"Baksana Hyunjin."
Sıradan kafasını kaldırıp sonunda bana döndürdüğünde telefonu cebimden çıkarıp galerimi açmıştım. Normalde yasaktı ama son ders olduğundan ve hoca olmadığından rahatlıkla istediğim gibi davranabiliyordum
"Kanıtlarımız gitmiş olabilir ama çok önceden birer fotoğraflarını çekmiştim."
Telefondan hyunjin'e gösterdiğimde fotoğrafları incelemişti "Ama bunlar bir işe yaramaz."
"Neden ki?"
"Diyelim ki polise şikayet edeceksin, ne diyeceksin 'şey kanıtlar yok da fotoğraflarla idare edin.' mi?"
Oflarken yanıtlamıştım "Biliyorum zaten ama yine de elimizde, belki bir yardımı olabilir."
Hyunjin kafasını belli belirsiz salladığında devam etmiştim "Bak bu fotoğrafa şu kolyeyi görüyor musun?"
Hyunjin yaklaşıp baktığında onaylamıştı "Evet ne olmuş ki buna?"
"Daha önceden görmüş gibiyim sanki? sen biliyor musun nereye ait olabilir bu?"
Hyunjin geri çekilip bir müddet düşünmüştü "Bir şeye benzetemedim ki? normal bir pazar ürününe benziyor."
"Orasını ben de biliyorum, ablam düştüğü gün üstündeydi."
Gözleri şaşkınlıkla açılırken cevapladı "Üstünde mi?"
Kafamı sallayıp onaylamıştım. Hyunjin biraz bekleyip sözüne devam etmişti "Tamam da üstünde olması bir şey ifade etmiyor ki." dedi gülerken
"Öylesine takı takmış olamaz mı?"
"Fakat elindeydi."
Hyunjin koluma şakasına vururken konuştu "Düşerken çıkmış da olabilir? abartmıyor musun biraz?"
Yüzümü asarken cevapladım "Evet olabilir."
Telefonu cebime sokuştururken kalkmıştım "Zil çaldı ben gidiyorum!"
Kaşlarını havalandırıp sormuştu "Nereye yine? beraber geçmeyecek miydik?"
"Evet ama Minho beklememi söyledi. Önemli bir şeydir herhalde."
Dudaklarını büzerken kalkmıştı "Bu aralar hep satılıyorum!" dedi şakacı tavrıyla
"Asıl ben satılıyorum? her gün Felix de Felix diyen sensin."
Gülerken kapıya doğru yürüyüp vedalaşmıştık
Merdivenlerde Minho'yu beklerken telefonumla uğraşıp arada gelmiş mi diye merdivenlere bakıyordum
Daha sonra gelmiş önümden yürüyerek onu takip etmemi söylemişti. Okulun önüne geldiğimizde gördüğüm motorla gözlerim açılırken etrafında gezinip övgüler yağdırmaya başlamıştım
"Bu cidden senin mi?!"
Kafasını olumlu bir şekilde salladığında motora bakmaya devam ediyordum "Bu manyak bir şey!"
"Övdün mü sövdün mü şu an?"
"Övdüm!" derken gülmeye başlamıştı "Beğenmene sevindim ama bugün buna binmeyeceğiz."
Dediği şeyle yüzüm asılırken konuştum "Ne demek binmeyeceğiz, bu niye burda o zaman?"
"Aslında amacım onla gitmekti ama benzini bitmiş, yakınlarda da doldurabileceğim bir yer yok"
Kafamı anlamışça salladığımda yandakı bisikleti yanımıza sürmüştü "Ama bunu buldum!"
"Buldum derken?"
