Her zaman cevabını merak ettiğim bir soru olmuştu. Camus der ki: "İnsan, anlamsızlığına ve tüm baskılarına karşın yaşamı yenmek zorundadır."Peki bizi buna zorunlu kılan şey nedir? İnsan eğer yaşadığı şeylere karşı direnmiyorsa güçsüz olarak mı adlandırılmalı? Yaşadığı şeyleri yutup, unutmalı mıdır?
Peki ben bunları hiçbirini yapmadıysam - yaşadığım şeylerden kurtulamadım ve o bataklıkta boğulmaya devam ettim- korkak ve de güçsüz biri miyimdir?
Bu hafta benim için ölüm gibi geçmişti. Böyle yaşamanın ölmekten ne farkı vardı merak ediyorum
"Geçici bir hafıza kaybı, travma sonrası sık görülürmüş."
Geceden beri ağladığım için kızarmış gözlerimi Chan'a çıkarırken ümitle sormuştum "Ne kadar sürecek?"
"Genel olarak ne kadar komada kaldıysa üç katı olarak yansıyormuş."
Derince bir nefes alıp devam etti "Beyin hasarına göre de değişirmiş."
"1 aydır durumu kritikti yaklaşık 3 aydır da yatıyor, doktor bunun günler belki de aylar ya da bir yıl sürebileceğini söyledi."
Gözlerim dehşetle açılırken elimi yüzüme çıkarmıştım "Olamaz..."
Saçlarımı sinirle çekiştireiğimde chan ellerimi tutup durdurmaya çalışmıştı "Er ya da geç gelecek, böyle yapma lütfen."
"Belli bile değil! Belki de beni hiç hatırlamayacak! Benim saçma bir hatam yüzümden."
Saçlarımı çekiştirmeye devam ederken chan kendini çekip sarılmıştı "Lütfen sakin ol, her şey iyi olacak söz veriyorum."
"Hiç bir şeyin iyi olacağı yok..." Kafamı göğsüne yaslarken gözlerimden akan yaşlar durmuyordu
"İlk en yakın arkadaşım...şimdi ise.."
"Hepsini kaybettim."
Chan olduğu yerde diklenmişti
"Kalk hadi."
Chan Örtüyü çekerken Bedenimi yorganın içine daha çok sokup üstüme çekmiştim "Neden kalkıyoruz?"
"Bir haftadır yatıyorsun, böyle olmayacak. Okula gitmelisin."
"İstemiyorum." dedim duvar tarafına dönerken "Hiçbir şey yapmak istemiyorum."
Chan gelip hızla kendine döndürmüştü beni "Olan oldu artık, sonsuza dek burda mı duracaksın?"
Kaşlarım havalanmıştı "Neden? yoksa beni evinde istemiyor musun?"
Beni evde istemezse haklıydı, birden gelip burayı sahiplenmiştim. Belki de ona ağırlık yapıyordum sadece.
Nefesini hızla verip kaşlarını çatmıştı "Hayır, sadece...En azından odandan çıkıp yemek ye. Bu gidişle kendini öldüreceksin!"
Gözlerimi yorgunca kapatıp yatakta diklenip yorganı üstümden sıyırmıştım
Pekala, Bu kadarını yapabilirdim
Aşağıya indiğimde mutfakta dikilen seungmini görmemle yerimde sıçramıştım. Uzun zamandır verdiğim en büyük tepkiydi
"Jisung?"
Seungmin bana bakıp merakla konuştuğunda cevapladım "Ah merhaba."
Yanıma adımlayıp ellerini omzuna koymuştu, iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu. "Bayadır seni görmek istiyordum, açıkçası 1 haftadır odadan çıkmanı bekledim."