Okula doğru adımlarken yağan yağmurla agresif bir şekilde homurdanıyordum. Bu sırada da yanımda duran hyunjin saçı bozulmasın diye büyük bir çaba gösteriyordu. Chan bizden büyük olduğundan çoktan mezun olmuş kendine bir iş kurmuştu.
Okula girdiğimizde dönen bakışlarla ne olduğunu anlamasam da artık bu şekil bakılmasına alışmıştım. Tabi herkesin yüksek statüsü olduğu okulda bizim gibi eşit eğitimle burs kazanıp gelenlere kolay kolay göz yumulmazdı.
"Tamam anladım bunlar hep sana böyle bakıyor ama bugün biraz abartı değil mi? yoksa... yoksa yine bir işler mi karıştırdın!"
Hyunjinin konuşmasıyla odağımı ona verirken cevapladım "zaten uyurken bile benimle geliyorsun hyun, senden habersiz bir şey nasıl yapayım?" diye gülümsedim
Hyunjin koluma girerken adımlarımızı hızlandırmıştık. Hyunjin benim gibi eşit eğitimle gelmemişti fakat zengin bir aile tarafından evlatlık alındığı herkesçe bilindiğinden dışlanıyordu. Sonuçta o da benim gibi fakir doğmuştu.
Fakir doğmak onlar için bir suçtu.
Dolabıma yaklaştığımda üstünde gördüğüm spreyle yazılmış yazıyla sinirden yüzümün kıpkırmızı kesildiğini anlayabilmiştim
Okuldan defolup gitmemi söyleyen bir ton yazı içeriyordu. Küfürler, hakaretler, hatta taciz içerikli yazılar bile.
Herkes kendi aralarında fısırdaşmaya başladığında umursamazca bir kaç defteri alıp hızlıca kapattım
Artık buna alışmış olduğumuzdan tepki göstermiyorduk bile
Hızla sınıfımıza adımlayıp sıralarımıza oturmuştuk. Oturma düzenini hoca düzenlediğinden beni başka birisinin yanına oturtsa da herkes benim yanımdan kalkıyor başka birisinin yanına oturuyordu. Bu yüzden 2 haftadır en arkada tek oturmaya başlamıştım.
Zilin çalmasıyla herkes içeriye doluşmuştu ve o altın beşli içeri girmişti
kim seungmin, yang jeongin, seo changbin, lee felix ve abisi Lee Minho
okulda "diamond" diye anılan bir grup. Lee felix ve Lee minho kardeş. İkisini gördüğüm kadarıyla felix daha ağır başlı sessiz birisi, abisi ise tam aksine ne kadar muşmula suratlı olsa da insanlara sataşan herkesle flörtleşen günümüz deyimiyle "playboy" olan birisi
Jeongin ise tamamen şımarık bir çocuk bir kaç keresinde kendinden daha az zengin kişilere zorbalık yaparken bile gördüm. Seungminle ise bir kaç konuşmamız bile olmuştu sadece dersleriyle ilgilenip insanlarla sohbet ediyordu. Açıkcası neden o grubun içinde anlamıyordum.
Defterime tahtadaki yazıları geçirirken kalemimin elimden alınmasıyla yüzümü yanımda duran kişiye çevirdim
jeongin kalemi incelerken konuşuyordu " vaaay, dedikleri kadar varmışsın! hey söylesene bunu ne kadara aldın? 20 won? ya da 10 won?"
gözümü devirirken arkasından gelen arkadaşlarına dikkatimi verdim. Changbin arkasındaki sıraya yaslanırken jeongini izliyordu. "Hey sana soruyorum cevaplasana" dedi jeongin yapmacık bir gülümsemeyle
Kalemimi elinden hızlıca çekmemle konuştum "Siktir git yoksa bu kalemi eline almak yerine başka bir yerine almak zorunda kalırsın"
Ağzı şaşkınlıkla açılırken konuştu "Yaah! changbin-ah~ duydun mu? ne kadar da fantezik konuşuyor!"
Changbin arkasındaki sıraya yaslanmayı bıraktığında konuştu "Sen kimle nasıl konuştuğunu sanıyorsun?"
İç çekip cevap verdim "Senle, insanların anlayabileceği bir dille konuşuyorum. He anlamıyorsan gidip köpeklerle sohbet etmeyi deneyebilirsin"
Changbin sinirle yumruğunu sıktığında bana yaklaşmaya başlamıştı.
"Hey öğretmen geliyor!"
içeri biri girip söylediğinde changbin ölüm bakışları atarak uzaklaşmıştı.
onun arkasında duran ve fark etmediğim minho sıranın üstünde oturmuş bir şekilde elindeki elmayı ısırırken kalkmayı başarabilmişti ve yavaşça sınıftan çıktı
hyunjin hızlı bir şekilde yanıma oturup konuştu " Ya sen ne yapıyorsun! amacın dayak mı yemek oğlum? deli misin"
giren hocayla fısıltıyla konuşup yanıt verdim " Ne yapsaydım? dayak yemek hoşuma mi gidiyor sence? kendimi tutmaya çalıştım ben de"
"Aferin sana. Öylece rahat bırakmazlar artık, sadece sessiz kalmalıydın"
Hoca sesli bir şekilde bağırdı "Hwang, yerine geç, ders başladı!"
Yorgunlukla nefesimi verip kafamı sırama yasladım biraz uyumaya ihtiyacım vardı
-
Sonunda öğle olduğunda hyunjini de alıp kafeteryaya ilerlemiştik. Adını asla bilmediğim bir kaç yemeği alıp oturduğumuzda hyunjin konuşmaya başladı "Bak canım buna steak tarture deniliyor" diyip tabağıma kendisininkinden kesiğ koyduğunda iğrenmiş bakışlarımı attım "Neden üstünden yumurta var iğrenç, ben bunu yemem" diye reddetiğimde kızgın suratını takındı "Okula biraz ayak uydurur musun ji???? her gün patates püresi ve ekmek yiyemezsin"
kaşımı kaldırıp cevap verdim "Ne varmış patates püresinde? aslında paketli noodle yemeyi tercih ederdim de, onu satmıyorlar."dedim yüzümü sahteden asarak
Hyunjin yorgunca nefesini dışarı verdiğinde eti önüme koydu "Biraz ye en azından!"
Teslim olmuşçasına çatalımı ete doğrulttuğumda arkadan birinin konuşması geç olmadı
"Her şey bedava anlıyorum ama o yediğin şeyin adını bile biliyor musun ki?" dedi sırıtarak karşı masadaki changbin, jeongin onun koluna vurarak yapmacık tavırlara girmişti "Çok ayıp changbiniee~ öyle denilir mi hiç? Onlar da bizim gibi insan!"
Hyunjin yalvarır gözlerle bana baktığında cevap vermeyip yemeğime devam etmiştim
Biraz sonra salona felix ve minhonun girmesiyle odağımı onlara vermiştim. Minho kaşları çatık bir şekilde felixe bir şey anlatıyordu.
Hyunjinin kolunu dürttüğümde konuştum "Hey minhonun yüzüne bak? sonunda evine dönmüş olmasın?"
Hyunjin cevap verdi "Dönse ne olur? hiçbir şey çalamadık nerdeyse! Polisler neden devriye geziyorsa! o günü mü bulmuşlardı" dedi dişlerinin arasında konuşarak
"Polisler gelmeseydi de pek bir şey bulamıcaktık, en az 4 odaya baktım bomboştu" dedim düşünerek
konuşmaya devam ettim "Sadece bi saat takımı çalabildim!"
Hyunjin devam etti "Belki saatler para eder."
Kafamı sağa sola sallarken konuştum "Bence başka evleri falan vardır bunların, of zenginin evini bulmak da zor!"
Hyunjin aklına bir şey gelmişçesine kıkırdadı " Chanla barıştın mı sen? her gün bana yazıyor gruba yazamadığından"
Gözümü devirdim " Konuşmuyorum, öyle şaka mı olur amına koyayım? altıma yapıyordum yakalandım diye."
Hyunjin seslice güldüğünde bir kaç masa bize dönmüştü" Yavaş olsana mal"
"Ne yapayım çok komik"
"Bir de kafama silah dayıyor sorunlu yemin ederim"
"Sen de mal mısın ji, bu şakayı 7. yapışı her seferinde yiyorsun!" dedi gülmeye devam ederken
Bize doğru gelen jeongin dikkatimi çekerken hyunjine döndüm "Sanırım bu akşam kimin evine gireceğiz biliyorum."
.
.
.
.