Kasada saklı olan silahı kontrol ederken üstünde elimi gezdirmiştim.
Bugüne kadar bunun hayalini kurarak beklemiştim fakat hâlâ içimde anlayamadığım bir korku vardı.
Silahı tekrar geri koyarken odaya birden Minho'nun girmesiyle apar topar içeri sıkıştırıp kapısını kapatmıştım kasanın
Minho garipsemiş bakışlarını atarken içeri gelmemi söylemişti. Kalkıp yavaşça oturma odasına girdiğimde Minho'nun bir kıyıda seungmin'in ise diğer kıyıda olduğunu görmüştüm
Tam ortalarına konumlanıp oturduğumda telefonu fotoğraf açık bir şekilde koyup yanına da elimdeki kolyeyi koymuştum.
Seungmin hızlıca kolyeyi alırken konuşmuştu "Evet bu orijinal gerçekten."
Minho kafasını sallamıştı "Bak, dediğim gibi."
Yutkunup konuşmuştum "Yani şimdi de şüphelimiz jeongin mi?" dediğimde oflayıp koltukta geri gitmiştim
"Belki de tesadüftür? yani onlar üretiyor diye illa bu kolye jeongine mi ait olacak?" dedi minho fikrini ortaya atarken
Seungmin olumsuzca kafasını sallamıştı "Ne kadar zengin olursan ol, bunu almak için kaç insan sıraya giriyor."
Kolyeyi masaya bırakırken devam etmişti "Jeongin bile almak için aylarca beklemişti."
Dediklerini dinlerken önümüzdeki kağıdı alıp bakmıştı. "Bunlar o gün partide olanlar." dedim açıklarken
"Düşündüğüm gibi, burda jeonginden daha varlıklı birisini göremiyorum."
Kafam iyice allak bullak olmuş şekilde ona bakarken söylenmiştim "Peki diyelim ki bu kolye jeongine aitti, bu onun katil olduğunu açıklamaz."
Seungmin yavaşça koltukta geri yaslanmıştı. Çantasının fermuarını açıp bana verdiği fotoğrafın kopyasını çıkarıp uzatmıştı. "Bu sana verdiğim fotoğrafın bir kopyasıydı."
Dikkatimi ona verip dinlerken Minho söze girmişti "Bu arkasındaki yazı ne? ben böyle bir şey yazmadım ki."
"Sorun da o, jisung da benim yazdığımı düşünmüş ve bendem şüphelenmiş."
"Bunu ne zaman söyledim?" derken beklemeden cevaplamıştı "Dün sarhoşken."
Yorgunlukla nefesimi dışarı verdiğimde kendime beddualar okumuştum "Dünden beri düşündüm."
"Bir intihar yazısından ve ordaki yazıyla aynı olduğundan bahsetmiştin."
Kafamı dediği şeye sallarken devam etmişti "Fakat ne bu yazıyı ne de onu ben yazdım."
"Bunu nerden bilebilirim?"
"Çünkü bunu bana veren de jeongindi."
Şaşkınlıkla ona bakarken söze devam etmişti "Hatta bana Minho'nun babasından bahsetti ve böyle şeylere yatkın olabileceğini söylemişti."
Gözlerim Minho'ya dönerken yüzü kıpkırmızı olmuş sinirle soluyordu
"Babam ne alaka? biz onunla görüşmüyoruz bile? ne yaptığı beni hiç ilgilendirmiyor."
Sinirle konuştuğunda elimi eline getirip desteklercesine tutmuştum. Gözlerimi tekrar seungmine döndürdüğümde cevaplamıştım
"Yalan atmadığını nerden bileceğim? belki de suçu ona atıyorsun?"
Gözlerini bana sabitleyip bir müddet düşünmüştü "Önceki kanıtlarının çalındığını söylemiştin değil mi?"
Kafamı olumlu bir şekilde sallamıştım "O zaman bunu da ele ver, bakalım kime gidecek?"