğrayıp içine attım.

Etleri dolaptan çıkarırken şarkı mırıldanıyordum. Küçük küçük doğradığım sırada Felix'e çaktırmadan ağzıma da atıyordum.

Felix yavaşça doğrulup yanıma yaklaştı. "Sesin güzelmiş." deyip belime sarılınca et yemeyi kestim, diğer sebzelere yöneldim.

Birden güldü ve başını sırtıma sürttü.
"Ne oldu?"

"Bir şey yok Hyunjin, sadece çok şirinsin." derken eline aldığı et parçasını ağzıma verdi. Sanırım yakalanmıştım...

Yemek hazır olunca oturup çorbasını içti. "Mm bu mükemmel olmuş, yemek için teşekkür ederim!"

Başını okşayıp onu izledim.
"Son nodon yomok yomoyorson?"

Yanaklarının dolu olmasına gülerek dudağını sildim. "Sen yukarı çıktıktan sonra yerim ben."

Çubukları masaya bırakıp iç çekti. Yerinden kalkıp bir tabağa çiğ etleri aldı ve önüme koydu. "İğrenmediğimi daha kaç kez söylemeliyim Hyunjin?"

Tekrar yerine oturunca başta çekindim. İştahla çorbasına dönünce ben de rahatladım, yemeğe yöneldim.

🩸🩸🩸

Bite me | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin