6. Soru

3.3K 377 309
                                        

-Felix'in ağzından-

2 hafta sonra Hyunjin'i okul çıkışı eve davet ettim. Han sürekli darlıyordu ve artık midem bulanıyordu. Ona herhangi bir şey anlatırsa utançtan ölecektim. Bunun yerine asla ilgilenmediğim Leeknow'un ölçülerini sormak daha tercih edilebilirdi.

Hyunjin durup dururken onu eve davet etmemi başta garipsese de sonra gülümsedi ve kabul etti. Mutlu adımlarla evin yolunu tuttuk.

"Aç mısın?"

Kendi durumunu söylemeden soruyu direkt bana yöneltti. "Sen?"

Başımla onaylayınca "O zaman ben de." dedi. Neden direkt söylemiyordu ki... Benden çekiniyor muydu?

Markete girince canının ne çektiğini soracaktım ki onu gözlerini kocaman açmış bir şekilde et reyonlarına bakarken buldum. Çok komik görünüyordu, gülmemi tutamadım.

"Yağlı mı seviyorsun yağsız mı?" dediğimde pür dikkat bir şekilde etlere bakmaya devam ediyordu. "Tabii ki yağsız..." deyip dudaklarını yaladı ve yutkundu.

Bu hareketi dikkatimin dağılmasına yetmişti bile. Birkaç saniye dudaklarına baktıktan sonra kendime gelip sesimi temizledim ve çalışana seslendim. "Şunlardan iki paket alabilir miyiz?"

Eve vardığımız gibi yemek yaptım. Hyunjin'in çiğ etlere odaklanmış olması biraz garipti. Yani burada pişmişi varken neden çiğ haline bakarsın ki?

Yemek başladığı gibi bütün etleri ağzına attı. "Özlemişim... Teşekkürler Felix!"

Sebze sevmediğini fark edince ısırdığım hariç bendeki etleri de ona verdim. "Al bakalım, bolca ye."

Gözleri parladı ve teşekkür ettikten sonra diğer etleri de yedi. Hyunjin garip bir şekilde şu an gözüme şirin görünüyordu. Benden iri, sürekli simsiyah giyinen ölü gibi çocuktan bahsediyorum...

Yemekten sonra odama çıktı. Artık soruları sormam gerekiyordu. İçecekleri alıp yanına gittikten bir süre sonra konuya girdim. "Hyunjin sana birkaç soru sormalıyım ama cevaplayacağına söz ver."

Başıyla onaylayınca listeyi okumaya başladım.
-Leeknow'un doğum günü?
-En sevdiği yemek?
-Kişiliği?
-Hobileri?

-Leeknow'un doğum günü?-En sevdiği yemek?-Kişiliği?-Hobileri?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin bunları duyunca modu düştü. İsteksiz bir şekilde cevaplamaya başladı.

"Doğum gününü bilmiyorum ama benden daha yaşlı olduğu kesin."

"En sevdiği yemek et olabilir.
Çok az pişmiş et."

"Kişiliği... düşünceli biridir ama çabuk sinirlenir. Karşındaki sevdiği biriyse hemen sakinleşir. Bazen ürkütücü şakalar yapmayı da çok sever."

O sırada dediklerini not alıyordum. Hyunjin'in iç çektiğini fark ettim ve sıkılmakta haklıydı. Ben de şu an ne yaptığımı sorguluyordum.

"Hobileri hm... dövüşmek. Dövüş sanatlarına ilgili. Kedilerle ilgilenmeyi de çok sever. Evde 3 kedisi var. Soonie, Doongie, Dori."

İsimleri defterime hızlıca yazdım:
"Soonie, Doongie, Dori. Tamamdır."

Nihayet başımı kağıttan kaldırmıştım. Hyunjin üzgün bir şekilde beni izliyordu.

"Şey... Son bir soru soracağım. Ama bunu garipseme, tamam mı?"

Kaşlarını kaldırıp beni dikkatle dinlemeye devam etti. Şakayla karışık bir şekilde sordum: "Omuz ölçüleri ne kadar acaba?"

Hyunjin bunu duyunca birden ayağa kalktı. "Bu kadar yeter. Ben gidiyorum."

Han Jisung'u gördüğüm yerde dövecektim. Onun yüzünden Hyunjin bana sinirlenmişti. Hemen kapıya gidip önüne geçtim, çıkmasına izin vermedim. "Hey dur, nereye gidiyorsun?"

"Bu saçma konuşmaya daha fazla devam etmek istemiyorum. İçinde beni ilgilendiren hiçbir şey yok." deyip kapı koluna uzanmaya çalıştı. Elimi elinin üstüne koyup durdurdum. Bir süre birbirimize baktık.

"Hyunjin elin neden bu kadar soğuk?" dediğim gibi geri çekildi, ben de ona yaklaştım. O geri çekildikçe bir adım daha attım. "Her zamanki halim. Kansızlık var da bende."

Dediğiyle tam ikna olmasam da başımı salladım. Son soruyu bir daha sormam gerekiyordu. Yoksa Han beni salmayacaktı. "Leeknow'un ölçülerini bilmiyorsan omuzlarını tarif eder misin?"

Hyunjin bunu duyduğu gibi gözleri yine o buz gibi ifadeyi aldı, beni arkama döndürüp yatağa attı. Bileklerimi bırakmayıp üstüme tam çıktıktan sonra sinirli sinirli konuşmaya başladı. "Beni buraya bunun için mi çağırdın sen?"

Hiçbir şey diyememiştim, ne desem daha çok sinirlenecekti. Bir süre sonra tekrar devam etti. "Leeknow'dan mı hoşlanıyorsun?"

Bu cümlesiyle kahkahamı tutamadım ve ortamdaki bütün ciddiyet bozuldu. "Ne- Ahahaha ben? Leeknow benim tipim değil. Bundan emin olabilirsin."

Sinirli bir şekilde "O zaman bu soruları neden soruyorsun?" dedi.

"Biri istedi. Beni birazcık tehdit etti de." deyip güldüm.

"Arkadaşın, öyle değil mi? Seni neyle tehdit ediyor?" deyince şok oldum. Han bunu duysa beni öldürürdü, ama artık yakalanmıştık.

"Aramızda sır kalsın Hyunjin...
Yoksa beni rahat bırakmaz."

"Garip bir arkadaşlığınız var. Soruma cevap vermedin, seni neyle tehdit ediyor?"

Sessizliğimi korudum ve o geceyi düşündüm. Hyunjin yine burada boynumu emiyordu. Tanrım, çok güzeldi... Bunları şu an düşünmek istemiyordum ama elimde değildi.
"Hyunjin kalk üstümden."

"Neden sessiz kalıyorsun?" diye üstüme gelince kendim çekilmeye çalıştım. Ama bileklerimi bırakmıyordu. Sonunda pes ettim. "Boynumu öptüğün gece hissettiklerimi sana anlatmakla tehdit ediyor."

Hyunjin bunu duyunca gözleri büyüdü. "Sen... o geceyi hatılıyor musun?"

"Tabii ki hatırlıyorum nasıl unutayım? Rüya olduğunu mu düşünmeliydim?" diye ekleyince korktu ve bileklerimi serbest bıraktı. Tam üstümden kalkacakken yakasından tutup onu kendime geri çektim.

"Nereye kaçıyorsun? Şimdi de sen mi çekiniyorsun? Anlat Hyunjin, o gece neydi? Bence bunu bilmeye hakkım var."

Eliyle yataktan destek aldıktan sonra gözlerime baktı. "Özür dilerim Felix..."

"Ne için-" diyecektim ki dudaklarımın örtüldüğünü hissettim. Dudağını çekmeden bir süre bekledi. Sonra başını kaldırıp yüzüme baktı.

"Ya... Bu da neydi? Bir öpücükle sorumdan kaçmayı başarabileceğini mi düşündün? O gece ne oldu?" dediğimde şok bir şekilde bana baktı.

"Nasıl yani? Hafızan silinmedi mi?" deyince iç çektim. "Neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok."

Hemen yataktan kalktı ve "Benim gitmem gerekiyor." deyip kapımı kapattı. Birkaç saniye sonra evden çıkma sesi duydum.

Kapıya dönerek yan uzandım. "Bu nasıl öpücüktü ya... Devamı olmalıydı."

🩸🩸🩸

Bite me | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin